ingilizce-sozler

Herkesin Öğrendiği ama Kimsenin Kullanmaması Gereken İngilizce Sözler

Hiçbir zaman kullanmaman gereken bazı İngilizce sözler öğrendin.

Hayır, öğrenmeye çalıştığın argo sözlerden bahsetmiyorum—bunları kullanmaya devam et.

Sitkomlarda duyduğun İngilizce sözlerden de bahsetmiyorum. Onlar da kullanışlıdır.

Peki öğrendiğin o tuhaf İngilizce sözler? Evet, bunlar tuhaf olabilir ama yine de bunları kullanabilirsin.

Bahsettiğim şey, herkesin öğrendiği ama genellikle kimsenin gerçek sohbetlerde kullanmadığı temel İngilizce sözler.

Peki bu İngilizce sözler neden bize öğretildi?

Bunlar yeni başlayan dil öğrencilerine gramer ve cümle kalıplarını anlamalarında yardımcı olur. Bundan sonra ise çoğu dil öğrencisi daha ileri seviye, kişisel cümleler kurmayı öğrenir ve bu temeli geride bırakır. Bu durum sadece dil öğrencilerinin özgün sözcükler kullanmak yerine bu basit sözleri kullanmaya devam etmeleri halinde bir sorun teşkil eder.

Ama endişelenmene gerek yok, bu sözlerin her birini kullanmayı neden bırakman gerektiğini sana açıklayacak ve bunlar yerine kullanabileceğin seçenekler sunacağız.

Hazır mısın? O zaman kolay bir söz ile başlayalım.

Herkesin Öğrendiği ama Kimsenin Kullanmaması Gereken İngilizce Sözler

1. Hello. How are you?

ingilizce-sozler

Masum bir soru, öyle değil mi?

Dil öğrencilerinin her gün ders başlangıcında öğretmenlerine sordukları türden bir soru. Her İngilizce öğretmeni bu soruyu yüz binlerce defa duymuştur. İşte sorun da bu, ESL öğrencileri tarafından çok fazla kullanılması.

O kadar yaygın ve aşırı kullanılan bir soru ki artık iyi bir soru olmaktan çıkmıştır. En iyi ihtimalle bu soruyu soran kişi kulağa bir robot gibi gelir ve en kötü ihtimalle de canı sıkılmış izlenimi verir.

Bunun en kolay çözümü ise bu soruyu biraz daha uzatmaktır. Soru ne kadar uzun olursa o kadar iyi. Ayrıca soruyu uzatarak verilecek cevabın senin için önemli olduğu izlenimini vermiş olursun.

İşte bunun yerine sorabileceğin bazı alternatif sorular:

  • How are you doing today?
  • How are you doing this morning?
  • How are you doing this afternoon?
  • How are you doing this evening?

Bu soruya “Hello” ile başlamak, bu sözün kulağa yapay ve robotumsu gelmesinin nedenidir. Bunun yerine arkadaşlarınla konuşurken “Hey,” “Hi” veya “Hey there” kullanmayı dene.

Böylece bu soruyu tamamen değiştirebilirsin:

  • Hey, how’s it going?
  • Hi, how are you doing?
  • Hi, how are you doing lately?

Birisini selamlamak için içinden seçebileceğin birçok seçenek bulunuyor.

Ama ne olursa olsun, lütfen “Hello, how are you?” sözünü kullanmaktan kaçın. Bu söz İngilizce dil öğrencilerinin öğrendiği ilk şeydir ve yeni bir söz ile değiştireceğin ilk şey olmalıdır. Ortada o kadar çok seçenek var ki bir daha hiçbir zaman “Hello. How are you?” demen gerekmez.

2. I’m fine. (And you?)

ingilizce-sozler

Eğer “Hello. How are you?” bir kişinin kullanabileceği en kötü sohbet başlatma sorusu ise o halde “I’m fine” sözü de buna verilebilecek en kötü yanıt olacaktır. Bu söz o kadar kötüdür ki öğretmenler buna “sohbet katili” adını vermiştir.

Bunun yerine herhangi bir şey hakkında konuş. Kız arkadaşından mı ayrıldın? Bundan bahset. Yeni bir araba mı aldın? Bununla övün. Bu gece futbol maçını izlemeye mi gidiyorsun? Bunu söyle! “How are you?” sorusuna verebileceğin cevaplar için hiçbir sınırlama bulunmuyor.

  • Not great, I just broke up with my girlfriend.
  • I just got a new car. It’s awesome.
  • I’m doing pretty good. In fact, I’m going to watch a soccer game tonight.
  • I’ve been better. I think I’m getting sick.

İnsanlar sana “How are you?” sorusunu sorduklarında yakın zamanda aldığın iyi haberlerden bahsetmekten çekinme. Kızının doğum gününü nasıl kutladığınızdan ya da Super Mario’da yeni rekoru nasıl kırdığından bahset. Bu cevabı vererek keyifli zaman geçir.

Ezberden bir cevap yerine aklına gelen herhangi şeyi söyle.

Bazen “How are you?” sorusuna verdiğin yanıt, bu soruyu kimin sorduğuna göre değişir, bu nedenle ne kadar resmi bir yanıt vermen gerektiğine bağlı olarak bu yanıtlara bir göz at.

Ve hangi yanıtı verdiğine bağlı olmaksızın, her zaman karşındakine “How about you?” sorusunu yöneltmelisin. Bunu yapmak kibar bir davranıştır.

3. How old are you?

kullanmaman-gereken-ingilizce-sozler

Yaş son derece önemli bir şeydir.

Dünyanın bazı yerlerinde önemliyken diğer yerlerinde hiç de önemli olmadığını söyleyebiliriz. Ama bazı kültürlerde karşındakinin yaşını sormak kabalık olarak kabul edilir, bu yüzden dikkatli olmalısın.

Birisinin yaşını gerçekten bilmek istiyorsan bu soru yerine daha iyi seçenekler mevcut. Örneğin:

Did you go to college/university? (Where did you go? What did you study?)

Daha sonra da “When did you graduate?” sorusunu sorabilirsin.

Eğer birisinin üniversiteye gittiğini biliyorsan sorabileceğin diğer soru da şudur:

How long has it been since you graduated?

Bir kişinin yaşını aşağı yukarı tahmin etmenin başka yolları da mevcuttur. Eğer çocukları varsa çocuklarının yaşlarını sor. O kişinin geçmişi hakkında daha fazlasını öğrenmek için “How old were you when…?” ile başlayan bir soru sorabilirsin.

  • How old were you when you started teaching?
  • How old were you when you took your first flight?
  • How old were you when you moved to Vermont?

Biliyorum, bu biraz zahmetli bir iş. Ama karşındakini gücendirmemek için bunu yapmaya değer. Elbette, bu konunun kendiliğinden açılmasını beklemek de bir seçenektir. Neredeyse her şey bu soruyu doğrudan sormaktan daha iyidir.

Şahsen öğrencilerime “How old are you?” sorusunun sormamalarını söylüyorum. Yaş konusu ya sohbet sırasında doğal bir şekilde açılmalı ya da hiç açılmamalıdır. Ne kadar merak ediyor olsan da bu soruyu unut ve bunun yerine başka bir konudan konuş.

4. Are you from ____?

kullanmaman-gereken-ingilizce-sozler

İşte çok sık sorulan başka bir soru. Gramer açısından bu soruda yanlış bir şey bulunmuyor. Ama bunun gerçekte geldiği anlam şudur:

I think you’re from _____. Are you?

Bunu sadece bir kez söyleyeceğim. Bu soruyu hiçbir zaman sormamalısın. Bu soruyu bu şekilde sormak için hiçbir neden yok.

Birçok kişi bu soruyu ilk defa tanıştıkları kişiye sorar. Ve çoğu zaman insanlar bunu az da olsa hakaret olarak anlayabilir. Ve eğer tahmininde haklı çıkarsan o kişiyi rencide etmiş olabilirsin. Dolayısıyla da bu hiçbir zaman bu soruyu sormanın doğru yolu değildir.

Bunun yerine bu sorulardan birini dene:

  • Where are you from?
  • Where did you grow up?

Bu sorular çok daha iyidir. Karşındakini rencide etme olasılığı çok düşüktür.

Bir kişinin uyruğunu sormak hassas bir konu olabilir. Ama özenle sorulduğunda bu problem yaratmayacaktır. Yine de bu soruyu sorarken düşünceli davranmak en iyisidir.

5. Did you eat dinner?

kullanmaman-gereken-ingilizce-sozler

Açıklamaya geçmeden önce bu sorunun sadece akşam yemeği için sorulması gerekmediğini bilmeni isterim. Burada “dinner” sözcüğünün yerini lunch, breakfast ya da coffee gibi diğer herhangi bir şey alabilir.

Biliyorum ki bu basit ve zararsız bir soru gibi görünüyor. Problem ise bu sorunun bir diyaloğun parçası olmasıdır:

A: Did you eat dinner?
B: No, I haven’t yet.
A: Well, would you like to eat dinner together?

Eğer karşındaki ilk soruya “evet” cevabını verirse birlikte yemek yemeyi teklif etmek için hiçbir neden yoktur. Ama karşındaki “hayır” cevabını verirse soruyu soran kişi olarak ikinci soruyu sorman gerekir. Karşındakine birlikte yemek yemeyi teklif etmeyeceksen ona akşam yemeği yiyip yemediğini sormak kabalık olarak kabul edilir.

Dolayısıyla, eğer seninle yemek yemesini istemiyorsan (ve sadece yemiş olup olmadığını merak ediyorsan) bazı diğer seçeneklerin mevcut. İşte bunun yerine sorabileceğin bazı diğer sorular:

  • Did you get a chance to eat yet?
  • Did you get some breakfast/lunch/dinner?
  • What did you grab for breakfast/lunch/dinner?

Daha resmi ya da genel ortamlarda ise şu soruları ya da bunların varyasyonlarını kullanabilirsin:

  • Where did you go to eat?
  • Where did you go for breakfast/lunch/dinner?
  • What did you eat?
  • How was breakfast this morning?
  • How was lunch today?

Bu soruların hiçbiri birlikte yemeye davet etmeyi gerektirmez. Aslında birisi “hayır” yanıtını verirse “Aw, that’s too bad” diyebilirsin. İşte bu yanıt üzerine söylenebilecek bazı İngilizce sözler:

“Hayır” yanıtı için:

  • Well, would like to get some ____ with me?
  • Oh, that’s too bad. You should probably get some ____.

“Evet” yanıtı için:

  • That’s good. What’d you eat?
  • Great, how was it?

Unutma ki “Did you eat dinner?” sorusunu sormak için hiçbir neden yoktur. Bundan çok daha iyi birçok seçenek mevcut.

Ve işte hepsi bu, öğrenmiş olduğun ve hiçbir zaman kullanmaman gereken beş İngilizce söz. Bunları yeniden öğrenmenin o kadar da zor olmaması ise bir artıdır.

Burada yer verdiğimiz İngilizce sözler yerine bunların alternatiflerini söylemeye kendini alıştır ve anadilinmiş gibi İngilizce konuşmaya başla!

Enter your e-mail address to get your free PDF!

We hate SPAM and promise to keep your email address safe

Close