havaalani-ingilizcesi

Sorunsuz Bir Seyahat için Havaalanı İngilizcesi

Yaz mevsimi yanı başımızda.

Okullar kapanmak üzere ve birçok çalışan tatile çıkmaya başlayacak.

Belki de aileni ziyaret etmek için Türkiye’ye döneceksin.

Ya da yurt dışına seyahate çıkacaksın.

Yabancı bir ülkeyi ziyaret etmenin birçok farklı yolu mevcut.

Otomobil, otobüs, tren ya da feribot ile seyahat edebilirsin ancak seyahat etmenin en popüler ve en hızlı yolu uçaktır.

Ve uçakla seyahat edeceğin zaman elbette havalimanına gitmen gerekir.

Ve hangi ülkede olduğun fark etmeksizin her havalimanında havaalanı İngilizcesi kullanılır.

Kendi ülkende olsan dahi her havalimanı stresli olabilir.

Bir de havalimanında farklı bir dil konuşman gerektiğini düşün!

Bir İngilizce öğrencisi ya da İngilizceyi mesleki amaçlarla kullanan biri olman fark etmez, bu blog yazısının İngilizceni geliştirmene yardımcı olacağını, havaalanı İngilizcesi öğreneceğini ve tatiline iyi başlayacağını umuyoruz!

Havalimanında Kullanılan Havaalanı İngilizcesi

Aşağıdaki listedekiler gibi İngilizce sözcüklerin gerçek hayatta nasıl kullanıldıklarını görmek için FluentU ile İngilizce öğrenmeyi deneyebilirsin. FluentU gerçek dünyada hayattan videoları alıyor—film fragmanları, haberler ve daha fazlası gibi—ve bunları kişiselleştirilmiş dil derslerine dönüştürüyor. En iyisi ise iOS ve Android uygulamaları ile istediğin her zaman çalışabilecek olman.

Airline (Havayolu) (İ)
Uçtuğun havayolu şirketi, Singapore Airlines, British Airways gibi o uçağın sahibi olan şirketin adıdır.

I need to book a flight to Berlin next week. Which airline do you suggest I fly with?
Önümüzdeki hafta bir Berlin uçuşuna rezervasyon yapmalıyım. Hangi havayolu şirketi ile uçmamı tavsiye edersin?

The cheapest airline that flies to Germany is Lufthansa. It’s a German carrier.
Almanya’ya uçan en ucuz havayolu Luftansa’dır. Bir Alman havayolu şirketi.

Arrivals (Gelen yolcu) (İ)
Uçağın havalimanına vardığı zaman ailen ve arkadaşların seni gelen yolcu alanında karşılar.

Jane, I’ll meet you in the arrivals lounge. I’ll be holding a sign to tell you I’m looking for you.
Jane, seni gelen yolcu salonunda karşılayacağım. Seni aradığıma dair bir levha tutuyor olacağım

havaalani-ingilizcesi
Boarding (Yolcu alımı) (İ)
Uçağa binme işlemine yolcu alımı adı verilir.

All passengers on Belle Air flight 2216 must go to the gate. The plane will begin boarding in 10 minutes.
2216 no’lu uçuşun tüm yolcuları kapıya gitmelidir. Uçak 10 dakika içinde yolcu alımına başlayacaktır.

 

havaalani-ingilizcesi
Boarding pass (Biniş kartı) (İ)
Havayolu şirketine havalimanında olduğunu belirttikten ve bagajını teslim ettikten sonra, üzerinde uçağın kapı numarası ve uçaktaki koltuk numaranı gösteren bir biniş kartı verilecektir.

Sir, this is your boarding pass. You will be boarding at gate 22 at 6.35.
Efendim, biniş kartınızı buyrun. 22 no’lu kapıdan saat 6:35’te yolcu alımı başlayacaktır.

Boarding time (Biniş saati) (İ)
İnsanların uçağa binmelerine izin verilen saate yolcu alım saati adı verilir.

Boarding time was changed due to a technical problem. We would like to apologize for the delay.
Biniş saati teknik bir problem nedeniyle değiştirilmiştir. Bu gecikme için sizden özür dileriz.

Book (a ticket) ([Uçak bileti] rezervasyonu yapmak) (F)
Bilet rezervasyonu yaptığın zaman bunun anlamı uçaktaki yerini ayırttığın ve ücretini ödemiş olduğundur.

Hi, how can I help you?
Size nasıl yardımcı olabilirim?

I’d like to book a return ticket to Paris, please.
Paris’e gidiş-dönüş uçak bileti rezervasyonu yaptırmak istiyorum.

havaalani-ingilizcesi
Business class (Business sınıfı) (İ)
Business sınıfı, iş amaçlı seyahat eden yolcuların oturduğu bölümdür. Bu bölüm uçağın baş tarafına daha yakındır ve biletleri normal biletlere göre daha pahalıdır.

We’d like to invite all our passengers flying in business class to start boarding.
Business sınıfında seyahat edecek tüm yolcularımızı yolcu alımına davet etmek isteriz.

 

havaalani-ingilizcesi
Carry on (luggage) (Kabin bagajı) (İ)
Kabin bagajı, uçağa yanında götürmene izin verilen küçük el bagajıdır. Bu çantalar genellikle belirli boyutlardadır ve 8kg’dan daha hafiftir.

I’m sorry, but your carry on is too heavy. You will have to check it.
Üzgünüm ama kabin bagajınız çok ağır. Onu uçak altına vermeniz gerekecek.

 

havaalani-ingilizcesi
Check in (F/İ)
Check in yaptığın zaman havayolu şirketini havalimanına geldiğine dair bilgilendirirsin. Bavulunu alırlar ve sana bir biniş kartı verirler. Bu işlemi yaptığın yere kontuar adı verilir.

How many passengers are checking in with you?
Sizinle birlikte kaç yolcu check in yaptıracak?

It’s a large school group. We have 45 people in our party (group).
Büyük bir okul grubuyuz. Grubumuzda 45 kişi bulunuyor.

 

havaalani-ingilizcesi
Conveyor belt/carousel/baggage claim (Bagaj alım bandı) (İ)
Uçak iniş yaptığı zaman çantaların ve bavulların bir taşıyıcı bant üzerinde gelir. Bunun için kullanılan sözcükler ise karusel (carousel) ya da bagaj alım bandıdır (baggage claim).

All passengers arriving from New York can pick up their luggage from carousel 4.
New York’tan gelen tüm yolcular bagajlarını 4 no’lu bagaj alım bandından alabilirler

Customs (Gümrük) (İ)
Bir ülkeye giriş yapmadan önce, gümrük memuru tarafından karşılanarak gümrük işlemlerinden geçmen gerekir. Burada, silah, uyuşturucu madde ya da çok fazla para gibi herhangi illegal şeyi ülkeye sokmaya çalışıp çalışmadığın kontrol edilir ve sana “have anything to declare?” (beyan edeceğiniz bir şey var mı?) sorusu yöneltilir. Eğer yasaklı herhangi bir şey taşımıyorsanız buna “no” cevabını vermelisiniz.

 

havaalani-ingilizcesi
Delayed (Rötarlı) (S)
Eğer uçuşun rötar yapmış ise, bu onun geciktiği anlamına gelir. Kötü hava koşulları, yoğun hava trafiği ya da teknik problemler yüzünden rötar yapmış olabilir.

Ladies and gentlemen, this is an announcement that flight NZ245 has been delayed. Your new departure time is 2.25.
Bayanlar ve baylar, NZ245 no’lu uçuşun rötar yaptığını anons ederiz. Yeni kalkış saatiniz 2:25’tir.

Departures (Giden Yolcular) (İ)
Bir seyahate çıktığın zaman, uçağının yolcu alımına başlamasını beklemek için giden yolcu salonuna gitmen gerekir.

All passengers flying to Istanbul are kindly requested to go to the departures lounge.
İstanbul’a uçacak olan tüm yolcuların giden yolcu salonuna gitmeleri rica olunur.

 

havaalani-ingilizcesi
Economy class (Ekonomi sınıfı) (İ)
Uçakla seyahat eden yolcuların çoğu, fiyatlarının çok daha uygun olması nedeniyle ekonomi sınıfında uçar.

I’d like to book an economy class ticket to Rome next Friday.
Önümüzdeki Cuma gününe Roma’ya ekonomi sınıfı bir bilet ayırtmak istiyorum.

Would you like to make it return or one-way?
Gidiş-dönüş mü yoksa tek yön mü olmasını isterdiniz?

A return ticket. I’d like to come back the following Friday.
Gidiş-dönüş. Bir sonraki Cuma günü geri dönmek istiyorum.

Okay then, for one week?
Peki o halde bir haftalık mı?

 

havaalani-ingilizcesi
First class (Birinci Sınıf) (İ)
Birinci sınıf, uçağın en pahalı bölgesidir. Hareket alanı oldukça geniştir. Koltuklar daha büyüktür ve hizmet daha iyidir.

Next time I want to fly first class.
Bir dahaki sefere birinci sınıf uçmak istiyorum.

Why? It’s so expensive!
Neden? Çok pahalı!

I’m just too tall. I have no leg room in economy.
Boyum çok uzun. Ekonomide bacaklarım sığmıyor.

 

Fragile (Kırılabilir) (S)

Bazen seyahat ederken yanımızda hassas ya da kolaylıkla kırılabilen şeyler taşırız. Bagajımızı teslim alan kişilerin bunu bilmesini sağlamanın bir yolu da onun üzerine kırılabilir (fragile) etiketi yapıştırmaktır. Böylece eşyalarımızı taşırken daha dikkatli olmaları gerektiğini bilirler.

 

havaalani-ingilizcesi
Gate (Kapı) (İ)
Giden yolcu salonunda farklı yerlere uçuşlar bulacağın bir dizi farklı kapı bulunur.

Can you tell me where flight AZ672 to New York departs from, please?
AZ672 no’lu New York uçuşunun nereden kalkacağını söyleyebilir misiniz lütfen?

Yes, it leaves from gate A27.
Evet, A27 no’lu kapıdan kalkıyor.

 

havaalani-ingilizcesi
Identification (Kimlik Belgesi) (İ)
Kimlik belgeleri (ID olarak kısaltılır), senin olduğunu söylediğin kişi olduğunu kanıtlayan resmi belgelerdir. Uçarken yanında bulundurman gereken kimlik belgesi pasaportundur.

I’d like to book a flight to New Jersey for tomorrow.
Yarın için New Jersey’e bir uçuş ayırtmak iştiyorum

Certainly, can I see your ID please?
Tabi ki, kimlik belgenizi görebilir miyim lütfen?

Liquids (Sıvılar) (İ)
Katı ya da gaz olmayan ya da bir şişe su ya da parfüm gibi sıvı bazlı olan her şey sıvıdır. Hiçbir havalimanı yolcuların 100ml’den daha fazla sıvı ile seyahat etmelerine izin vermez. Uçakta taşınan tüm sıvılar bir plastik poşet içerisine koyulmalıdır.

Are you traveling with any liquids?
Yanınızda herhangi sıvı bulunuyor mu?

Yes, I have this deodorant.
Evet, bu deodorant var.
I’m sorry, but that is too big. Each container must not exceed (go over) 100ml.
Üzgünüm ama bu çok büyük. Hiçbir konteyner 100ml’yi geçmemeli.

Long-haul flight (Uzun uçuş) (İ)
Tek etapta uzun mesafe yol kat eden uçuşları simgeler, örneğin New York ile Sydney arasındaki bir uçuş.

I really don’t like long-haul flights and wished we had a stopover somewhere, but we really need to get back on that day and we don’t have time.
Uzun uçuşları sevmiyorum ve bir yerlerde mola vermemizi isterdim ama gerçekten de o gün geri dönmemiz gerekiyor ve vaktimiz yok.

On time (Zamanında) (S)
Seyahat edeceğin zaman ve uçuşunun durumunu kontrol etmek istediğinde giden uçuşlar tabelasına bakabilirsin. Bu tabelada tüm uçuş bilgilerini göreceksin ve eğer uçuşunun zamanında kalkacağı yazıyorsa bu, uçağının planlanan saatte kalkacağı anlamına gelir.

 

havaalani-ingilizcesi
One-way (ticket) (Tek yön [bilet]) (İ)
Eğer tek yön bilet satın almak istiyorsan bu, geldiğin yere geri dönmeyeceğin anlamına gelir. Tek yön biletin zıttı ise dönüş bilettir (return ticket. ) Eğer hem gidiş hem de dönüş bileti satın alacaksan buna gidiş-dönüş bilet (round-trip ticket) adı verilir.

Hi, I’d like to book a one-way ticket to Hong Kong.
Hong Kong’a tek yön bilek rica ediyorum.

What’s your purpose (reason) for traveling?
Seyahat amacınız nedir?

We’re emigrating (moving for a new life) there.
Oraya göç ediyoruz (yeni bir hayat için taşınıyoruz).

Oversized baggage/Overweight baggage (Aşırı ağır bagaj) (İ)
Yolcuların her birinin sadece 20kg ya da daha hafif bir bavul taşıma hakkı vardır. Eğer bavulun bundan daha ağırsa, kontuardaki görevli senden bagaj aşım ücreti talep edecektir.

I’m sorry madam, but your bag is overweight.
Üzgünüm hanımefendi, ama bagajınız aşırı ağır.

By how many kilos?
Kaç kilo fazlası var?

Two.
İki.

One minute, let me just take a few things out.
Bir dakika birkaç şeyi çıkarmama izin verin.

Stopover (layover) (Aktarma) (İ)
Eğer uzun bir uçuş yapıyorsan genellikle öncelikle herhangi bir ülkede kısa bir mola vermen gerekir. Buna da stopover ya da layover adı verilmektedir.

If you’re traveling from Europe to Australia, it’s recommended that you have a stopover either in Los Angeles or Dubai because the flight is very long otherwise.
Eğer Avrupa’dan Avustralya’ya seyahat ediyorsan Los Angeles veya Dubai’de aktarma yapman önerilir, aksi takdirde bu uçuş çok uzun olacaktır.

 

havaalani-ingilizcesi
Travel agent (Seyahat acentesi) (İ)
Bir seyahat acentesi, seyahat planlarını organize etmene ve uçuşlarını ayırtmana yardımcı olan kişidir.

I tried looking for a flight online, but I couldn’t book it with my credit card.
İnternette bir uçuş bulmaya çalıştım ama kredi kartımla satın alamadım.

You should visit the travel agent in the mall, she is very good and they have great offers.
Alışveriş merkezindeki seyahat acentesini ziyaret etmelisin, o çok iyi biri ve harika indirimleri var.

 

havaalani-ingilizcesi
Visa (Vize) (İ)
Vize, bir ülkeye girmene izin veren özel belgedir. Bazı ülkelerde sıkı kanunlar vardır ve hangi ülkeden geldiğine bağlı olarak bir vize alman gerekebilir.

Could you tell me if a person from Albania needs a visa to travel to Italy?
Arnavutluk vatandaşı bir kişinin İtalya’ya seyahat etmek için vizeye ihtiyacı var mı söyleyebilir miydiniz?

How long are you going for?
Ne süreyle orada kalacaksınız?

3 weeks.
3 hafta

No, you don’t require (need) a visa. Albanian citizens can travel up to 3 months without a visa to any EU country.
Hayır, vizeye ihtiyacınız yok. Arnavutluk vatandaşları 3 aya kadar herhangi Avrupa ülkesine vizesiz seyahat ediyorlar.

Kullanışlı İpuçları Luggage/baggage ve suitcase/bag

Anadili İngilizce olmayanların sıkça yaptığı hatalardan biri luggage ve bag sözcüklerinin kullanımıyla ilgili.

Bag sayılabilir bir sözcüktür ve many bags ya da 3 bags diyebiliriz, ama luggage sayılamaz ve bir ya da daha fazla çantayı simgeleyebilir. Eğer luggage sözcüğünü çoğul yapmak istersen bunun başına ‘pieces of…’ sözünü ekle.

How many pieces of luggage do you want to check in today sir?
Bugün kaç parça bagajınızı uçak altına vermek istiyorsunuz bayım?

2 pieces.(2 parça. Okay, that’s fine.
Tamam, bunda sorun yok.

Eğer birisine İngilizce ‘iyi yolculuklar’ demek istersen aynı anlama gelen Fransızca Bon voyage” sözünü kullanabilirsin.

Uçakla yolculuk yapmak, özellikle de daha önce gitmediğin bir yere gidiyorsan heyecan vericidir, ama havalimanında kullanılan havaalanı İngilizcesi seni zorluyorsa bu yolculuk çok stresli bir hal de alabilir. Kendine bir iyilik yap ve eğlenceli bir seyahat deneyimi için bu temel havaalanı İngilizcesi terimlerinden bazılarını öğren. Yeni bir ülkeye vardıktan sonra mümkün olduğunca İngilizce pratik yaptığından emin ol ve bol miktarda harika fotoğraf çekmeyi unutma.

İyi yolculuklar. Bon voyage!

Enter your e-mail address to get your free PDF!

We hate SPAM and promise to keep your email address safe

Close