
“İngilizce Öğrenemiyorum” Diye Düşünmeyin, Yapabilirsiniz! İngilizce Öğrenmekle İlgili 12 Mit
İmrenme güçlü bir sözcüktür. “İngilizce öğrenemiyorum,” diyenler genellikle birilerine imrenirler.
Eminim hepimiz gayet iyi insanlarız, ancak birinin akıcı bir şekilde İngilizce konuştuğunu gördüğümüzde hissettiğimiz olumsuz duygulardan biri de imrenmedir.
Neden başkalarına imreniyorsunuz?
Çünkü İngilizce konuşmayı çok kolay gösteriyorlar!
Kendinizi kötü hissetmeyin. İngilizce öğrenirken böyle hissetmeniz çok doğal.
Genellikle insanlar başkalarının sahip olduklarına sahip olamayacaklarını düşündüklerinde kıskançlık hissederler.
Kendinizi bu kadar kötü hissetmenize sebep olan şey, “İngilizce öğrenemiyorum,” düşüncesi olabilir.
İngilizceyi akıcı konuşan kişiler kıskançlık hissetmenize yol açmasın – aksine, bırakın İngilizce öğrenme yolculuğunuzda sizin için birer rol modeli, ilham kaynağı olsunlar!
Akıcı İngilizce konuşan birine imrendiğinizde, bu imrenmeyi bir motivasyon kaynağına dönüştürmelisiniz.
Çok çalışarak onların elde ettiği başarıyı siz de elde edebilirsiniz.
İngilizce de öğrenebilirsiniz!
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
Neden mi İngilizce öğrenebilirsiniz?
Bir noktada içinizden, “Ben İngilizce öğrenemiyorum,” cümlesini kurmuş olabilirsiniz. Fakat size kesinlikle yanıldığınızı söyleyebilirim.
Sizin veya başka herhangi birinin İngilizce öğrenemeyeceğiniz yalnızca bir mitten ibarettir.
Mitler, çoğu insanın doğruluğuna inandığı ancak aslında doğru olmayan şeylerdir. “Yeterince akıllı değilim,” “Benim dil öğrenmeye yatkınlığım yok,” veya “Benim İngilizce öğrenmem imkansız,” “Ne kadar çalışsam da başkaları kadar iyi İngilizce öğrenemiyorum,” gibi fikirler birer mittir. Bunların hepsi, onlara kanma tuzağına düşebileceğiniz mitlerden ibarettir.
Bu düşünceler veya sebepler neden mi birer mittir? Çünkü doğru değillerdir, işte bu kadar basit!
Bunlar yalnızca önünüze çıkan engellerdir. İyi haber ise, bu engellerin pek çok İngilizce öğrenen kişinin çoktan aştığı engeller olduğudur. Onlar başardığına göre, siz de başarabilirsiniz!
İngilizce öğrenmekle ilgili en yaygın mitlerin ve yanlış fikirlerin neler olduğunu öğrenmenize yardımcı olmak için buradayız. Tüyolarımızı takip ederseniz, siz de dil öğrenme yolunuzda karşınıza çıkan engelleri kolayca aşabilirsiniz.
Engeller ancak siz onlara izin verirseniz önünüzde dururlar.
Şimdi, İngilizce öğrenmek için sizi motive eden sebepleri yeniden keşfedip bu engelleri birer birer aşma zamanı!
Bana Yapamayacağımı Söylemeyin! İngilizce Öğrenmekle İlgili 12 Mit
Eğer birisi, “Ben İngilizce öğrenemiyorum,” diyorsa, genellikle bunu aşağıdaki 12 mitten biriyle açıklayacaktır.
Bugün İngilizce öğrenmeyle ilgili 12 yaygın miti birlikte çürüteceğiz, yani bunların doğru olmadıklarını kanıtlayacağız. Böylece, “İngilizce öğrenemiyorum,” düşüncesinden yavaş yavaş sıyrılmanızı sağlayacağız. Ayrıca dil öğrenme sürecinde karşılaşabileceğiniz farklı engelleri aşmanızda yardımcı olacak birkaç ipucu da vereceğiz.
1. Mit: Yabancı Dil Konusunda İyi Değilim
Zihin güçlü bir varlıktır.
Eğer zihniniz yabancı dil öğrenemeyeceğinizi düşünüyorsa, bu inancı değiştirme konusunda oldukça zorlanacaksınız.
Bu yüzden, kendinize bir iyilik yapın ve bakış açınızı değiştirin!
Ana diliniz olmadığı için İngilizceyi asla anlayamayacağınız düşüncesi doğru değil. Erken yaşlardan itibaren beynimizde ana dil haritaları geliştiriyor olsak da, beyinlerimiz hala yeni bilgileri özümseyebilir. Her gün yeni bilgiler edinip biriktiriyoruz. Yeni bir dil öğrenirken de durum daha farklı değil.
Sadece “öğrenemiyorum” zihniyetini değiştirerek kendinize yeni bir şeyler öğrenmek için en iyi şansı verebilirsiniz.
En İyi Tüyo: İngilizce öğrenmeyi hızlandırmak için ana dilinizden faydalanın. Türkçe blog yazıları, makaleler veya kısa hikayeler bulup onları İngilizce olarak yeniden yazın.
2. Mit: İngilizce Konuşmaya Utanıyorum
Ünlü şair James Joyce, “Hatalar keşiflere açılan kapılardır,” demiş. Bu, yaptığınız her hatanın yeni bir şey öğrenmenize yardımcı olacağı anlamına gelir. Yeni bir dil öğrenirken de bu son derece geçerlidir. Her bir hatayı bir öğrenme fırsatı olarak görmelisiniz.
Yanlış bir kelime kullandığınızda, yanlış bir cümle kurduğunuzda ya da sözcükleri yanlış telaffuz ettiğinizde utanmanız için hiçbir sebep yok. Herkes hayatının bir noktasında başlangıç seviyesindeydi! Öğrenme sürecinde olduğunuzu kabullenmek kendinizi eleştirmemeniz konusunda size yardımcı olacak ve öğrenme esnasında yaptığınız hatalardan zevk almayı öğretecektir.
Hala yanlış kelimeyi söylediğinizde kendinizi aptal gibi mi hissediyorsunuz? İnsanlara İngilizceyi yeni yeni öğrenmekte olduğunuzu söylemek baskıyı omuzlarınızdan atmaya yardımcı olabilir. Bu aynı zamanda yeni öğrenme fırsatları bulmak için de harika bir yoldur zira başkaları size yardımcı olmak isteyebilir.
En İyi Tüyo: İngilizce yaptığınız sohbetleri ve konuşmaları kaydedin. Bu, konuşurken özgüveninizi arttırmak için harika bir yoldur. Ayrıca kendinizi dinlerken konuşmanızda geliştirebileceğiniz noktaları da tespit edebilirsiniz.
3. Mit: İngilizce Öğrenmek için Çok Yaşlıyım
Evet, gençler yeni dilleri daha kolay öğrenebiliyorlar, ancak bu yaşça büyük insanların İngilizce öğrenemeyeceği anlamına gelmez. Yetişkinler sorunları çözme konusunda daha tecrübelidirler ve konuya daha fazla odaklanabilirler.
Yaşınızın dizi durdurduğuna inanmak yerine, öğrenme biçiminize ve sürecinize daha yakından bakın. İngilizce öğrenmeyi sizin için zorlaştıran şey tam olarak nedir? Öğrenme sürecinde kullandığınız içerik mi? Kullandığınız metotlar mı? Hatta öğrenme yeriniz veya öğrenme ortamınızdaki insanlar mı?
Gerçek engelleri tespit ettikten sonra öğrenmeyi daha kolay ve çok daha zevkli hale getirmek için birtakım değişiklikler yapmaya başlayabilirsiniz.
En İyi Tüyo: Size zor gelen İngilizce kelimeleri bilgi kartlarına yazın ve her gün düzenli olarak bunlara çalışın. Bu basit egzersiz kendinizi her gün başarılı hissetmenizi sağlayacak. Özgüveninizi yükseltecek ve gelişimizden mutluluk duymanızı sağlayacak.
4. Mit: Yeterince Zamanım Yok
Anlıyoruz, meşgulsünüz.
Bütün dünya meşgul görünüyor. Herkes çok hızlı hareket ediyor.
Daima yapacak çok işimiz var ve hiç zamanımız yok.
Ancak İngilizce öğrenmek için çok fazla zamana ihtiyacınız olduğuna inanmak yanlış. Yalnızca zamanınızı nasıl organize edeceğinizi bilmeniz gerek.
Öncelikle, günün hangi saatinde daha iyi öğrendiğinizi bir düşünün. Günün en çok vaktiniz olduğu zamanını ya da dikkatinizi dağıtacak en az şeyin olduğu zamanı değil. Beyninizin en iyi çalıştığı zamandan bahsediyoruz. Yoğun bir şekilde odaklanabildiğiniz ve öğrenmenin kolay geldiği zamandan. İşte bu zaman, dil öğrenmede kullanmanız gereken zamandır.
Gününüzü dil öğreniminizi günün bu zamanına denk getirecek şekilde planlayın. Yalnızca yarım saat bile olsa, bunu günlük planınıza veya yapılacaklar listenize not edin. İstikrarlı olun ve her gün bu saatte çalışın.
Rutininize bağlı kalmak için yapabileceğiniz küçük şeyler var. Kitaplarınızı ve kaynaklarınızı kolayca erişebileceğiniz bir yere koyup düzenli bir şekilde sıralayın, video ve ses dosyalarınızı önceden indirip oynatmaya hazır halde bekletin ve belirli bir öğrenme alanınız olsun ki öğrenmeye her zaman hazır olun!
En İyi Tüyolar: Gününüzdeki boşlukları hızlı öğrenme dersleri ile doldurun. Örneğin, bir mağazada sıra beklerken İngilizce podcast’ler dinleyin; veya otobüste giderken İngilizce öğrenme uygulamaları ile oynayın. Her bir boş dakikanızı öğrenme fırsatına çevirin!
5. Mit: İngilizce Konuşulan bir Ülkeyi Ziyaret Etmem Gerek
Geçmişte yeni bir dil öğrenmek zordu çünkü başka ülkelere seyahat etmek daha zordu. Fakat internetle birlikte, yabancı dilleri bir tıklamayla evimize getirebiliyoruz.
Bilginizi arttırmak için aktif olarak öğrenme fırsatları aramanız gerek. Bu fırsatları İngilizceyi hayatınızın içine getirmek için bu fırsatları kullanın. İngilizce menülerden yemek seçin. Evinizdeki ürünlerin kullanım kılavuzlarındaki talimatların İngilizcelerini okuyun, İngilizce tabelalara dikkat edin. Bir uçak bileti olmadan da hayatınızda İngilizce öğrenip pratik yapabileceğiniz yollar keşfedebilirsiniz.
En İyi Tüyo: Çevrenizde İngilizce konuşan insanlar olsun, siz yalnızca dinleyin. Bu şekilde başkalarının sohbetlerine maruz kalarak İngilizce konuşulan bir ülkeye seyahat etme deneyimini canlandırabilirsiniz.
6. Mit: Maddi Olarak Karşılayamıyorum
Para bir şey yapamadığımızda çoğumuzun kolaylıkla kullandığı yaygın bir bahane. Ders kitabı satın almak için yeterince paranız olmadığını veya veya çevrimiçi derslerin çok pahalı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Öyleyse size harika haberlerim var! İngilizceyi hiçbir ücret vermeden öğrenebilirsiniz!
En iyi öğrenme deneyimleri en hatırlanmaya değer, en akılda kalıcı olanlardır, en pahalı olanlar değil. Gerçek dünyada yaşayacağınız etkileşimler İngilizce öğrenmek için şahane bir yoldur çünkü ilginç, güncel ve ücretsizdirler! İnsanlarla konuşun, gazete, dergi ve blogları okuyun, İngilizce radyo programlarını dinleyin, dizi ve filmleri İngilizce izleyin. Tonlarca ücretsiz İngilizce çevrimiçi kaynakla bir kuruş bile harcamadan İngilizcenizi geliştirebilirsiniz.
En İyi Tüyo: Evinizdeki nesnelere İngilizce isim etiketleri yapıştırın. Evinizdeki eşyaların üzerine yapıştıracağınız “Vocabulary Stickers” (“Yapışkanlı Kelime Etiketleri”) ile önlerinden her geçişinizde nesnelerin İngilizce isimlerini görüp söylemek her ev işini İngilizce dersine çevirecek!
7. Mit: Hiçbir Zaman Doğru Aksanla Konuşamayacağım
Aksanlar harikadır. Tüm dünyadan insanların aralarındaki farkları kutlar ve toplumları bir araya getirirler. Ancak sırf İngilizceyi ana dili İngilizce olanlar gibi konuşamıyorsunuz diye İngilizce öğrenmenin imkansız olduğunu düşünmeyin.
Aksanlar ve doğru telaffuz iletişime yardımcı olabilir, ancak kusurlu bir aksanınız olsa bile iletişim kurabilirsiniz. Zor sesleri çıkartmayı öğrenmek zaman alabilir, bu yüzden İngilizce konuşmaları dinlemek için kendinize fırsat yaratmalısınız. Gerçekçi İngilizce konuşma hedefleri belirleyin ve bunları başarmak için kendinize daha fazla zaman verin.
En İyi Tüyo: YouTube’da İngilizce videolar izleyin ve İngilizce öğrenme kanallarına abone olun. Konuşma İngilizcesini ne kadar çok dinlerseniz aksan ve telaffuzları o kadar iyi öğrenirsiniz. Bunu denemekten korkmayın! Unutmayın, tamamen doğru bir aksanla konuşamasanız bile, büyük ihtimalle mesajınız yine de anlaşılacaktır!
8. Mit: İngilizce Öğrenmek İlgi Çekici Bir İş Değil
Kimileri İngilizce öğrenmekten yeterince ilgi çekici olmadığı için vazgeçiyor. Harcadıkları çabanın, zamanın ve enerjinin onlara büyük ödüller olarak geri dönmediğine inanıyor olabilirler. Bu mite inananlar genellikle bir noktada takılıp kalır ve sonunda vazgeçerler.
Öğrenmeye karşı pasif (edilgen) bir yaklaşım benimserseniz genellikle ilginizi çabucak kaybedersiniz. Eğer bu durumdaysanız, öğrenme deneyiminizi daha aktif ve heyecan verici bir hale sokmanın zamanı gelmiş demektir.
İngilizce öğrenmeyi gerçekten yapmak istediğiniz bir şey haline getirmek için, proaktif bir yaklaşıma ihtiyacınız var! Bu da, daha zorlayıcı durumların içine girmek için kendinize meydan okumanız gerektiği anlamına geliyor. Yeni bir şey yapın. Farklı ve öngörülemez bir şey yapın. Sizi İngilizce bilgi ve becerilerinizi kullanmaya zorlayacak bir şeyler yapın. Bu sizi önünüze daha büyük hedefler koymaya ve onlara ulaşmaya can atmaya itecektir.
İstediğiniz şekilde öğrenme gücüne sahipsiniz, öyleyse öğrenmeyi eğlenceli ve ilgi çekici hale getirin!
En İyi Tüyo: İngilizce konuşan arkadaşlarınızı arayın veya onlarla görüntülü sohbet edin. Bu kendinizi bütün İngilizce dil becerilerinizi aynı anda kullanmanızı gerektiren bir duruma sokmak için harika bir yoldur. Görüntülü sohbetler dinleme, konuşma, tonlama gibi anlamı değiştiren ipuçlarını ve beden dilini anlama becerilerinizi geliştirmenin eğlenceli ve zorlayıcı bir yoludur.
9. Mit: İngilizce Becerilerim Doğal Olarak Gelişmiyor
Her şeyi doğal olarak öğrenebilseydik ne kadar harika olurdu! Beyinlerimizde bütün bilgiler yüklü ve hazır durumda olsaydı, bize de yalnızca onlara erişmek kalsaydı… Öğrenmek hakikaten bu kadar kolay olsaydı ne şahane olurdu bir düşünsenize!
Ne yazık ki, durumun böyle olmadığını biliyoruz. İngilizce öğrenmek kendiliğinden, çabasız olmuyor. Bu, İngilizce öğrenmenin imkansız olduğu anlamına gelmiyor. Yalnızca İngilizce öğrenmek için iyi bir plana ihtiyacınız olduğu anlamına geliyor.
İyi bir planlama, amaç ve hedeflerinize göre organize olmak demektir. Öğrenme üzerine bu şekilde düşünmek, başarmak istediğiniz şeyi elde etmenize yardımcı olacaktır.
Kendinize şu soruları sorun: Neden İngilizce öğreniyorum? İngilizcenin hangi kısımlarını, hangi yönlerini öğrenmek istiyorum? Hedeflerime ulaşmak için neye ihtiyacım var?
Bu gibi sorular sizi motive eden şeyleri anlamanıza ve derslerinizi buna göre organize etmenize yardımcı olur ve size başarılı bir öğrenme ivmesi kazandırır.
En İyi Tüyo: Öğrenme planınıza başka insanlarla bağlantı kurup onlara sözler vermenizi gerektirecek aktiviteler ekleyin. Örneğin, e-mail ve mesaj yoluyla yazışmak için İngilizce konuşan bir mektup arkadaşı bulun. Bu, öğrenme sürecinde sorumluluk üstlenmenizi ve bu sorumluluğu sürdürmenizi sağlamak için harika bir yoldur. Bu sayede hem karşınızdaki insanı hayal kırıklığına uğratmak istemezsiniz hem de onlar sizi düzenli olarak İngilizce konuşmaya teşvik etmiş olur.
10. Mit: İngilizce Öğrenmek Sıkıcı Bir İş
Eğer İngilizce öğrenmenin sıkıcı olduğunu düşünme tuzağına düştüyseniz, lütfen kaleminizi bırakıp ders kitabınızdan uzaklaşın. Sorun İngilizcede değil, sorun seçtiğiniz öğrenme yönteminde.
İngilizce derslerinizi baştan yaratarak can sıkıntısına bir son verin! Kitapların yerine filmleri getirin, kelime ve bilgi kartlarından ezber yapmak yerine İngilizce bilgisayar oyunları oynayın, yaşadığınız yerde böyle bir imkan varsa tiyatroya gidip İngilizce bir oyun izleyin ve duşta İngilizce şarkılar söyleyin!
Öğrenme sürecinize ne heyecan getirecekse, onu yapın! Herkesin öğrenmeyi eğlenceli kılacak şeylerle ilgili kendi fikirleri vardır, siz de yeni metotları inceleyip deneyin ve içlerinden sizin için en uygun olanları seçin.
En İyi Tüyo: Birkaç arkadaşınızı alın ve birlikte İngilizce kutu oyunları oynayın. Kuralları anladığınızdan emin olun, sonra da arkanıza yaslanıp eğlencenin, kahkahanın ve öğrenmenin tadını çıkarın!
11. Mit: İngilizce Benim Ana Dilimden Çok Farklı Bir Dil
İngilizce öğrenmeye yeni başladığınızda, yeni kelimeleri zihninizde yorumlamak ve öğrenmek için ana dilinizi kullanırsınız. Dil öğreniminizde ilerledikçe, beyniniz yeni kelimeleri yorumlama konusunda hızlanır.
Ancak, artık ana dilinize sırtınızı yaslayamayacağınız bir nokta gelir. Kimileri bu noktaya geldiklerinde, beyinlerinizin artık daha fazlasını öğrenemeyeceğine inanırlar.
Ancak aslında bu noktaya gelmek büyük bir gelişmenin işaretidir! Ana dilinize sırtınızı yaslamayı bırakmanız ve tamamen yeni bir düşünme biçimi kullanmanız gerektiğine dair bir işaret.
İngilizcenin asla çevrilemeyecek, hatta başka diller kullanılarak açıklanamayacak bazı kısımları daima olacaktır. Ana dilinizi bir kenara bırakın ve İngilizce kavramlar kullanarak düşünmeye başlayın. Bu İngilizceyi daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
En İyi Tüyo: İngilizce düşünmeye başlamak için, telefonunuzdaki veya elektronik cihazlarınızdaki dil ayarlarını İngilizceye çevirin. Bu yolla sürekli İngilizce görmek ve kullanmak yaptığınız işlemlere ana dili İngilizce olan birinin bakış açısından yaklaşmanıza yardımcı olacak.
Mit 12: İngilizcem Asla İyi Olmayacak
İnsanlar genellikle İngilizceyi ana dili İngilizce olan kişiler gibi, ya da en azından bir arkadaşları kadar iyi konuşmak isterler.
Fakat ne yapıyor olursanız olun, kendinizi başkalarıyla karşılaştırmak, kendinize olan güveninizi, motivasyonunuzu ve o işten aldığınız zevki çabucak kaybetmenize neden olur. Elbette İngilizce öğrenirken de aynı şey geçerlidir. Öğrenme sürecinizi planlayıp hedeflerinizi belirlerken bunu yalnızca ve yalnızca kendiniz için yaptığınızdan emin olun.
Hepimiz farklı yollarla ve farklı bir hızla öğreniriz. Bir başkası kadar iyi olmayı istemekten vazgeçmelisiniz. Bu sizi “İngilizce öğrenemiyorum,” düşüncesine sürükler. Her bir başarınız için kendinizi ödüllendirmeye başlayın. Bu şekilde kendinize odaklanmak bilgi ve becerilerinizi ve mutluluk derecenizi ciddi oranda arttıracaktır.
Kişisel hedeflerinizi ve mutluluğunuzu daima aklınızın bir köşesinde bulundurmanın en iyi yolu, öğrendiklerinizi düzenli olarak gözden geçirmektir. Zayıf olduğunuz yönleri bulun ve onları geliştirmeye odaklanın. Kolay bulduğunuz şeyleri keşfedin ve onları daha zorlayıcı hale getirin. Geriye dönüp neler öğrendiğinize bir bakın ve geldiğiniz noktanın değerini bilin!
En İyi Tüyo: Dışarıya çıktığınızda duyduğunuz veya gördüğünüz yeni kelimeleri not etmek için yanınızda küçük bir not defteri taşıyın. Bu perspektifinizi, “Şu kişi benden çok daha fazla İngilizce kelime biliyor,” dan, “Harika! Kullanmayı deneyebileceğim bir sürü yeni kelimem var“a çevirmek için harika bir yoldur.
Hepimizin iyi günleri ve kötü günleri olur. İngilizce öğrenmek bazen bir hız trenindeymişiz gibi hissettirebilir, ancak öğrenme süreciniz üzerinizdeki kontrolünüz aslında düşündüğünüzden daha fazladır.
Artık, “İngilizce öğrenemiyorum,” düşüncesini bir kenara bırakın. Duyduğunuz mitlere inanmayın zira onlar size ancak ket vuracaktır. Kendinize inanın, öğrenme tarzınıza uyan eğlenceli bir öğrenme ortamı oluşturun ve hedeflerinize ulaşmaya başlayın!
Lucy Brooks küçük yaştaki öğrencileri okuma yazmanın olağanüstü dünyasına davet etmeye bayılan bir öğretmen. Hevesli bir okur olan Brooks’u elinde kitap olmadan görmeniz imkansız! Brooks aynı zamanda dünyayı gezmekten de hoşlanıyor ancak Avustralya’yı daimi evi olarak görüyor.