
İngilizce Alışveriş Kelimeleri ve Bu 11 Yararlı Kelimeyi Nasıl Kullanabilirsin?
Amerikalılar alışveriş yapmayı seviyor.
Daha önemlisi alışveriş ile ilgili konuşmayı seviyoruz. Kim sevmez ki?
Dün işte bir iş arkadaşım bana “Montunu sevdim. Nereden aldın?” dedi.
Hemen favori mağazalarımız ve önümüzdeki haftanın indirimleri hakkında konuşmaya başladık – Amerikalılar satışlar, indirimler ve eşya satın almak için en iyi yerler hakkında bilgiler paylaşmayı seviyorlar.
İster iyi bir arkadaşınla ister yeni biriyle konuş, gündelik bir sohbet başlatmanın en kolay yolu. Bu yüzden bir dahaki sefere biri ayakkabılarını nereden aldığını sorarsa bu İngilizce alışveriş kelimeleri ve cümleleri ile sohbete devam edebileceğinden emin olabilirsin.
Akıllı Alışveriş yapanlar için Temel İngilizce Alışveriş Kelimeleri ve Kullanım Örnekleri
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
Amerikan Alışveriş Gelenekleri
İngilizce alışveriş kelimeleri hakkında konuşmadan önce biraz geleneklerinden bahsedelim. Amerikalılarla alışveriş ile ilgili konuştuğun zaman bilmen gereken bazı etkinlikler ve yerler var. Amerika’da olup da henüz ülkemizde olmayan veya yeni yeni başlayan bazı alışveriş etkinlikleri var.
1. Black Friday
Her yıl Şükran Günü’nden sonraki gün Noel sezonunun gayri resmi başlangıcıdır. Bu yüzden Şükran Günü’nden sonraki Black Friday Efsane Cuma diye adlandırılan Cuma gününde Amerikalılar Noel alışverişine başlar. Hemen hemen her mağaza büyük indirimli satışlar (çevrimiçi ve mağazada) yapar ve çoğu erken açılır.
Resmi bir tatil değil fakat pek çok Amerikalı Şükran Günü sonrasındaki Cuma izinlidir ve alışveriş merkezlerinde aileleri ve arkadaşları için ucuz hediyeler alırken görürsün.
2. Outlet mall
Bir outlet mall, alışveriş merkezine benzer fakat aynı şey değil. Her ikisinde de bir yerde pek çok mağaza var. Her ikisinde de Gap’tan tişört alabilir ve Swatch’tan saatlere bakabilirsin.
Ancak, önemli bir fark var: bir outlet mall yani outlet merkezi her şeyi indirimli haliyle satar. Pek çoğu büyük ve açık havadadır ve Amerikalılar sıklıkla outlet mağazalarını gezerek ve indirimlere bakarak bütün günü geçirirler. İndirimlere göz atmak için harika bir yer.
3. Yard sale / garage sale
İlkbaharda ve yazda Amerika’da gezerken “Yard Sale” veya “Garage Sale” yazan büyük tabelalar görürsün. İnsanlar eski kıyafetlerini, mobilyalarını ve diğer eşyalarını evlerinin önünde -bahçelerinde veya garajlarında- satarlar.
Bu tür satışlar ucuz kullanılmış eşyalar bulmak için harika yerlerdir. Daha ilginç olanı ise Amerika’da bargain yapabileceğin nadir zamanlardan biridir. “To bargain” ne demek mi? Okumaya devam et!
Ucuz Fiyatlardan Bahsetmek için Kullanılan İngilizce Alışveriş Kelimeleri
4. To Bargain (fiil)
İngilizce alışveriş kelimeleri arasından dikkatini çekecek bir kelimeden bahsedelim. Pek çok ülkede, özellikle Türkiye’de, mağazalarda ve pazarlarda bargain yapabilirsin. İstediğin bir eşya için daha az ödemenin mümkün olup olmadığını satıcıya sorabilirsin.
Bahçe satışları hariç bu Amerika’da pek mümkün olan bir şey değil. Bu yüzden eğer bir bahçe satışında tişörtü 4 dolara görürsen daha düşük bir fiyatın olmasını ve eşyayı satan kişi ile bargain yani pazarlık yapabilirsin. Örneğin:
Sen: “This t-shirt costs 4 dollars, will you sell it for two?”
: “Bu tişört 4 dolar, 2 dolara satar mısın?
Satıcı: “How about three dollars?”
: “Üç dolara ne dersin?”
Sen: “Sure.”
: “Elbette.”
5. “What a bargain!”
Bir şeyi normal fiyatından daha düşüğe alıyorsan buna hesaplı alışveriş diyebilirsin. Bir eşyayı düşük fiyata aldığını insanlara daha sonra anlatırsan insanların “what a bargain!” dediğini duyabilirsin.
Örneğin, belki yemek sipariş ediyor olabilirsin ve menüde iki hamburgeri 8 dolara alabileceğin belirtilebilir. Normalde ikisi 14$ ise “What a bargain!” yani “Ne kadar hesaplı!” denilebilir.
Black Friday’de yeni bir telefonda indirimli satışa denk gelebilirsin. Normalde 150$ ederken sen 70$ ödedin. What a bargain! ne ucuz ama!
Sonra en iyi arkadaşın Jackie, yeni telefonunu kullanırken seni görüyor.
Jackie : “Is that a new phone? How much did it cost?”
: O yeni telefon mu? Ne kadar tuttu?”
Sen : “Only $70. It was originally $150.”
: Sadece 70$ aslında 150 dolardı.
Jackie : “Wow! What a bargain!”
: “Vay, ne kadar ucuz!”
6. “A steal”
İngilizce alışveriş kelimeleri öğrenirken ilginç gelecek bir başka kelime daha. Steal yani bir şeyin bedelini ödemeden almak yanlıştır. Fakat bir arkadaşın yeni bir elbiseyi “a steal” olarak anlatırsa bu çok iyi bir şey!
Yani bir şeyi almak için çok fazla ödenmediği anlamına gelir. O kadar az para verilmiş ki çalınmış desen yeridir. Aslında “a steal”, “a bargain”a benzer anlama sahip.
Örneğin:
Jackie : “Look! This dress is only $10.”
: Bak bu elbise sadece 10$”
Sen : “That’s so cheap. That dress is a steal! You should buy it.”
: “Bu çok ucuz, bu elbise kelepir! Satın almalısın.”
7. “A good deal”
“A steal” ve “a bargain”a benzer şekilde eğer bir şey a good deal ise sen daha az para ödediğin anlamına gelir. Ancak “a good deal” eşyayı ya da nesneyi değil de fiyatı tasvir eder. Bir nesneyi veya eşyayı tasvir etmek için kullanmak istiyorsan “a good deal on [isim]” şeklinde söylemen gerekiyor. Örneğin:
Yanlış : “My car was a good deal.”
“Arabam indirimliydi.”
Doğru : “I got a good deal on my car.”
“Arabamı indirimli fiyattan aldım.”
Eğer Jackie kız kardeşinin satın aldığı arabayı sana anlatıyorsa şöyle bir konuşma yapabilirsiniz:
Sen : “Your sister bought a new car? How much did she pay?”
:”Kız kardeşin yeni bir araba aldı? Ne kadar ödedi?”
Jackie : “She got a good deal. She only paid $5,000.”
: “İndirimli fiyattan aldı. Yalnızca 5000 dolar ödedi.”
Sen : “How much did your sister pay for her new car?”
: Kız kardeşin yeni arabası için ne kadar ödedi?”
Jackie : “She paid $5,000.”
: “5000 dolar ödedi.”
Sen : “That’s a really good deal.”
: “Gerçekten iyi indirim.”
Sen : “Was your sister’s car expensive?”
: “Kız kardeşinin arabası pahalı mıydı?”
Jackie : “No, she got a good deal on her car. It was only $5,000.”
: “Hayır, indirimli fiyattan aldı. Sadece 5000 dolardı.”
8. 50% off / $10 off
Eğer bir mağazada indirimli satış varsa eşyaların çoğu normalden daha ucuza mal olacaktır. Buna discount yani indirim denir. Genellikle şöyle tabelalar göreceksin:
50% off: Şimdi fiyat normalden %50 daha az.
Örneğin, a $200 sofa is now $100.
200 dolarlık bir kanepe şimdi 100 dolar.
$10 off: Gerçek fiyattan 10 dolar daha az ödeyeceksin.
Örneğin, a $200 sofa is now $190.
200 dolarlık bir kanepe şimdi 190 dolar.
10% off sale price: Bazen satılan bir eşya için ek indirim alabilirsin.
Örneğin, a $200 sofa is on sale for $150 with an additional 10% off.
200 dolarlık bir kanepe, satış fiyatı 150 dolardan %10 ek indirimli. Bu da 135 dolar ödeyeceğin anlamına geliyor. Müthiş!
Artık eğer Jackie’ye yeni aldığın kanepeden bahsetmek istersen şöyle diyebilirsin:
- “The sofa was 10% off.”
“Kanepe %10 indirimliydi.” - “I got 10% off my sofa.”
“Kanepemi %10 indirimle aldım.” - “The sofa was on sale for 10% off.”
“Kanepe satışta ek %10 indirimdeydi.”
Tüm bunların hepsi aynı anlama geliyor: “your new sofa was a bargain!” yani yeni kanepen çok ucuzdu!
Fiyatların Pahalılığından Bahsetmek için Kullanılan İngilizce Alışveriş Kelimeleri
Aldığın her şey ucuz olmayabilir. Bazen, çok fazla ödeyebilirsin veya çok fazla ödediğini düşünebilirsin. Yeni tişört biraz pahalı olduğunda duyabileceğin bazı İngilizce alışveriş kelimeleri ve ifadeleri burada.
9. Overpriced
Amerika’da yiyecek almak için iki süpermarkete gitmek istiyorum: Safeway ve Whole Foods. Safeway’de yiyecekler genellikle daha ucuz fakat Whole Foods daha fazla organik ve sağlıklı yiyeceğe sahip.
Bazen tıpatıp aynı çilek kutusunu her iki markette de görüyorum fakat fiyatları farklı. Safeway’da bir kutu çilek 2,5 dolar fakat Whole Foods’da aynı çilek kutusunun fiyatı 4 dolar.
Bir market bir şeye daha fazla ödemeni istediğinde bu şey overpriced. Whole Food’da çilekleri overpriced yani çok pahalı, fahiş fiyatlı. Eğer tasarruf yapmak istersem çileklerde güzel bir indirim yakalamak için Safeway’a gideceğim.
Daha fazla örnek:
- Don’t buy that couch here, it’s way overpriced. I think you can find a cheaper couch elsewhere.
Bu kanepeyi buradan alma, aşırı pahalı. Bence başka bir yerden daha ucuzunu bulabilirsin. - Groceries at Whole Foods are kind of overpriced. You can find the same things at Safeway and they cost less.
Whole Foods’da bakkaliye biraz fahiş fiyatlı. Aynı şeyleri Safeway’de bulabilirsin ve daha az tutar. - I like this winter coat, but it’s overpriced. I saw the same coat somewhere else and it was 50% off.
Bu kışlık montu beğeniyorum fakat aşırı pahalı. Aynı montu başka yerde gördüm ve %50 indirimliydi. - The food at the new Italian restaurant is good but overpriced. There’s a pizza place nearby that has the same quality food for half the price.
Yeni İtalyan restoranındaki yemekler güzel fakat fahiş fiyatlı.Buraya yakın bir pizzacı var, aynı kalitede yarı fiyatına.
10. A rip off
Bazen satın aldığına çilekler pahalı olabilir. Diğer zamanlarda da gerçekten pahalı olabilir. Çilek için 10 dolar? Vay be!
Eğer bir şeyin fiyatının haksız yere çok pahalı olduğunu düşünüyorsan buna a rip off diyebilirsin.
Genellikle bir şeye a rip off dediğimizde birisi bizi kandırıyormuş gibi hissederiz ve buna kızarız. Örneğin:
- Designer t-shirts are a rip off. Who wants to pay $90 for a simple t-shirt?
Tasarımcı tişörtleri kazık. Basit bir tişörte kim 90 dolar ödemek ister ki? - Airplane fees are such a rip off. I shouldn’t have to pay to check my suitcase!
Uçak ücretleri çok kazık. Bavulumu bagaja vermek için para ödememeliyim!
“Rip off” fiil olarak da kullanılabilir. Eğer biri, bir şey için çok ödemeni isterse bu kişinin seni ripped off yani kazıkladığını söyleyebilirsin. Örneğin:
- The taxi ride should have cost $10, but the driver ripped me off. He charged me $20! Taksiye binmek 10 dolar tutmalı fakat şoför beni kazıkladı. Benden 20 dolar aldı!
- I tried to bargain for this souvenir, but I still think I paid too much. The vendor definitely ripped me off.
Bu hediyelik eşya için pazarlık yapmayı denedim fakat yine de çok fazla ödedim. Satıcı gerçekten beni kazıkladı. - Really? You paid $50 for a pair of fake sunglasses? That shop ripped you off! Gerçekten sahte güneş gözlüğüne 50 dolar mı ödedin? Mağaza seni kazıklamış!
Gramer notu: Eğer “to rip off”u bir fiil olarak kullanırsan nesne rip ile off arasına gelir. Yani, he ripped her off. (O, onu kazıkladı.) They ripped you off. (Onlar seni kazıkladı.)
11. Stingy
Hep mağazalar yüksek fiyat istemez. Bazen fiyat makul olabilir fakat sen çok fazla para harcamak istemeyebilirsin.
Para harcaman gerektiği halde para harcamaya isteksiz isen sen stingy yani cimrisin. Stingy, generous (cömert) kelimesinin zıddıdır.
Örneğin:
- Don’t be stingy. You should spend more than $5 on your mom’s birthday gift.
Cimri olma. Annene doğum günü hediyesi için 5 dolardan daha fazla harcamalısın. - My new boyfriend is so stingy—he never gives enough for tip at restaurants.
Yeni erkek arkadaşım çok cimri – restoranda asla yeteri kadar bahşiş vermez. - I don’t want to be stingy on this vacation. I want to go out to nice restaurants and stay in a comfortable hotel.
Bu tatilde cimri olmak istemiyorum. Harika restoranlara gitmek istiyorum ve konforlu bir otelde kalmak istiyorum.
Where Did You Get Those New Shoes?
Yeni ayakkabılarını nereden aldın?
Bir dahaki sefere arkadaşına yeni ayakkabıları ile ilgili sorular sorduğunda tam olarak ne söyleyeceğini bileceksin.
Onları nereden aldığını sor ve ne kadar harcadıklarını söylediklerinde umarız “what a rip off!” değil de “what a bargain!” dersin. İngilizce alışveriş kelimeleri oldukça ilgi çekici. Peki bu kelimeleri nasıl pratik yapacaksın?
Ayrıca bir şey daha var…
Bunun gibi otantik İngilizce dersleri öğrenmeyi seviyorsan FluentU’yu da seveceksin. FluentU, sana İngilizce öğretmek için popüler talk şovlar, kolay hatırda kalan müzik videoları ve komik reklamlar kullanır:
FluentU, İngilizce video izlemeyi gerçekten kolaylaştırır. Nasıl mı? Etkileşimli alt yazılar var. Bir başka ifadeyle, resmini, tanımını ve yararlı örneklerini görmek için herhangi bir kelimeye dokunabilirsin.
Örneğin, “brought” kelimesine dokunursan şunu göreceksin:
FluentU ile herhangi bir videonun kelimelerini öğrenebilirsin. Öğrenmeye çalıştığın kelimelerle ilgili daha fazla örnek için sağa sola kaydır.

FluentU, faydalı sorular ve çoktan seçmeli testler ile hızlı bir şekilde öğrenmeni sağlar. Daha fazla öğren.
En mükemmel kısmı ne biliyor musun? FluentU, öğrenmekte olduğun kelimeleri bilir. Sana örnekler ve videolar tavsiye etmek için senin kelime dağarcığını kullanır. Tamamen sana özel bir deneyim yaşarsın.
Bilgisayarın veya tabletin ile web sitesinde FluentU kullanmaya başla veya daha iyisi mi iOS cihazlar için iTunes AppStore‘dan Android cihazlar için Google Play‘den FluentU uygulamasını indir.