ingilizce-altyazili-amerikan-filmleri

İngilizce Öğrenenler için En İyi İngilizce Altyazılı Amerikan Filmleri

Red carpet ifadesini hiç duydun mu? Peki, ya kırmızı halı desek?

Amerikan yapımı filmleri ve dizileri izlemeyi seven biriysen, hele bir de bu yapımları İngilizce altyazılı izliyorsan, mutlaka bu ifadeyi duymuşsundur.

Kırmızı halı, Hollywood yıldızlarının Oscar ödülleri töreni gibi büyük etkinliklerden önce durup poz ve röportaj verdikleri yerdir.

Kırmızı halı, Amerikan ünlülerinin eğlenceli konuşmalarının döndüğü şan, şöhret ve şaşaa yeri.

Sen de İngilizce öğrenirken kırmızı halıdaymış gibi hissetmek istemez misin?

Senin için İngilizce dil becerilerini geliştirebilecek sekiz aşırı derecede popüler Hollywood filmimiz var. Bu İngilizce altyazılı Amerikan filmleri sayesinde İngilizce konuşmaları takip edebilir ve izlerken yeni kelimeler öğrenebilirsin.ingili

Çok geçmeden Amerikalı bir film yıldızı gibi hissedeceksin!

Film İzlerken Kelime Öğrenmenin En İyi Yolu

Film izlemek, dinleme becerilerini geliştirmek için, kelime dağarcığını oluşturmak için ve doğal bir şekilde konuşmayı öğrenmek için harikadır. Ama bunu doğru şekilde yapmak önemli.

İngilizce öğrenenlerin yaptığı yaygın hatalardan biri, film izlemeyi tam olarak bir öğrenme deneyimi haline getirmemek. Çoğu kişi İngilizce filmleri de aynı ana dillerindeki bir filmi izlermişçesine arkalarına yaslanıp rahatça izliyor.

Oysa filmlerle İngilizce öğrenmek, sürece aktif bir şekilde katılmayı gerektirir. Filmi izlerken karşına çıkabilecek yeni kelimeleri ve ifadeleri not etmek için yakınlarında bir defter bulundurmalı, gerekirse filmi durdurup not almalısın. Film bittikten sonra İngilizce sözlüğünü ya da mobil uygulamanı kullanarak defterine not ettiğin kelimelerin ve ifadelerin tanımlarına ve karşılıklarına bakmalısın.

Defterine yazdığın kelimeleri ve ifadeleri hangi sahneden aldığına dair kısa bir not da düşmelisin. Bu, filmin o bölümüne geri dönüp sahneyi yeniden oynatmanı kolaylaştırır. O sahneyi ne kadar çok izlersen, kelimelerin ve ifadelerin kullanıldığı bağlamı o kadar iyi anlarsın, üstelik aynı zamanda kendine kendine dinleme ve tekrarlama alıştırması da yapabilirsin.

Eğer İngilizce öğrenmeye daha kısa filmlerle ya da dizi izleyerek başlamayı tercih ediyorsan, aynı çalışma yöntemlerini bu tür videolar için de kullanabilirsin.

Eğer tüm bunlar sana zor geliyorsa, FluentU her şeyi çok daha kolay hale getiriyor. FluentU sana, filmlerden alınan sahnelerin yanı sıra müzik kliplerini, ilham verici konuşmaları ve daha pek çok türden özgün İngilizce videoyu kişiselleştirilmiş bir dil öğrenme deneyimine dönüştürerek sunuyor.

Her bir videoda etkileşimli altyazılar var. Altyazılardaki herhangi bir kelimenin üzerine tıklayarak kelimenin tanımına, İngilizce telaffuzuna ve görsel öğrenme araçlarına anında erişebiliyorsun. İzlemeyi bitirdiğinde, yeni kelimeleri öğrenmene ve hatırlamana yardımcı olmak üzere hazırlanmış kelime bilgi kartlarını ve alıştırmaları da görebiliyorsun.

Videolar türlerine ve öğrenme seviyelerine göre düzenleniyor, bu sayede sana uygun olanları bulmak çok kolay. “Inside Out” (“Ters Yüz”) veya “X-Men,”  gibi pek çok filmden videolara ulaşmak için “mini-movies” ve “movie trailers” başlıklarına tıklaman yeter. FluentU ayrıca izlediğin videoları baz alarak sana yeni video önerilerinde de bulunuyor, böylece öğrenme deneyimin tam anlamıyla kişiselleşmiş oluyor. FluentU, İngilizceyi Amerikalıların gerçekte kullandığı şekliyle öğrenmenin süper eğlenceli ve etkili bir yolu.  FluentU deneme üyeliğiyle FluentU video kitaplığının tamamını ücretsiz olarak inceleyebilirsin! İşin en iyi yanı da, FluentU’nun iOS ve Android cihazlar için hazırlanan mobil uygulamaları sayesinde her an her yerde İngilizce çalışmaya zaman ayırabilirsin.

Amerikalıların Bayıldığı İngilizce Altyazılı 8 Amerikan Filmi

Artık İngilizceyi altyazılı filmlerden öğrenmeye hazır olduğuna göre, kelime dağarcığını zenginleştirmek ve İngilizce karşılıklı konuşma becerilerini geliştirmek için harika olan sekiz popüler filme bir göz atalım.

Her bir videoda seni ilgili filmin kiralayabileceğin ya da satın alabileceğin altyazılı bir versiyonuna götürecek birer bağlantı var.

Bu arada, uyarmadan olmaz, video kliplerden bazılarında eğer filmleri henüz izlemediysen senin için filmlerin sürprizini kaçırabilecek bazı sahneler ve ipuçları (İngilizcede “spoiler”) var.

Ayrıca, aşağıda senin için filmlerin Türkiye’de gösterime girdiği isimleri de verdik. Fakat unutma, film isimleri farklı ülkelerde her zaman İngilizce isimlerinin birebir çevirisiyle gösterime girmezler. Bazen filmin daha çok ilgi çekmesi adına isimleri Türkçede de değiştirilir. Aşağıdaki bu Amerikan filmlerinden bazılarının Türkiye’de kullanılan isimleri de bu şekilde değiştirilmiş, orijinal isimlerinin ne anlama geldiğini merak edersen sözlükten kontrol edebilirsin!

“Forrest Gump”

“Forrest Gump” Amerikan İngilizcesi öğrenmek için harika bir film. Film Amerika’daki günlük yaşamdan Soğuk Savaş dönemindeki Amerika-Sovyetler Birliği ilişkilerine kadar hemen her şeye değiniyor.

Bu klipte, Forrest’la annesinin hayat, ölüm ve kader üzerine yaptıkları bir sohbeti görüyoruz. Forrest annesine kendi kaderinin ne olduğunu soruyor. Hayattaki amacının ne olduğunu ve hayatını nasıl yaşaması gerektiğini bilmek istiyor. Annesi ona kendi kaderini kendisinin bulması gerektiğini ve kendi geleceğinin kontrolünün kendi ellerinde olduğunu söylüyor.

Bu sahnede aynı zamanda meşhur, “Life is like a box of chocolates. You never know what you’re going to get,” deyişi de geçiyor. “Forrest Gump” sayesinde popüler olan bu söz, “Hayat bir kutu çikolata gibidir. Payına ne düşeceğini asla bilemezsin,” anlamına geliyor. Amerikalılar bu sözü, hayatta başımıza gelen her şeyin beklenmedik ve öngörülemez olduğunu ifade etmek için kullanıyorlar.

“Fight Club” / “Dövüş Kulübü”

“Dövüş Kulübü” filmi, dövüşen erkeklerle ilgili bir filmin içine felsefe, akıl sağlığı ve toplumsal meseleleri sokuyor. İngilizce öğrenenlere öğrenebilecekleri pek çok farklı konu sunuyor.

Tyler Durden karakterinin yaptığı bu popüler konuşmada, yine hayattaki amacımızı, hayatın anlamını ve kaderi irdeleyebiliriz. “Forrest Gump” klibinin aksine, bu konuşmada insanların yapmak istemedikleri şeyleri yaparak hayatlarını boş harcadıkları anlatılıyor.

Hatta karakter kendine ve arkadaşlarına “the middle children of history,” yani, “tarihin ortanca çocukları” diye hitap ederek kendi kuşaklarının anne-babaları ve onlardan önce gelen kuşaklar gibi önemli mücadelelerden geçmediğini ve kayda değer hiçbir başarı göstermediğini ima ediyor.

“The Departed” / “Köstebek”

“Köstebek” Amerika’nın Massachusetts eyaletinde gangsterler ve polis arasındaki çekişmeyi ele alan bir suç dramı. Bu film yalnızca heyecan verici bir seyir keyfi sunmuyor, içinde bolca argo, hakaret ve polislerin kullandığı dil de var.

Unutmadan, bir şey daha: Bu filmde epey fazla küfürlü konuşma ve şiddet var, bu yüzden yaşı küçük ve hassas izleyiciler için önerilmiyor. Aşağıdaki YouTube klibi bile genç izleyiciler için tavsiye edilmiyor.

Bu video klipte, Leonardo DiCaprio’nun karakterinin gizli görevdeki bir polis (İngilizcede “undercover cop“) olmanın verdiği stres hakkında konuşmak için bir psikologla buluştuğunu görüyoruz. Karakter kalp atışlarının aşırı derecede yükseldiğini “my heart rate is jacked” diyerek ifade ediyor, fakat elleri titremeden durabiliyormuş.

“Reservoir Dogs” / “Rezervuar Köpekleri”

Yönetmen Quentin Tarantino filmlerinde doğal konuşmaları kullanmasıyla meşhurdur ve “Rezervuar Köpekleri” de bundan nasibini alıyor. Film, gündelik diyaloglarla argonun, hakaretlerin ve suçla ilgili kelime kullanımlarının mükemmel bir bileşkesi.

“Rezervuar Köpekleri”nin en popüler sahnelerinden biri, bahşiş verme sahnesi. Restoran faturasındaki bahşişi ödemek için herkesin biraz para sökülmesi (cough up some green) istendiğinde, Mr. Pink (Bay Pembe) dışındaki herkes kabul ediyor. Sonrasında bu grup restoranlarda bahşiş bırakmanın doğru mu yanlış mı olduğunu tartışıyor.

“Vanilla Sky” / “Sıradan Gökyüzü”

“Sıradan Gökyüzü,” İngilizce öğrenenlerin iş dünyası ve akıl sağlığı üzerine konuşmasına yardımcı olacak türden bir film. Ayrıca, sıradışı hikayesi insanın sürekli bir sonraki sahnede ne olacağını tahmin etmeye çalışmasına sebep oluyor.

Bu video klipte Tom Cruise’un canlandırdığı ana karakter, büyük bir kazadan sonra iyileşmesine yardımcı olan bir grup doktorla konuşuyor. Bu sahnede Tom Cruise’a bir yüz protezi ( İngilizcede “a facial prosthetic”) veriliyor, yani takması gereken bir tür maske.

Facial kelimesi, yüz anlamına gelen face kelimesinden hareketle, yüzle ilgili demek. Prosthetic ise protez, yani uzuvlarını kaybeden insanların kullandığı yapay insan uzuvları anlamına geliyor.

“The Wolf of Wall Street” / “Para Avcısı”

“Para Avcısı” iş İngilizcesiyle hakaretlerin ve kaba konuşmaların bir karışımı. Genellikle filmdeki karakterler gibi konuşmak önerilmese de, bu filmi izlemek İngilizcedeki hakaretleri ve küfürleri tanımana yardımcı olacaktır.

Filmden alınan bu sahne Amerika’daki ve Avrupa’daki ticari uygulamalar arasındaki kültürel farkları göstermesi açısından harika bir sahne. Leonardo DiCaprio’nun oynadığı esas karakter, İsviçre’deki bankacılık kanunları üzerine konuşmak istiyor. Fakat İsviçreliler, önce havadan sudan sohbet etmeden iş konuşmak istemiyorlar.

Bu video klipte, karakter aynı zamanda bir rat hole’a ihtiyaç duyduğundan da bahsediyor. Amerikan ticaret dilinde rat hole, yani fare deliği, şirketlerin hükumet bulamasın diye para sakladığı yeri ifade ediyor.

“Groundhog Day” / “Bugün Aslında Dündü”

“Bugün Aslında Dündü” sürekli üst üste aynı günü yaşayan bir adamla ilgili tuhaf bir film. Film gündelik hayatla ilgili konuşmalarla -örneğin işle ilgili ya da eski arkadaşlarla buluşmak gibi- başlıyor. Fakat film ilerledikçe, konuşmalar daha felsefi bir hal almaya başlıyor.

Bu video klipte, Bill Murray’nin oynadığı ana karakter, iş arkadaşına sürekli aynı günü yaşadığını söyledikten sonra kendinden god, yani tanrı diye söz ediyor. Hatta bıçaklandığını, vurulduğunu ve hatta zehirlendiğini ama ölmediği anlattıktan sonra kendine immortal, yani ölümsüz de diyor.

“Dead Poets Society” / “Ölü Ozanlar Derneği”

“Ölü Ozanlar Derneği” ileri seviyede bir kelime dağarcığı oluşturmak için en iyi filmlerden biri. Bu film, kendini tam anlamıyla işine adamış bir öğretmenle bir grup özel okul öğrencisi hakkında ve İngiliz edebiyatından ve genel olarak eğitimden bahsederken akademik İngilizce kullanıyor.

“Ölü Ozanlar Derneği” tüm zamanların en ünlü ve popüler film sahnelerinden birine de sahip. Bu sahnede Robin Williams’ın oynadığı öğretmen karakteri öğrencilerine “seize the day” diyor, yani, “anı yaşayın.” 

 

Gördüğün gibi, Amerikan filmlerini (ve istersen dizilerini) İngilizce altyazılı olarak izlemek eğitici bir deneyim haline gelebilir.

İngilizce ders kitaplarından sıkıldığında ve bir molaya ihtiyaç duyduğunda İngilizce öğrenme sürecini devam ettirmek için bir kase patlamış mısır alıp iyi bir film de izleyebilirsin. Yukarıdaki İngilizce altyazılı Amerikan filmleri arasından birini seçmen yeter!

Enter your e-mail address to get your free PDF!

We hate SPAM and promise to keep your email address safe

Close