
İngilizcesi Başlangıç Seviyesinde Olanların İngilizce Aile Tanıtma Rehberi
Bir grupla birlikte tatildesiniz ya da hafta sonu hep birlikte mangal keyfi yapıyorsunuz.
Etrafta gezinerek kendinizi ve ailenizi tanıtmaya ve yeni arkadaşlar edinmeye başlıyorsunuz.
Peki ya bunu İngilizce yapmanız gerekseydi?
Herkesin yalnızca İngilizce konuştuğu bir partidesiniz diyelim.
İnsanlara adınızı söylüyor ve kendiniz hakkında bazı bilgiler paylaşıyorsunuz.
Peki, sırada ne var? Sizce, sohbetinizde açılacak bir sonraki konu ne olacak?
“Aile” mi dediniz?
Elbette öyle. Kendinizden bahsetmeniz genellikle insanların aileniz hakkında sorular sormaya başlamasına neden olur. İnsanların aileleri hakkında konuşmayı nasıl da sevdiğini hiç fark ettiniz mi? En azından ben seviyorum, sizin de sevdiğinizden eminim.
Haydi, şimdi birlikte bunu yapalım. Şahane ailenizden herkese bahsedebilmeniz için size konuyla ilgili genel terimlerin ve ifadelerin yer aldığı bir İngilizce aile tanıtma rehberi hazırladık.
İngilizce Olarak Ailenizi Tanıtmanın En Kolay Yolları
İnsanlar genellikle aileleri ile ilgili sohbetlere şöyle basit cümlelerle başlarlar:
“Do you have any family around here?”
“Buralarda ailenden kimse var mı?”
veya
“Tell me about your family.”
“Bana/bize ailenden bahset.”
Eğer durum buysa, siz de ailenizin ne kadar geniş olduğunu belirten kısa bir tanımlama yapabilir veya ailenizin nerede yaşadığını söyleyebilirsiniz. İşte size bir örnek cümle:
There are six people in my family—me, my parents, brother and two sisters and we live in [your city or country].
Ailemde altı kişi var – ben, annemle babam, erkek kardeşim ve iki kız kardeşim- ve [şehriniz ya da ülkeniz]’de yaşıyoruz.
Böyle bir cümle, ailenize dair genel bir resim çizer ve sohbetin devam etmesini sağlar.
Sohbetin sizi nereye götürdüğüne bağlı olarak, İngilizce olarak ailenizi tanıtmak için aşağıdaki kelimelerin bir kısmının cephaneliğinizde olmasını isteyeceğinizden eminiz!
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
İngilizcede Aile Yapılarını Tanımlamak için Kullanılan Terimler
Aile üyelerinizi İngilizcede doğru bir biçimde tanıtmak için aile yapılarına aşina olmanız gerek.
Birinci dereceden akrabalarınız – size en yakın olan kişiler hakkında konuşmak
Bu sohbetlerin tipik sorularından ikisi,
“How big is your family?” veya “Do you have any brothers or sisters?”dir. Yani:
“Ailen(iz) ne kadar büyük/geniş?” veya “Hiç erkek ya da kız kardeşin(iz) var mı?”
İnsanlar bunları sorduklarında, genellikle birinci dereceden akrabalarınız, ya da çekirdek aileniz (immediate family) bilgi almak isterler. “Immediate family” ile, birlikte veya ayrı yaşadığınız en yakın akrabalarınız (relatives) kastedilir. Aile üyelerinizi tanıtmak için aşağıdaki İngilizce kelimeleri mutlaka bilmeniz gerekir.
Eğer bekarsanız, birinci dereceden akrabalarınız ebeveynleriniz (your parents)—yani babanız ve anneniz (father and mother)—ve varsa kardeşleriniz (your siblings) —erkek kardeşleriniz ve kız kardeşleriniz (brothers and sisters) olacaktır. Türkçede “ağabey” diye ifade ettiğimiz, bizden yaşça büyük erkek kardeşlerimiz için İngilizcede kullanılan karşılık “older brother,” Türkçedeki “abla,” yani bizden yaşça büyük kız kardeşlerimiz için İngilizcede kullanılan karşılık ise “older sister“dır. Kardeşlerimizin bizden yaşça daha küçük olduğunu belirtmek istersek de, başına “younger” ekleriz, yani “younger brother” veya “younger sister.” Çekirdek ailenizle ilgili kullanabileceğiniz diğer İngilizce kelimeler şöyle sıralanabilir: Child (çocuk), children (çocuklar), son (erkek çocuk) ve daughter (kız çocuk). İngilizcede “anne” için “mom, mum, mummy, mommy” gibi farklı kısaltmalar kullanıldığını da unutmayalım. “Baba” sözcüğü için yaygın olarak kullanılan farklı isimler ve kısaltmalar ise, “dad, daddy, pap, papa, paps, pops,” tır.
Belki annenizle babanız artık evli değildir. Eğer babanız başka biriyle evlenmişse, yeni karısı sizin üvey anneniz (step-mother) olacaktır. Anneniz yeniden evlenirse de, yeni eşi sizin üvey babanız (step-father) olacaktır. Üvey erkek kardeşler ve üvey kız kardeşler için de sırasıyla step-brothers ve step-sisters kelimeleri kullanılır.
Siz evlendiğinizde, kendinize ait bir aileniz olur. O zaman “immediate family” olarak tabir edilen çekirdek ailenizi eşiniz (cinsiyet belirtmezsek – spouse)—kocanız (husband) veya karınız (wife)—ve çocuklarınız (children—sons and daughters) oluşturur.
Geniş aileniz – kan bağınız olan diğer aile üyelerinden söz etmek
İnsanlar geniş ailenizle ilgili bir şeyler öğrenmek istediklerinde, “Do you live with your grandparents?” yani “Büyük annenle ve büyükbabanla birlikte mi yaşıyorsun?” ya da “How often do you see your cousins?” yani “Kuzenlerini ne sıklıkta görüyorsun?” gibi sorular sorabilirler. Geniş aileniz büyük anne-babanız, dayı/amcalarınız, hala/teyzeleriniz ve kuzenleriniz gibi akrabalarınızı içerir.
Anne ve babanızın ebeveynlerine İngilizcede “grandparents” denir. Büyükbaba veya dede “grandfather” ve büyükanne/nine “grandmother”dır. Anne tarafından olan büyükanne ve büyükbabanızdan söz ederken “maternal grandparents” ifadesi kullanılır, baba tarafınız içinse “paternal grandparents”. Siz de onların erkek torunu (grandson) veya kız torunusunuzdur (granddaughter).
İngilizcede amca ve dayı için aynı kelime, yani “uncle” kullanılır; aynı şekilde hala ve teyze için de “aunt” kelimesi kullanılır.
Amca,dayı, hala ve teyze çocuklarınız için kullandığımız “kuzen” kelimesinin İngilizce karşılığı “cousin“dır. Türkçedeki “yeğen”i ifade etmek içinse tek bir kelime kullanılmaz, cinsiyete göre erkek yeğen için “nephew,” kız yeğen için “niece” kelimesi kullanılır.
Evlilik yoluyla edindiğiniz aileniz – eşinizin ailesi, yani hısımlarınız hakkında konuşmak
Evlendiğinizde aileniz daha da büyür. Eşinizin akrabalarına, yani “hısım”larınıza İngilizcede “in-laws” denir. Heyecan verici, değil mi?
Bu konuyla ilgili duyabileceğiniz sorulardan biri şudur: “Does your spouse come from a big family?” yani, “Eşiniz büyük bir aileden mi geliyor?” Konuşma bu şekilde devam etmeyebilir fakat eğer ederse hazırlıklı olmalısınız!
Eşinizin babası, yani kayın pederiniz İngilizcede sizin için “father-in-law”, annesi, yani kayın valideniz ise sizin için “mother-in-law” olur. Eşinizin erkek kardeşi varsa, o da sizin kayın biraderiniz (brother-in-law), kız kardeşi varsa baldızınızdır (sister-in-law). Kayın biraderiniz veya baldızınızın çocukları varsa onlar da sizin yeğenleriniz (nephews/nieces) olur. Türkçedeki “elti”den, yani bir kadının kocasının erkek kardeşinin karısından söz ederken, “co-sister-in-law” diyebiliriz.
Türkçede hısımlarımızın her birini tanımlamak için kullanılan daha pek çok kelime var, fakat bunların her biri için özel bir İngilizce karşılık yok. Örneğin, “yenge” kelimesinin İngilizcede ayrı bir kelime karşılığı yok, ancak erkek kardeşinizin eşinden söz ederken, “my brother’s wife” diyebilirsiniz.
Hısım ve akrabalarımıza İngilizcede nasıl hitap edeceğimizi öğrendiğimize göre, şimdi de aile ilişkileriniz hakkında konuşmak ve aile üyelerimizi tanıtmak için kullanabileceğiniz birkaç faydalı ifadeyle devam edelim.
Ailenizi Tanıtmak için Öğrenmeniz ve Kullanmanız Gereken 12 İfade
To look like (Benzemek)
To look like, birine fiziksel olarak veya görünüş olarak benzemek anlamına gelir. Aile üyelerinizi tanıtmak için sıkça başvuracağınız İngilizce sözlerden biridir.
Eğer ablanız gibi uzun boyluysanız ve onun gibi büyük gözleriniz varsa, şöyle dersiniz, “I look like my older sister.” / “Ablama benziyorum.”
To take after (Birine çekmek, bir özelliğini/huyunu biriden almak)
To take after, aile büyüklerinden birine fiziksel olarak veya huy olarak benzemek veya onun gibi davranmak anlamına gelir.
Ailenizden biri başka bir aile üyesi gibi yürüyebilir, konuşabilir ve hatta onun gibi gülebilir. “My brother takes after my father,” derseniz, “Erkek kardeşim babama çekmiş,” demiş olursunuz. Eğer hem babanız hem de kız kardeşiniz konuşurken el hareketleri yapıyorsa, “My sister takes after my father in the way she waves her hands around when she talks,” diyebilirsiniz, yani: “Kız kardeşim konuşurken ellerini sallama huyunu babamdan almış.”
To run in the family (Aileden gelmek)
To run in the family aile üyelerinin tümünde veya çoğununda ortak olan bir nitelik, kabiliyet veya beceriye atıfta bulunur. Ailenizi tanıtmak için İngilizcede en sık kullanacağınız sözlerden biri budur. Bazı ailelerin birçok üyesi spor, müzik, aşçılık ve benzeri herhangi bir şeyde başarılı olabilir, bu durumda bu özelliğin ya da becerinin o aileye özgü olduğunu söyleyebiliriz.
Ailenizin birçok üyesinin dolgun kıvırcık saçları olabilir. İşte o zaman, “Thick curly hair runs in my family,” diyebilirsiniz; yani, “Dolgun kıvırcık saçlar ailemden gelme.”
Like father, like son (Aynı babasının oğlu)
Birçok durumda bir oğulun karakteri veya davranışları babasınınkilere benzeyebilir. Örneğin, hem babanız hem de erke kardeşiniz paralarını akıllıca harcıyorlarsa, “He spends money like his dad—like father, like son,” diyebilirsiniz; yani, “Parasını babası gibi harcıyor-aynı babasının oğlu.” Bu ifadeyi anne-kız için de, “like mother, like daughter” şeklinde duyabilirsiniz.
Anlam olarak benzer bir diğer ifade de, a chip off the old block (hık demiş burnundan düşmüş)’dür. Bu ifadede chip küçük bir tahta parçasını, yani oğulu ifade eder, bu parça, daha büyük bir parçanın veya bir bütünün, yani babanın bir parçasıdır. O zaman şöyle diyebilirsiniz: “My brother is a chip off the old block,” yani, “Erkek kardeşim hık demiş babasının burnundan düşmüş.”
Bu iki ifade de genellikle ailenin erkek üyeleri için kullanılırlar.
To have something in common (Ortak noktası olmak)
To have something in common ifadesi ailede iki veya daha fazla kişinin ilgi alanlarının ortak olduğunu, aynı şeylerden hoşlandıklarını veya hoşlanmadıklarını anlatır.
Eğer size, “What do you and your family like to do?” (“Sen ve ailendekiler ne yapmayı seversiniz?”) diye sorulursa ortak ilgi alanlarınızdan bahsedebilirsiniz. “My siblings, cousins and I have many things in common. We enjoy camping, cycling and playing board games.” (“Kardeşlerim, kuzenlerim ve ben birçok ortak noktaya sahibiz. Kampa gitmekten, bisiklete binmekten ve kutu oyunları oynamaktan hoşlanırız.”)
Bunun tam tersi şöyle olabilir: “I don’t have much in common with my brothers. They’re much older than me and we have different interests.” (Erkek kardeşlerimle çok ortak noktam yok. Onlar benden yaşça çok daha büyükler ve farklı ilgi alanlarımız var.)
To be named after (Adı verilmek)
To be named after birine aile büyüklerinden birinin adını vermek (genellikle ilk adını) anlamına gelir. Bu genellikle aile büyüğünü onurlandırmak veya ona saygı göstermek için yapılır.
Örneğin, eğer, “I was named after my grandmother,” (“Bana büyük annemin adı verilmiş“) diyorsanız, bu büyük annenizle aynı isme sahip olduğunuz anlamına gelir. Yani büyük annenizin adı Esther ise, sizin adınız da Esther demektir.
To get along with (İyi geçinmek)
To get along with, biriyle iyi bir ilişkiye sahip olmak, iyi anlaşmak demektir.
Eğer, “I get along very well with my younger sister,” (“Küçük kız kardeşimle çok iyi geçiniyoruz.“) derseniz, birçok konuda iyi anlaştığınız ve iyi bir ilişkiniz oluğu anlamına gelir. Bunun zıttı şu olabilir: “I don’t get along with my cousin,” (“Kuzenimle iyi geçinemiyoruz.“); bu da sizinle kuzeniniz arasındaki ilişki çok iyi değil demektir.
To be on good terms (Arası iyi olmak)
To be on good terms, biriyle iyi bir ilişki içinde olmak anlamına gelir.
Eğer kız kardeşinizle aranız iyiyse, “I’m on good terms with my sister.” (“Kız kardeşimle aram iyi.“) diyebilirsiniz. Bunun tam tersi şu şekilde söylenir: “I’m not on good terms with my cousin.” (“Kız kardeşimle aram iyi değil.”) Eğer kuzeninizle küsseniz, şöyle bir ifade kullanabilirsiniz: “I’m not on speaking terms with my cousin.” (“Kuzenimle konuşmuyorum/küsüm“.)
To be close to (Birine yakın olmak)
To be close to, biriyle yakın bir ilişkiniz olduğu ve bu ilişkinin kolay kolay bozulmayacağı anlamına gelir.
Eğer “I’m very close to my mother and sister,” (Anneme ve kız kardeşime çok yakınım”) diyorsanız, üçünüzün birlikte olmaktan hoşlandığını, iyi geçindiğinizi ve güçlü bir bağınız olduğunu söylüyorsunuzdur.
To look up to (Birini örnek almak, birine saygı/hayranlık duymak)
To look up to, birine saygı ve hayranlık duymak, birini örnek almak anlamına gelir. Ailenizden saygı duyduğunuz birini tanıtmak için birebirdir.
Eğer, “I’ve always looked up to my older brother,” (“Abime her zaman hayran olmuşumdur“) diyorsanız, bu onun söylediği ve yaptığı şeylere saygı ve hayranlık duyduğunuz anlamına gelir.
To get together (Bir araya gelmek)
To get together, biriyle buluşup birlikte bir şeyler yapmak anlamına gelir.
Eğer biri size, “How often do you see your family?” (“Ailenizi ne sıklıkta görüyorsunuz?”) diye sorarsa, “We get together every weekend to play soccer, watch a movie or eat pizza.” (“Her hafta sonu futbol oynamak, film izlemek veya pizza yemek için bir araya geliriz.“) diye cevap verebilirsiniz.
To start a family (Yuva kurmak)
To start a family, çocuk sahibi olmak anlamına gelir. Ebeveynleriniz size şu soruyu sorabilir: “When are you and your husband/wife going to start a family? I want grandchildren!” (“Sen ve kocan/karın ne zaman bir yuva kuracaksınız? Torun istiyorum!”)
Ya da erkek kardeşiniz size bir mesaj atmıştır ve en iyi arkadaşınızı arayıp şöyle dersiniz: “I just heard that my brother and sister-in-law are planning to start a family. That means I’m going to become an aunt (or uncle) soon!” (Az önce erkek kardeşimin ve yengemin yuva kurmayı (çocuk yapmayı) planladıklarını öğrendim. Bu yakında hala/amca olacağım demek!”)
Ve nihayet, İngilizce aile tanıtma rehberimiz sayesinde yaz tatilinizde ya da hafta sonu mangal partisinde aileniz hakkında gelebilecek bütün İngilizce soruları cevaplamaya hazırsınız.
Erkek kardeşiniz bir yuva kurmayı da planladığına göre, artık katılacağınız daha fazla parti olacak! Bu da, aile tanıtma rehberinden öğrendiğiniz harika İngilizce kelimeleri kullanmak için daha fazla şansınız olacak demek!