
İngilizce Nasılsın ile Başlayarak Kendini Nasıl Tanıtırsın?
Ana dili İngilizce olan insanlarla ile garip konuşmalar yapmak istemiyor musun?
O halde birisi sana “How are you?” İngilizce nasılsın dediğinde nasıl tepki vereceğini bildiğinden emin olmalısın.
Kulağa kolay geliyor değil mi? İnsanlara nasıl hissettiğini söylemiyor musun?
Her zaman değil.
Yeni başlayanlardan oluşan ESL sınıfımda her gün öğrencilerimi gülümseyerek şöyle selamlıyorum : “Good morning! How are you today?” “Günaydın! Bugün nasılsınız?”
Pek çoğu genellikle “Fine” (iyi) diyerek cevaplar.
Bazen öğrenciler “happy” mutlu, “hungry” aç veya “angry” kızgın olduklarını söylüyorlar.
Bir keresinde bir erkek çocuğu “perfect”, mükemmel, olduğunu söylemişti.
Eğer günlük durumlarda native speaker olanlar bu cevapları söyleseydi çok ilginç tepkiler olabilirdi. İnsanlar aç veya öfkeli olduğunu söylediğini duysalar çok şaşırırlardı. Eğer fine olduğunu söylersen bazı arkadaşların “What’s wrong? – Neyin var (sorun ne)?” diye sorabilirler.
Gerçekten mi? “Fine” kelimesin nesi var? Eğer gerçekten açsan insanlar bunu duyduklarında neden şaşırırlar? Olası tüm cevapları ve “How are you?”ya tepkilerini görmek için okumaya devam et – ESL sınıfında veya kendi çalışmaların sırasında şimdiye dek öğrenmediğin şeyleri bulacaksın.
İngilizce Nasılsın ile İlgili ESL Öğretmeninin Sana Söylemedikleri?
“How are you?” Bu soruya vereceğin cevap, bu soruyu sana kimin sorduğuna bağlı. İlk olarak senin çok iyi tanımadığın insanlar veya seni çok iyi tanımayan insanlar nasıl olduğunu sorduğunda ne söyleyeceğine bakacağız.
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
İngilizce Nasılsın – “How are you?” Sorusuna Resmi Cevaplar
İngilizce nasılsın sorusuna bu ilk bölümde bazı formel (resmi, daha nazik) cevapları bulacaksın. Bir tanıdığınla ve yabancıyla konuşurken bunları kullanacaksın. Elbette bunları, konuştuğun herhangi biri, hatta ailen ve yakın arkadaşlarınla bile kullanabilirsin .
Selamlaşırken Tanıdıklar ve Yabancılar Kim?
Acquaintances yani tanıdıklar, senin tanıdığın ama çok iyi bilmediğin insanlardır. Bu bir veya iki kez karşılaştığın biri belki bir arkadaşının arkadaşı ve gerçekten hiç arkadaş olmadığın eski bir sınıf arkadaşı veya oturduğun semtteki markette çalışan bir adam olabilir.
Bir tanıdığı, bir yerde gördüğün zaman onu selamlamak kibar bir davranıştır. Eğer her ikinizde birbirinizi tanıyor fakat diğer kişilere bir şey demiyorsan bu bir şekilde kabalık olarak görülür.
Tanımadığın veya daha önce hiç karşılaşmadığın insanlara “strangers” yabancılar denir. Bir yabancı bir marketin kasiyeri, danışmada bir görevli veya otobüste yanına oturan biri olabilir.
Bu insanlardan bir (bir tanıdık veya yabancı biri) nasılsın diye sorduğunda sen nasıl cevaplamalısın?
Tanıdıkları ve Yabancıları Selamlama
İlk olarak sana önemli bazı şeyler söyleyeyim: Bu kişi aslında senin o gün nasıl olduğunu gerçekten öğrenmek istemez. Sadece kibar olmaya çalışır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde “Hi, how are you?” hemen hemen kültürel bir selamlama- bir çeşit merhaba der gibi bir şey. Eğer bunu bir tanıdığına veya yabancıya söylersen aslında verecekleri doğru cevapla pek ilgilenmezsin. Ayrıca selamladığın kişi de dürüstçe cevap vermeyecek çünkü bu toplumla alakalı bir şey.
Bu yüzden böyle durumlarda kısa cevap vermek en iyisi. Genellikle gerçekten nasıl hissettiğini paylaşmazsın. İşte bazı yaygın cevaplar ve ne anlama geldikleri:
Fine
Bir ESL öğretmeni olarak ana dili İngilizce olmayanlardan en sık duyduğum cevap budur.
Ancak, dikkatli ol! “Fine” genelde tamamen iyi olduğun anlamına gelmez, bir şeyler ters gidiyor olabilir.
Bu kelimeyi kullanırken ses tonun işi farklılaştırır. Daha kısa yüksek perdeden bir gülümseme ile “I’m fine” gerçekten iyi olduğun anlamına gelir. Eğer iç çekersen, yavaşça söylersen ve daha düşük bir ses tonu kullanırsan “I’m fine” tam zıddı yani hiç de iyi olmadığın anlamına gelebilir.
Örnek olarak “Fine”nın nasıl olumsuz bir anlam taşıdığına farklı bir durumda bakalım:
Sally: Oh, sorry. I ordered the wrong color…you wanted red!
Özür dilerim. Yanlış renk sipariş verdim… sen kırmızı istedin!
Kate: It’s fine. We’ll just use blue. There’s no time to order red now.
Gerek yok (Tamam/İyi). Sadece mavi kullanacağız. Artık kırmızı sipariş vermek için vakit yok.
Gördüğün gibi Kate “It’s fine” dedi ama aslında hiç de iyi değil. Sally yanlış rengi sipariş vermiş! Fakat “fine” kelimesi sıklıkla “good enough – yeteri kadar iyi” anlamında kullanılır. Harika değil ama yine de işe yarar anlamındadır.
Aynı şey nasıl olduğunu da sorduğunda gerçekleşir. Eğer biri “fine” ise çoğu zaman bu onların harika değil ama yeteri kadar iyi oldukları anlamına gelir.
Bunu dene: bir dahaki sefere İngilizce bir Amerikan sitcomu izlerken “fine” kelimesini yakalamaya çalış ve olumlu, nötr veya olumsuz bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını düşün.
Not bad
Bu cevap ses tonuna bağlı olarak ya daha nötr ya da biraz olumlu gibi gelebilir. Eğer “not bad” (fena değil) isen bu işlerin yolunda olduğu anlamına gelir.
All right
“All right” olduğunu söylemen nötr bir cevap fakat genellikle “fine”a göre daha olumludur. Burada gördüğümüz ilk iki cevapta olduğu gibi yaptığın tonlama anlamı biraz değiştirebilir.
Daha önce belirttiğim kelimelerden daha yüksek bir tonlar ifade edilirse “I’m all right” (iyi, işler yolunda) pozitif bir enerjiye sahip. Bu şekilde söylendiği zaman her bir kelime önceki kelimelerden biraz daha uzun tutulur. Genel olarak bu ifade biraz yavaşça söylenir.
Daha nötr gelen bir cevap vermek için “I’m” en yüksek perdeli (yüksek sesle söylenen) kelime, “all” ise ton olarak düşer ve “right” bir adım daha yükselir fakat “I’m”a göre daha düşüktür. Kelimeler önceki örneklere göre daha hızlıca söylenir.
Bu ifadeyi ana dilin konuşan birine sor veya Amerikan filmleri izlerken bir bağlam içerisinde bunu dinle.
Good
En çok duyduğum ve söylediğin cevap “Good”. Olumlu, kibar ve yaygın bir cevap. “Good” (iyi) diye cevap verdiğinde aslında gerçekten çok iyi hissetmeyebilirsin fakat bir tanıdık veya yabancı için verilecek gayet normal bir cevap.
Eğer mutlu ve memnun olduğunu kastediyorsan “Good” demek gramer açısından doğru.
Neden “good” ile ilgili olarak gramer konusunu dile getirdim? Bu önemli çünkü native speaker olanlar bile sık sık “good” ile “well” kelimelerini karıştırıyor. Her iki kelimenin de kullanımına daha yakından bakalım.
Gramer zamanı: Good ve well
Good, isimleri (kişi, yer, eşya) niteleyen anlamına gelen bir sıfattır (adjective). Örneğin:
My son is a good boy.
Oğlum iyi bir çocuk.
I want to read a good book.
İyi bir kitap okumak istiyorum.
I know a good restaurant.
İyi bir restoran biliyorum.
You did a good job.
İyi bir iş yaptın.
“How are you? – Nasılsın?” sorusuna “good” cevabı kendimi tarif eden bir sıfattır. I am good. Ben İyiyim. Bu gramer açısından doğru bir cevap
(Not: “are” fiili “to be” fiilinin infinitive (mastar) halidir bu da bir linking verb yani ilgi eylemidir. Bu bir eylem bildiren fiil değil, işte insanların kafasının karışmasına neden olan bu kısım.)
“Well” ise bir zarf (adverb). Bu onun eylemleri nitelediği anlamına gelir. Bir şeyi nasıl yaptığını tarif eder. Örneğin:
You did well on the exam.
Sınavda iyi yaptın.
He swims well.
İyi yüzer.
My teacher said I speak English well.
Öğretmenim İngilizceyi iyi konuştuğumu söyledi
Ayrıca “Well” bir sıfat olarak da kullanılabilir fakat sadece sağlığından bahsederken. Bu şekilde kullanıldığında “Well”, “healthy: sağlıklı, iyi” anlamına gelir. İşte bir örnek
Sally: I heard you had the flu, how are you?
Grip olduğunu duydum, nasılsın?
Kate: I’m well.
İyiyim (Sağlığım iyi).
Peki bu nerede karışıyor? Eğer biri “How are you doing?” (Nasıl gidiyor?) diye sorarsa gramer açısından “Well” diye cevaplamalısın. Bu “I’m doing well” (iyi gidiyor) olduğunu söyler. İngilizcede “doing” kelimesi bir eylem fiili olduğundan, eylemi nitelerken, tarif ederken, “well” zarfını kullanmamız gerekir.
Fakat çoğu ana dilini konuşan kimse yine de tek bir kelime “Good” ile cevap verecek. Bunu sıklıkla konuşmalarda duyacaksın ve aslında insanlar “well” demenin komik/yanlış olduğunu düşünüyorlar. Böyle olsa bile biri “How are you doing?” diye sorduğunda gramer açısından doğru cevap “Well”.
Cevap Verme ve Sohbeti Devam Ettirme
Nasılsın sorusuna hızlıca cevabını verdikten sonra ardından “thanks” (teşekkürler) eklemek bir nezakettir. Bundan sonra sen karşı tarafa “How are you?” diye sorabilirsin. İlk önce “thanks” demene gerek yok ama bu daima harika bir davranıştır. Karşılık olarak insanlara nasıl olduklarını sormak büyük bir kibarlıktır.
İşte “How are you? – Nasılsınız” için bazı cevaplar:
Good, thanks. And you?
İyiyim, teşekkürler, ya siz?
Not bad. How are you?
Fena değil. Nasılsınız?
I’m good. And yourself?
Ya siz?
I’m fine, thanks. How about yourself?
İyiyim, teşekkürler, sizi sormalı? (ya siz/siz nasılsınız?)
Artık İngilizce konuşulan dünyaya çıkıp insanları selamlamaya hazırsın. Peki dostlarınla veya ailen ile konuştuğunda nasıl olacak?
Nasıl cevap vereceğini düşünmeden önce “How are you? – Nasılsın?” sorusunun daha gündelik söylenişlerini bilmelisin.
Yakın bir arkadaşınla, dostunla veya ailenden biriyle selamlaşırken “Nasılsın” diye sormanın işte birkaç harika yolu:
How Are You? – İngilizce Nasılsın Günlük Konuşmada Nasıl Sorulur?
- How’s it going?
Nasıl gidiyor? (Ne var ne yok?) - What’s up?
Naber? - How’ve you been? (How have you been?)
Görüşmeyeli nasılsın? - What have you been up to?
Neler yaptın? - Nasıl gidiyor?
(Ne var ne yok?)
Bu tür sorulara aşina olana kadar hangi sorunun sorulduğuna dikkat edeceksin. Neden mi?
Eğer biri “What’s Up” diye sorarsa “Good” diye cevap vermenin hiçbir anlamı yok. Buna verilebilecek en yaygın cevap “Not much” (aynı işte, ne olsun) ve ardından karşılık olarak “What’s up with you?”
Not: “What have you been up to” ve “What’s going on?” aynı şekilde cevaplandırılabilir. Eğer orijinal soruyla eşleştirmek istiyorsan “What’s up with you?” sorunu “What’s going on with you?” ile değiştirebilirsin.
İngilizce Nasılsın “How are you?” Sorusuna Günlük Konuşmada Verilen Cevaplar
Yakın arkadaşlarımızla veya ailemizden biri ile konuşurken nasılsın sorusuna daha farklı cevap veririz. Dürüst olma zamanı.
Arkadaşların, anne ve baban veya kardeşlerin ile konuşurken gerçekten ne hissettiğini söylemen uygun olur. Belki ilk olarak iç çekerek “I am fine” diyebilirsin sonrasında ise arkadaşın “What’s wrong?” (Neyin var?) diye sorabilir. O zaman ona tam olarak seni neyin rahatsız ettiğini söyleyebilirsin.
Yakın arkadaşların ile konuşurken gerçekten ne hissettiğini anlatmak için kullanabileceğin bazı kelimeler:
Exhausted – Çok yorgun olduğunda. Belki iyi uyuyamadın veya bütün gün dışarıda çalıştın. Hiç enerjin kalmadıysa bunu söyleyebilirsin.
Okay – “Fine” veya “all right” gibi bir başka hızlı ve nötr cevap. Ses tonuna bağlı olarak bu cevabı kullandığında arkadaşın akabinde “Just okay?” (Sadece iyi mi? – Fena değil mi?) diye sorabilir. Bu, bir sorun olduğunu düşündükleri ve hayatında neler olup bittiğini bilmek istedikleri anlamına gelir.
Frustrated – Kızdığın zaman veya bir şeyler kötü gittiğinde hayal kırıklığına uğramış, kızgın veya sinirli olabilirsin. Yazıcı yazdırmadığında veya iş arkadaşın aynı hatayı defalarca yaptığında “frustrated” olabilirsin.
Busy – Yapacak çok şeyin olduğu için boş vaktin yoksa senin “busy”, meşgul, olduğun söylenebilir.
Stressed out – Meşgulken aynı zamanda stresli de olabilirsin. Stress (baskı) hissetme, yapacak çok şeyin olduğunda (genelde de bu şeyleri yapmak istemediğinde) ve yeteri kadar zamanın olmadığında ortaya çıkan negatif bir duygudur.
Worried – Bir sorunla ilgili endişelerin varsa bu cevabı kulla. “Worried”, endişeli olduğunda bir durumun kötü sonuçlanacağını düşünürsün fakat onu nasıl düzelteceğini veya durumu kontrol edemezsin bu yüzden durumu kurtarmak yerine sürekli düşünürsün. Örnek, işini yeni kaybetmiş biri sürekli olarak yeni bir iş ve para bulmak konusunda endişelenir.
I’ve been better –Yanlış giden bir şey varsa ilk cevap olarak “I’ve been better” (daha iyiyim) diyebilirsin. Bu arkadaşlarının veya akrabalarının “What’s wrong? – Neyin var?” veya benzeri sorular sormasına neden olur.
Great – Pek çok nötr ve olumsuz cevap gördük fakat ümit ederiz ki kendini harika hissettiğin pek çok zaman da vardır. İyiden daha iyi isen harika olduğunu söyleyebilirsin.
Excited – Bir başka çok pozitif bir cevap. gelecek hafta bir konser, samimi bir arkadaşınla vakit geçirmek veya evcil bir hayvan almak gibi bir şeyi dört gözle bekliyorsan “excited”, heyecanlı, olduğun söylenebilir. Daha sonra arkadaşına veya akrabana neden heyecanlı olduğunu anlatabilirsin.
How are you? – İngilizce Nasılsın Sorusunu Cevaplamak için Nasıl Pratik Yapabilirsin?
İddiaya girerim daha önce “How are you?” sorusunun bu kadar karmaşık olabileceğini hiç düşünmemişsindir. Fakat hemen strese girme. Unutma ki bu selamlamada iki durum var: bildiğin insanlarla ve bilmediğin insanlarla konuşmak. Birine ne kadar çok yakınlaşırsan o kadar çok ne hissettiğine dair detaylı bilgi verebilirsin.
İngilizce nasılsın diye sormak ve bu soruya cevap vermek için biraz pratiğe ve gerçek hayattaki farklı söylenişlerini görebileceğin örneklere ihtiyacın olacak.
TV şovları ve filmler ile birlikte FluentU, İngilizce videolar için mükemmel bir kaynak. FluentU, sana İngilizce öğretmek için popüler talk şovlar, müzik videoları ve komik reklamları kullanır:
FluentU, İngilizce video izlemeyi gerçekten kolaylaştırır. Nasıl mı? Etkileşimli altyazılar vardır. Bir başka ifadeyle, resmini, tanımını ve yararlı örneklerini görmek için herhangi bir kelimeye dokunabilirsin.
Örneğin, “brought” kelimesine dokunursan şunu göreceksin:
FluentU ile herhangi bir videonun kelimelerini öğrenebilirsin. Öğrenmeye çalıştığın kelimelerle ilgili daha fazla örnek için sağa sola kaydır.
FluentU, faydalı sorular ve birden fazla örnek ile hızlı bir şekilde öğrenmeni sağlar. Daha fazla öğren.
En mükemmel kısmı ne biliyor musun? FluentU, öğrenmekte olduğun kelimeleri bilir. Sana örnekler ve videolar tavsiye etmek için senin kelime dağarcığını kullanır. Tamamen sana özel bir deneyim yaşarsın.
Bilgisayarın veya tabletin ile web sitesi üzerinden FluentU kullanmaya başla veya daha iyisi mi, iOS cihazların için iTunes App Store‘dan veya Android cihazların için Google Play Store‘dan FluentU uygulamasını indir ve ana dili İngilizce olanların kullandığı bu ifadeleri dinleyerek pratik yap.
Sonra, bilgini sokağa çıkarma zamanı. Mümkün olduğunca çok kişiye “hello – merhaba” de ve “How are you? – Nasılsın?” soruna nasıl cevap verdiklerini gör.
Bu soruyu iyice öğrendikten sonra biri sana İngilizce nasılsın diye sorduğunda “perfect – mükemmel” cevabını verdiğin için çok mutlu olabilirsin.
Rebecca Thering,İspanya, Güney Kore ve Fransa gibi ülkelerde İngilizce öğreten serbest yazar ve editör. English With Rebe‘de, online dersler, düzenleme hizmetleri, destekleyici bir öğrenme topluğu ve daha fazlasını İngilizce öğrenenler için sunuyor.