avustralya-ingilizcesi

Aussie’lerle Arkadaşlık Edebilmek için Avustralya İngilizcesine Özgü Bu 9 Sözü Öğren

Demek Avustralya’da okumaya karar verdin, öyle mi?

Ya da, “down under”da bir tatil planlıyorsun. İngilizcede Avustralya’nın bir adının da “down under” olduğunu bilmiyor muydun?

Peki, ya “the outback” sözünün Avustralya’da çok az insanın yaşadığı çöl gibi ıssız yerleri ifade etmek için kullanıldığını?

Avustralya İngilizcesi hakkında az çok bir fikrin vardır belki?

Avustralya ile ilgili bir şeyler okumuşsundur… Orada taptaze, lezzetli yemekler, muhteşem plajlar, gün ışığı ve elbette KATİL HAYVANLAR varmış!

Katil hayvanlar mı? Evet, Avustralya’da onlardan bir miktar var. İnsanlar Avustralya’daki bütün hayvanların insanları öldürmek istediği hakkında konuşmaya bayılıyor—timsahlardan köpekbalıklarına, örümceklerden akreplere ve yılanlara her şey. Koalalar bile saldırabilir!

Ama, senin dilden, yani Avustralya İngilizcesinden, Avustralya’nın yabani hayatından daha fazla korkuyor olma ihtimalin var.

Arkadaşların sana Avustralya argosunu anlattılar (en azından anlatmaya çalıştılar). Sana Avustralya İngilizcesi hakkında, “başka bir dili,” ve “İngilizce’nin yakınından bile geçmiyor!” gibi şeyler söylemiş olabilirler. O zaman sana kısa bir “Avustralyaca konuşma dersi” vermeme izin ver.

İşe önce Avustralya aksanını öğrenerek başlayacağız.

Avustralya İngilizcesi Nasıl Konuşulur

Avustralya aksanın üzerine çalışırken hatırlaman gereken en önemli şey, tembel olmak. Kelimeleri ağır bir şekilde telaffuz et. Sesli harflerinin ekstra uzun olmasına dikkat et. Konuşurken çok yorgunmuşsun gibi yap, çok geçmeden ana dilin gibi Avustralya İngilizcesi konuşursun. Çok zor değil, haydi, bir dene!

İngilizceyi Avustralyalı gibi konuşmak için üç yol daha var:

1. Kelimelerin sonlarındaki harfleri atla. Avustralyalılar pek çok kelimenin sonundaki harfleri atlarlar. Örneğin, “What?” (“Ne?”) kelimesi “Wha?”ya dönüşür. Meeting, going ve trying sözcükleri meetin, goin ve tryin olur (Bu kelimeler sırasıyla buluşmak, gitmek ve denemek anlamlarına gelir.).

2. Kelimelerin sonlarındaki harfleri değiştir. Bazı kelimelerin sonundaki harfleri değiştirmen gerekir. Super, after, dinner ve order kelimeleri supah, aftah, dinnah ve ordah haline gelir (Bu kelimeler sırasıyla süper, sonra, akşam yemeği ve sıra/düzen anlamlarına gelir.).

3. “Oo” seslerini “ew” seslerine dönüştür. İçinde “oo,” harfleri/sesleri geçen kelimelerdeki sesleri telaffuz ederken değiştirmelisin. Bu duruma verilecek en iyi örnekler, pool, school ve cool kelimeleridir (Türkçeleri sırasıyla havuz, okul ve serin/havalı). Avustralyalılar bu kelimeleri okurken pewl, skewl ve kewl diye değiştirirler.

Bir Avustralyalı konuşurken tüm bunların kulağa nasıl geldiğini duymak ister misin? Harika bir gösterim için bu eğlenceli video klibi izle.

Avustralya İngilizcesine ve başka bölgelerde kullanılan İngilizce türlerine dair daha fazla örnek görmek için, FluentU’yu dene. FluentU müzik klipleri, film fragmanları, haberler gibi gerçek dünyaya ait daha pek çok videoyu alır ve onları kişiselleştirilmiş dil derslerine dönüştürür, böylece dili gerçek insanların gerçekte konuştuğu şekliyle anlamayı öğrenebilirsin. İşin en iyi yanı da, FluentU’nun iOS ve Android cihazlar için hazırlanan mobil uygulamaları sayesinde her an her yerde gerçek İngilizceyi öğrenebilirsin.

Avustralya’nın Issız Yerlerinde Hayatta Kalmanı Sağlayacak Avustralya İngilizcesine Özgü 9 Söz

1. G’day

Bu söz pek çok anlama geliyor. “Good day,” yani “İyi günler,” ifadesinin kısaltması olan bu söz, “Merhaba” veya “Nasılsın?” anlamında kullanılabiliyor. Kimileri yolda birileriyle göz temasında bulunduklarında bu sözü söylüyor.

Avustralya’yı ziyaret ettiğinde en çok duyacağın argo söz bu.

Bu sözü sorunlu hale getiren şey, telaffuzu. “Good day” ya da “geh-day” diye okunmuyor. “G” sesini kısa kesip “day” sözcüğüne vurgu yapman gerekiyor. “Day” sözcüğünü de uzatarak söylemelisin, “daaey” gibi.

Eğer bu sözde ustalaşırsan, pek çok arkadaş edineceğin kesin!

2. Mate 

Bu kelime, “arkadaş, dost” kelimeleriyle eş anlamlı. Bu kelime genellikle “G’day”in sonuna eklenir.

Örneğin, “G’day mate” sözü, “Merhaba, dostum” anlamına gelir. Ancak “mate” kelimesini başka şekillerde de kullanabilirsin. Mesela, hafta sonunun nasıl geçtiği sorusuna, Avustralyalı erkeklerin verdiği tipik cevap, “Maaaate” olur. Bu şekilde kullanıldığında, bu kelime şöyle bir anlam yüklenir: “Aman Tanrım! Hafta sonumun ne kadar muhteşem geçtiğini anlatmaya kelimeler yetmez!” Ne kelimeymiş ama!

Aynı zamanda, sokakta yanlarından geçtiğin insanlara da “mate” diye selam verebilirsin. Eğer bir yabancıyla göz temasında bulunursan, başını hafifçe eğip “mate,” diyerek basit bir selam vermiş olursun. Bu, onları gördüğünü belirtmenin dostça bir yoludur.

3. How ya going? 

Bu sözün anlamı da aslında “Nasılsın?” veya “Nasıl gidiyor?”dur.

“Ya” aslında “you” (“sen”) demektir, “going” de nasıl olduğunu ifade eder: İyi, mutsuz, sinirli, heyecanlı….

Yukarıdaki üç sözü bir arada kullanırsak, dostça bir selamlaşma elde ederiz:

“G’day mate! How ya’ going?”
“İyi günler, dostum! Nası’ gidiyo’?”

4. Crikey!

Bu kelime bir ünlem. Bildiğin gibi, ünlemlerin cümleyle hiçbir dil bilgisel bağlantısı olmayabilir. Ünlemlerin arkasından genellikle ünlem işaretleri (!) gelir. “Crikey” de bir ünlem olduğundan, genellikle sonuna ünlem işareti gelir.

Avustralyalıların çoğu bu kelimeyi duyarak büyümüşlerdir. Bu kelime, şaşkınlığı, hayreti veya inanamamayı ifade eder. “Wow!” yani “Vay canına!” anlamında da kullanılır. Örneğin:

“Crikey! Did you see the size of that snake?”
“Vay canına! Şu yılanın büyüklüğünü gördün mü?”

“Crikey” aslında daha çok eski nesillerin kullandığı bir ünlemken, Timsah Avcısı Steve Irwin’in meşhur olmasıyla ve bu ifadeyi kullanmasıyla tekrar popüler olmuştur.

5. Streuth

Bu da Avustralya İngilizcesinde “crikey” kelimesiyle eş anlamlı olan bir kelime. Yani şaşkınlık ve hayret belirtmek için “crikey” yerine “steuth” ünlemini de kullanabiliriz.

“Streuth” kelimesinin özel bir telaffuzu var, buna dikkat etmelisin. Bu kelime, “strooooth,” şeklinde telaffuz ediliyor.

“Ooo” seslerine vurgu yapmalı ve bu sesleri sündürmeli, uzatmalısın (başka bir deyişle, kelimeyi elinden geldiğince tembel bir şekilde okumalısın!). Bu şaşkınlık ünlemini bir cümle içerisinde kullanarak bir örnek verelim:

“Streuth! You were nearly attacked by a shark?!”
“Vay canına! Neredeyse bir köpek balığının saldırısına mı uğruyordun?!”

6. Fair dinkum

“Dinkum” kelimesi, Avustralya altın madenlerinde kullanılmaya başlanmış. “Dinkum” esasen Çince’nin bir lehçesinden geliyor ve “gerçek altın” veya “iyi altın” anlamına geliyor. 1800’lerde Avustralya’da altın arayan pek çok Çinli varmış, bu söz de onlardan geriye kalmış. Avustralya İngilizcesinde Çince kökene sahip kelimelerin olması ilginç, değil mi?

“Fair dinkum,” Avustralya İngilizcesinin önemli bir parçası, bu yüzden doğru şekilde kullanmak çok önemli. Doğruyu söylediğini ya da bir gerçekten bahsettiğini ifade etmek istediğinde “fair dinkum” sözünü kullanabilirsin. Örneğin:

“It’s true mate! Fair dinkum.”
“Bu doğru, dostum! Hakikaten.”

“Fair dinkum! That is a lot of gold.”
“İnan bana! Burada epey çok altın var.”

7. Heaps good

Avustralyalı gençler, “çok” sözcüğü için İngilizcedeki “very” yerine “heaps” sözcüğünü kullanmaktan hoşlanıyorlar. Yani “heaps good” ifadesi aslında “very good,” yani, “çok iyi” demek.

Avustralyalılar öğretmenlerinden veya ebeveynlerinden, “Very good work, Emma,” (“Çok iyi bir iş (çıkarttın), Emma,” ve “You have been very good today, here is your reward,” (“Bugün çok iyiydin (iyi davrandın), işte ödülün.”) gibi sözler duymaya alışıklar. Bu yüzden, Avustralyalı gençler “very good” ifadesini duymaktan öyle sıkılmışlar ki, aynı ifadenin gençlere özgü versiyonunu uydurmuşlar. Avustralya’nın yetişkinleri ve yaşlıları da bu ifadeyi anlasalar da, genellikle yalnızca 10-20 yaş arasındaki gençler “heaps good” sözünü kullanıyor.

Anne: How was your vacation?
Tatilin nasıldı?

Bob: It was heaps good.
Çok iyiydi.

8. Fully sick

Eğer plaja gitmekten hoşlanıyorsan, bu söz tam sana göre! “Fully” zarfını kullanıp yanına “sick” eklemen yeterli.

“Fully” kelimesi “tamamen” anlamına geliyor. Tek başına bir cümlede kullandığın zaman, mesela şöyle diyebilirsin: “I fully understand the math equation.” (“Matematik denklemini tamamen anladım.”) Bu yüzden, “fully sick” diyerek bir şeyin tam anlamıyla “sick” olduğunu ifade ettiğimizi biliyoruz.

Peki, ama neden “sick”? “Sick” kelimesinin birebir karşılığının “hasta” demek olduğunu biliyoruz. Ama “fully sick,” dediğimizde, birinin tam anlamıyla hasta olduğunu ifade etmiş olmuyoruz. Aksine! Tam tersini söylemiş oluyoruz!

“Fully sick,” “Bu harika!” veya “Çok iyi durumda/kalitede,” demek. Çoğu sörfçü bu kelimeyi okyanustan söz ederken kullanır. Örneğin:

Adam: The surf were fully sick today!
Dalgalar bugün acayip harikaydı!

Julie: Fully sick!? How big were they?
Aacyip harika mı? Ne kadar büyüklerdi?

Adam: They were at least 4 foot. Man, I caught so many fully sick waves!
En az 1,5 metre. Adamım, bir sürü acayip dalga yakaladım!

Bu sözü partileri, arabaları ve hoşuna giden şeyleri nitelemek için de kullanabilirsin.

Adam: Check out my fully sick ride!
Şahane arabama bir bak!

Julie: Wow, nice car! Fully sick!
Vay canına, güzel arabaymış! Acayip iyiymiş!

9. True Blue

Bu, Avustralya İngilizcesine özgü son ve belki de en önemli sözümüz. İngilizcede “the real thing” diye ifade edilen, bir şeyin en iyi, ideal, orijinal, gerçek olduğunu ifade eden sözün Avustralya versiyonudur. Birebir karşılığı “gerçek mavi”dir. Mavi renk, sadakati ve gerçeği temsil eder. Bu yüzden “true blue” diye nitelenen şey orijinal, gerçek ve dürüst ve doğrudur.

John Williamson’ın bu video klibini izle. Adam bir kulübede ayakta durmuş şarkı söylüyor. Kendisi Outback’te (yani Avustralya’nın nispeten ıssız, kırsal bölgelerinden birinde). Bu müzik klibi pek çok türden Avustralyalıyı gösteriyor: İtfaiyeciler, işletme sahipleri, tesisatçılar, elektrikçiler, aborijinler… Bu insanlar, “true blue,” yani hepsi gerçek, dürüst, ilkeli Avustralyalılar.

Bakalım, bilmediğin başka kelimeler de çıkacak mı? Avustralya İngilizcesi argosunda öğrenilecek daha çok kelime var!

Avustralya İngilizcesinden yeni öğrendiğin kelimeleri ve sözleri nasıl kullanacağını anlamanı kolaylaştırmak için, bütün hepsini basit bir diyalogda kullandık:

Adam: G’day mate! How ya going? How was your weekend?
Selam, dostum! Nasıl gidiyor? Hafta sonun nasıldı?

John: G’day. Yeah, my weekend was heaps good. I went to the beach and had a barbecue with my mates. It was a true blue weekend.
Selam. Hafta sonum çok iyiydi. Plaja gittim ve arkadaşlarımla mangal yaktık. Esaslı bir hafta sonuydu.

Adam: Sounds great! How was the beach?
Kulağa harika geliyor! Plaj nasıldı?

John: The beach was fully sick! Fair dinkum, I caught 5 waves and then took a break. But crikey! I was nearly bitten by a shark!
Plaj acayipti! İnan ki, 5 dalga yakalayıp sonra mola verdim. Ama vay anasını! Neredeyse bir köpek balığı tarafından ısırılıyordum!

Adam: Streuth mate! Are you okay? I wished I had come with you, but now I’m glad I didn’t. I’m afraid of sharks.
Vay canına, dostum! İyi misin? Keşke seninle gelseydim diyordum, ama iyi ki gelmemişim. Köpek balıklarından korkarım.

John: True blue! Next time…see you later!
Hakikaten! Bir dahaki sefere… Sonra görüşürüz!

Adam: Bye!
Hoşça kal!

Eğer Avustralya İngilizcesine özgü bu sözlere hakim olursan, gerçek Avustralyalılarla konuşurken sorun yaşamazsın.

Ayrıca, alışılmışın dışında bir İngilizce türü olan Avustralya İngilizcesi ve onların kültürleri üzerine çalıştığın için de çok mutlu olur ve heyecanlanırlar—seni bir sonraki mangal partilerine çağırıp arkadaşlarıyla tanıştıracakları kesin!

Enter your e-mail address to get your free PDF!

We hate SPAM and promise to keep your email address safe

Close