ingilizce-diyalog

İngilizce Diyaloglarla Açık ve Net İletişim Kurmak İçin 8 Önemli Tavsiye

“Huh? What? Can you say that again?”
“Ha? Ne? Söylediğin şeyi tekrarlayabilir misin?”

Bu cümle size de İngilizce diyaloglarınızdan tanıdık geliyor mu?

Hepimiz daha önce bu sözleri duymuşuz ve söylemişizdir.

Nerede olursak olalım, hangi dilde, kiminle diyalog kuruyor olursak olalım, bazen iletişim kurmakta sorun yaşarız.

Fakat yeni öğrendiğimiz bir dili konuşmaya çalışırken, bu sorunlar doğal olarak artar.

İngilizce diyalog kurarken sorun yaşıyorsanız, endişelenmeyin. Bütün iletişim sorunlarının gayet temel çözümleri vardır.

İletişim, birbirleriyle bilgi paylaşan insanlar arasında kurulan bağlantıdır. Günlük hayatta, iş yerinde ve diğer insanlarla iletişime geçtiğiniz neredeyse her an önem taşır.

İletişim sorunları her zaman İngilizce seviyeniz yüzünden gerçekleşmez. Aslına bakarsanız, İngilizcede nasıl iletişim kuracağınızı bilmeden İngilizce konuşmayı bilebilirsiniz.

Peki, ikisi arasındaki fark nedir? Bunu öğrenmek için yazımızı okuyun ve en temel iletişim hatalarını nasıl çözeceğinizi öğrenin!

İnsanlar İngilizce Olarak Nasıl Açık ve Net İletişim Kurarlar?

Anadili İngilizce olanlar bile, zaman zaman İngilizce iletişim kurmakta zorlanırlar. Konuşan ve dinleyen arasındaki bağlantı koptuğunda, iletişim sorunları ortaya çıkar. Arada bir yerlerde, aktarılmakta olan bilgi kaybolur veya karışır.

İletişim sorunlarının ortaya çıkabileceği bazı durumlar şöyledir:

  • Konuşan kişi kendisini yeterince açık ifade etmediğinde.
  • Konuşan kişi dinleyenin anlamadığı bir dil kullandığında.
  • Dinleyen kişi konuşanı anlamadığında.
  • Dinleyen kişi konuşan kişiye dikkatini yeterince vermediğinde.

Hem konuşan hem de dinleyen kişi açısından iletişim sorunlarını önlemenin birtakım yolları vardır. Tek yapmanız gereken iletişimin üç çok önemli kuralını hatırlamak ve İngilizce iletişim becerilerinizi gerçek anlamda geliştirmek için birkaç basit ipucunu takip etmektir.

İletişimin 3 Önemli Kuralı

Her dilde, insanlarla iletişim kurarken aklınızda tutmanız gereken üç son derece önemli nokta vardır.

1. Kastettiğiniz şeyi söyleyin. Bazı fikirleri açık olarak ifade etmek zor olabilir, ancak eğer yanlış anlamaları önlemeye çalışıyorsanız, tam olarak kastettiğiniz şeyi söylemeniz önemlidir. Açık ve net olun.

2. Sorular sorun. İletişim iki yönlüdür, bu da tüm konuşmayı yapan kişi olamayacağınız anlamına gelir. Dinleyicinizin ilgisinin konuştuklarınızın üzerinde olduğundan ve sizi anladığından emin olmak için, ona sorular sorun. Hangi türden sorular sormanın iyi olduğunu görmek için aşağıya, madde 5’e bakabilirsiniz.

3. Dinleyin. Gerçekten dinlemekten söz ediyoruz. Konuşma partnerinizin söylediklerini duyun ve sözlerinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışın.

Bu üç kuralın hepsine uymak, İngilizce iletişim kurma konusunda sizi başarılı kılacaktır (hatta belki kendi dilinizde de).

Elbette, İngilizce öğrenen biri olarak dil bariyeri yüzünden İngilizce iletişim kurmakta zorlanabilirsiniz. Endişelenmeyin—size daha iyi anlamak (ve anlaşılmak) istiyorsanız faydalanabileceğiniz birkaç ipucu vereceğiz.

İngilizce Diyaloglarda Açık ve Net İletişim Kurmak İçin 8 Temel İpucu

1. Konuşmaya devam edin

Sorun: Eğer gramer ve kelime bilginiz konusunda kendinizden emin değilseniz, akıcı konuşma konusunda sorun yaşayabilirsiniz. Ancak, konuşurken sık sık durmak, karşınızdaki insanların söylediğiniz şeye odaklanmasını zorlaştırabilir.

Çözüm: Konuşmanızda araları dolduracak sözleri öğrenip kullanın!

Bu ara doldurucu sözcükler ve söz öbekleri, cümlelerde yer tutucu gibi görev görürler. Konuşmanızın bölünmemesi için aralardaki suskunluk anlarını doldururlar. Sohbete aslında pek bir şey eklemeseler de, siz ne söyleyeceğinizi düşünmeniz için biraz zaman kazandırırlar.

Bu tür dolgu sözlerine örnek vermek gerekirse:

  • Um, uh
    Hımm, haa
  • You know…
    Bilirsiniz…
  • To be honest…
    Dürüst olmak gerekirse…
  • Actually…
    Aslında…

Bu tür dolgu sözcüklerinin ve söz öbeklerinin bulunduğu daha uzun bir listeye buradan ulaşabilirsiniz.

Her iyi şey için geçerli olduğu üzere, bu sözleri de gereğinden fazla kullanmayın! Çok fazla doldu sözü kullanmak, çok fazla duraksamak kadar kötüdür. İyi bir denge yakalamak için her birkaç cümlenin arasında birden fazla dolgu sözü kullanmamaya çalışın. Üzerine çalıştıkça bu işin kolaylaştığını göreceksiniz.

Kendiniz deneyin: Birkaç dakikalığına rahatça üzerinde konuşabileceğiniz bir konu bulun (eğer isterseniz, buradaki sohbet açıcılardan faydalanabilirsiniz). Konuyla ilgili İngilizce konuştuğunuz birkaç dakika sesinizi kaydedin. Konuşmanız bittiğinde, yaptığınız kaydı dinleyin.

Ne sıklıkta duruyorsunuz? Dolgu sözlerini ne sıklıkta kullanıyorsunuz? Kendinizi aynı konu üzerine konuşurken bir kez daha kaydetmeyi deneyin, ama bu kez fazla duraksamamaya ve fazla dolgu sözü kullanmamaya dikkat edin.

2. İyi bir konuşma ritmi bulun

Sorun: Eğer fazla hızlı konuşmaya çalışırsanız, kelimeleriniz ağzınızdan düzgün bir şekilde çıkmaz. Fakat yavaşlamaya çalışırsanız, odaklanmakta güçlük çekersiniz.

Çözüm: Konuşma ritminiz, yahut konuşmanızın hızı ve “sesi” üzerinde çalışmalısınız.

İdeal konuşma hızınızı bulmak, akıcılığınızı geliştirmenize büyük ölçüde yardımcı olacaktır. İyi bir konuşma temposu hem size hem de dinleyiciye kolaylık sağlar, odaklanmanızı sağlar ve söylemek istediklerinizi düşünmek için size zaman verir.

Kendiniz deneyin: Mükemmel ritmi bulmak için biraz deney yapmanız gerekebilir. Söyleyecek kısa bir paragraf ya da bir cümle bulun. (Bu tek cümlelik esprilerden birkaçını kullanmayı deneyebilirsiniz. Esprileri anlayanlara ekstra puan var!)

Cümleyi ağır ağır, derken daha hızlı, sonra biraz daha hızlı söyleyin. Size rahat gelmeyen bir konuşma hızına ulaştığınızda, yani konuşma size fazla hızlı geldiğinde, biraz yavaşlayın. Bunu birkaç cümle ile tekrarlayın, çok geçmeden sizin için ideal olan hızı bulacaksınız.

Doğru hızı bulduktan sonra, ritim üzerinde çalışabilirsiniz – ritim, sesinizin konuşurkenki vurgusu ve tonlamasıdır (sesinizin ne kadar yüksek ya da düşük olduğu). Bunu yapmak için, altyazıları olan bir video seçin. Biz, FluentU’nun etkileyici kütüphanesinden bir video kullanmanızı öneriyoruz  çünkü buradaki her bir videonun interaktif altyazıları var. FluentU’yu internet sitesi üzerinden bilgisayarınızda ya da tabletinizde hemen kullanmaya başlayabilir veya, daha da iyisi, iTunes store’dan veya Google Play’den FluentU mobil uygulamasını indirebilirsiniz.

Bulduğunuz videodan bir cümle seçin. Cümleyi bir kez dinleyin, sonra bir kez daha oynatın ve video ile birlikte cümleyi söyleyin. Tekrar edin! (Eğer videoyu FluentU üzerinden izliyorsanız, videonun tek bir cümlesini arka arkaya birkaç kez oynatmak için kullanışlı “replay” tuşuna basın.) Konuşurken duyduğunuz konuşmanın hızını, vurguları ve cümlenin genel tonlamasını taklit etmeye çalışın.

3. Anlaşıldığınızdan emin olun

Sorun: Dil bariyeri yüzünden, insanların söylemek istediklerinizi gerçekten anlayıp anlamadıklarından hiçbir zaman emin olamıyorsunuz.

Çözüm: Onlara sorun. Çoğu zaman, karşınızdaki kişiden ona söylediğiniz şeyleri tekrar etmesini isteyerek konuştuğunuz kişinin sizi anlayıp anlamadığından emin olabilirsiniz.

Eğer kaba görünmekten endişe ediyorsanız, onlara İngilizceyi hala öğrenmekte olduğunuzu hatırlatın ve kendinizi doğru ifade ettiğinizden emin olmak istediğinizi söyleyin.

Kendiniz deneyin: Bir konuşma partneriyle pratik yapın ya da bunu herhangi bir İngilizce diyalog esnasında deneyin: Bir sonraki talimat verişinizde, yol tarif edişinizde veya bilgi aktarışınızda konuşmanız bittiğinde aşağıdaki cümle kalıplarından birini kullanarak karşınızdaki kişinin sizi anlayıp anlayamadığını ölçün:

  • I want to make sure you got that. Would you mind repeating it?
    Bunu anladığından emin olmak istiyorum. Rica etsem tekrar eder misin?
  • I’m not sure if I said that right. Can you please repeat it?
    Bunu doğru söyleyip söylemediğimden emin değilim. Lütfen söylediklerimi tekrar edebilir misin?
  • Can you please run that by me, so I know you got it?
    Lütfen söylediklerimi anladığın şekilde bana tekrar eder misin? Böylece doğru anladığından emin olabilirim.
  • I’d like to be sure I’m expressing myself clearly. Could you please tell me what I’ve just said, so I know we’re on the same page?
    Kendimi açık bir şekilde ifade ettiğimden emin olmak istiyorum. Lütfen az önce sana anlattığım şeyi bana söyler misin? Böylece ikimizin de aynı şeyden bahsettiğinden emin olabilirim.

Dinleyicinin söylediğiniz şeyi tekrar etmesini sağlayarak anlaşılıp anlaşılmadığınızı öğrenir ve eğer anlamadıkları bir şey varsa üzerinden geçip netleştirebilirsiniz.

4. Size söylenenleri tekrar edin

Sorun: Bazen başkalarının söylemek istedikleri şeyleri anlayıp anlamadığınızdan emin olmazsınız ve bunu nasıl kontrol edeceğinizi bilemezsiniz.

Çözüm: İnsanlardan kendilerini tekrar etmelerini istemekten korkmayın. Çoğu insan yanlış anlaşılmalara yol açmaktansa kendilerini tekrar etmenin daha iyi olacağına katılacaktır. Doğru anladığınızdan emin olmanın daha da etkili bir yolu, duyduklarınızı tekrarlamaktır.

Bilgi alırken karşınızdakini doğru anladığınızdan emin olmadığınız zamanlarda, karşınızdakinin söylediklerini kendi cümlelerinizle ona tekrar edin. Bu onlara anlamadığınız noktaları düzeltme ve doğru duyduğunuz şeyleri onaylama şansı verecektir.

Kendiniz deneyin: Bunu bir konuşma partneriyle çalışabilir veya gerçek bir İngilizce sohbet sırasında deneyebilirsiniz: Duyduğunuz yeni bilgileri konuşmacıya tekrarlayın.

Tekrarlayacağınız bilgilerden önce aşağıdaki kalıpları kullanabilirsiniz:

  • I want to make sure I got that right, …
    Bunu doğru anladığımdan emin olmak istiyorum, ….
  • So let me get this straight, …
    Bakalım doğru anlamış mıyım, …
  • You mean…
    Demek istiyorsun(/uz) ki…
  • If I’m understanding you correctly, …
    Eğer seni(/sizi) doğru anlıyorsam, …

Bunu okuduğunuz veya izlediğiniz şeylerde de deneyebilirsiniz. Bir şey okuduktan ya da izledikten sonra öğrendiklerinizi açıklamak için biraz zaman ayırın. Bu, özetleme ve anlama becerilerinizi geliştirmenizde de size yardımcı olacaktır.

5. Netleştirici sorular sorun

Sorun: Size söylenen şeyi anlamıyorsunuz.

Çözüm: Kimi zaman, duyduğunuz bilgiyi tekrarlayabilecek kadar iyi anlamazsınız. Kimi zaman da yalnızca kısmen anladığınızı hissedersiniz. Bu tür durumlarda, karşınızdakine yanlış anlamaları açıklığa kavuşturacak (veya giderecek) veya kaçırdığınız bilgileri anlamınızı sağlayacak sorular sorabilirsiniz.

Kendiniz deneyin: Soracağınız sorular yapmakta olduğunuz sohbete, nasıl bir diyalog kurduğunuza göre değişecektir. Yine de, bir partnerle birlikte “20 Soru” gibi oyunlar oynayarak iyi soru sorma pratiği yapabilirsiniz.

Bu oyunu oynamak için, partneriniz bir kişi, yer veya nesne düşünmeli. Siz de onların düşündüğü şeyi bulmak için evet-hayır ile cevaplanabilecek sorular sormalısınız. Örneğin, “Is it a living thing?” (“Canlı bir şey mi?”) veya “Does it like taking naps in sunny spots?” (“Güneşli yerlerde kestirmekten hoşlanır mı?”). Eğer iki sorunun cevabı da “evet” ise, partnerinizin düşündüğü şey bir kedi olabilir!

Bu pratiği internette bir şeyler okurken de yapabilirsiniz. Okurken, kendinize anlamadığınız ya da eksik bulduğunuz noktalarda sorular sorun. Örneğin, eğer bu makaleyi okursanız, “How much is the discount?” (“İndirim ne kadar?”) yahut “How much does Starbucks throw out instead of recycle?” (“Starbucks ne kadar atığı geri dönüşüme aktarmak yerine çöpe atıyor?”) diye merak edebilirsiniz. Bu soruları sormak, iletişim, okuma-anlama ve etrafınızdaki dünyayı genel olarak kavrama becerilerinizi geliştirmenizde yardımcı olacaktır.

6. Beden dilinizi izleyin

Sorun: Siz bir şey söylüyorsunuz, bedeniniz başka bir şey anlatıyor.

Çözüm: Bunu bilmiyor olabilirsiniz, fakat bedeniniz de en az sizin kadar yüksek sesle konuşur. Oturuşunuz, ellerinizi tutuşunuz, hatta hangi yöne baktığınız gibi her tür ayrıntı konuşurken söylediğiniz şeylerin anlamını değiştirebilir.

Örneğin, eğer birine birlikte öğlen yemeği yemekten mutluluk duyacağınızı söylüyorsanız, ancak bu esnada kollarınızı önünüzde kavuşturmuşsanız ve gülümsemiyorsanız, sizin aslında yemek yemek istemediğinizi düşünebilirler. Eğer İngilizceyi hatalı konuşma konusunda kaygılanıyorsanız, olumsuz bir beden dili sergileyebilirsiniz. Üstelik bu yüzden yanlış anlaşılabilirsiniz. Bu yüzden, en önemli şey, gevşemektir!

Ana dilinde konuşan çoğu kişi için beden dili çoğunlukla sezgiseldir. Bu, bu dili üzerine düşünmeden veya öğrenmek zorunda kalmadan kullandığınız anlamına gelir. Ancak beden dili bütünüyle evrensel değildir. Yani birtakım beden dili hareketleri ve jestler farklı kültürlerde farklı anlamlara gelebilir. (Bu yüzden bu noktada bir şeyler öğrenmeye çalışmanız gerekebilir!)

İngilizce konuşurken aklınızda bulundurmanız gereken birkaç nokta var:

  • Bazı el hareketlerini yapmaktan kaçının. Diğer parmaklarınız kapalıyken yalnızca orta parmağınızı göstermek hakaret sayılır. İngiltere’de ise işaret parmağınızla ve orta parmağınızla V işareti yapmanız kabalık sayılıyor (Amerika’da bu işaret “barış” anlamına gelir ve kabalıkla ilgisi yoktur.)
  • Yine de konuşurken ellerinizi kullanın. Heyecanlı ya da konuyla ilgili olduğunuzu göstermek için ellerinizi kullanabilirsiniz. Kapalı bir yumruğu açık avuç içine vurmak kararlılık göstergesidir. Yumruğunuzu veya eliniz açıkken avuç içinizi masaya vurmak öfke göstergesi olabilir. Elleriniz kapalı vaziyette kollarınızı göğsünüzde kavuşturmak ise sizi soğuk ve konuşulan konuya ilgisiz gösterir.
  • Parmaklarınız da konuşabilir. Parmaklarınızla sayı sayabilirsiniz. Eğer Amerika’daysanız parmaklarınızı yumruk yapıp işaret parmağınızı açarak saymaya başlayın; İngilizce konuşulan diğer ülkelerin çoğunda ise saymaya başparmaktan başlanır. Başparmağınız ve işaret parmağınızla “O” harfi oluşturup son üç parmağınızı açık tutarak “okay” işareti de yapabilirsiniz. Öğrenebileceğiniz daha pek çok parmak işareti var – bunları anadili İngilizce olan kişileri konuşurken izleyip öğrenebilirsiniz!
  • Bacak bacak üstüne atmak farklı anlamlara gelebilir. Eğer konuştuğunuz kişiye doğru bacak bacak üstüne atarsanız, bu onu dinlediğinizi gösterir. Bacaklarınızı onlardan uzağa doğru üst üste atarsanız, bu konuşmayla ilgilenmediğinizi veya dikkatinizin dağıldığını gösterebilir. Bu türden beden dili insanların öğrendiği bir şey değildir, fakat bir şeylerin ters gittiğini veya ilgisiz göründüğünüzü hissedebilirler.

Bu ipuçlarının dışında, kullanılması gereken doğru beden dili nerede olduğunuza göre değişir. Bedenlerinin sözcükleriyle birlikte nasıl konuştuğunu görmek için diğer insanları izleyin. İzleyeceğiniz ilk filmde ya da TV programında beden diline dikkat edin. Belirli jestleri yaparken konuşmacının içinde bulunduğu duruma ve ruh haline dikkat edin.

Kendiniz deneyin: Bir aynanın karşısına oturup bir süre konuşun. Yansımanızla sohbet ettiğinizi hayal edin. (İlk ipucundaki sohbet açma konularından faydalanabilirsiniz.) Elleriniz ne yapıyor? Peki, ya bacaklarınız? Duruşunuz ne söylüyor? Hareketlerinizi değiştirip farklı şeyler deneyin ve yaptığınız hareketlerin söylediğiniz sözlerin anlamını nasıl değiştirdiklerine dikkat edin.

Rahat edeceğiniz bir konuşma yöntemi bulup gevşemeye çalışın. Gerçek biriyle İngilizce diyalog kurarken bu egzersizi aklınıza getirip rahatlayıp gevşediğinizde bedeninizin nasıl hissettiğini hatırlayabilirsiniz.

Bu egzersizi ayakta da tekrarlamakta fayda var. Örneğin ayakta dururken ellerinizi ne yapacağınızı bilmek daha zor olabilir.

7. Uygun bir dil kullanın

Sorun: Siz “normal/genel” İngilizce biliyorsunuz, bu yüzden mesleki İngilizce konuşan veya argo tabirler kullanan biriyle nasıl iletişim kuracağınızdan emin değilsiniz.

Çözüm: Bazı diyaloglarda duruma göre daha gündelik veya daha resmi bir konuşma tarzına geçiş yapmak uygun düşer. İngilizce öğrenme hedefinize bağlı olarak, zaten mesleki İngilizce veya konuşma İngilizcesi öğreniyor olabilirsiniz. Konuşma partnerinizin nasıl konuştuğunu dinleyin, durumunuzu ve bulunduğunuz ortamı dikkate alın ve bu ortamda kullanılan İngilizce türünü yakalamaya çalışın.

Eğer yalnızca genel İngilizce öğreniyorsanız da endişelenmeyin: Çoğu zaman standart İngilizce diyalog kurmanıza için yeterlidir ve kiminle konuşursanız konuşun bir iletişim aracı olarak gayet iyi iş görür.

Kendiniz deneyin: Eğer mesleki İngilizce veya konuşma İngilizcesi ile ilgileniyorsanız, bu alanlar hakkında internette biraz okuma yapmak başlamak için iyi bir noktadır.

FluentU’da iki konu üzerine de okuyabileceğiniz bolca blog yazısı var, nasıl mesleki İngilizce öğrenilebileceğine dair bu makale, veya oldukça günlük ifadeler içeren bu yazı gibi. Kelimeler üzerine daha fazla bilgi ve öğreniminize nasıl devam edeceğinizle ilgili daha fazla ipucu için buraya bir göz atın. Arama çubuğuna “iş,” “mesleki,” “resmi,” “argo,” “gündelik” ve “konuşma” gibi terimler girerek aradığınız bilgilere ulaşabilirsiniz.

8. Empati kurmaya çalışın

Sorun: Birinin söylediği sözleri anlıyor, fakat bunları neden söylediğini anlamıyor ve hatta belki de onlara katılmıyorsunuz.

Çözüm: Soğuktan nefret ettiğinizi düşünün. Bundan birine sohbet arasında bahsediyorsunuz ve onlar soğuk havaya bayıldıklarını söylüyorlar. Sözcükleri doğru duyduğunuzdan eminsiniz, fakat bu size anlamlı gelmiyor. Burada ihtiyacınız olan şey, empati kurmak.

Empati, bir başkasının nasıl hissettiğini anlayabilme kabiliyetidir ve hangi dilde olursa olsun iletişimin önemli bir parçasıdır. Empati göstermek dinlemek için de önemlidir. Birinin sözlerini yalnızca dinleyemezsiniz, ne söylediklerini anlamanız ve sözlerinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışmanız da gerekir.

İnsanlarla her zaman aynı fikirde olmayabilirsiniz, veya size her zaman kastettikleri şeyi tam anlamıyla söylemeyebilirler, ancak onların bakış açısını anlamaya çalışabilirsiniz. Empati pratiği yapmak için, kendinize konuşma partnerinizin ne hissettiğini ve düşündüğünü sorun, beden diline bakın ve sözlerinin onlar için ne anlama geldiğini anlamaya çalışın.

Kendiniz deneyin: Rol yapma oyunları başka birinin nasıl hissedebileceğini öğrenmenize yardımcı olabilir. Bunu tek başınıza veya bir partnerle yapabilirsiniz diyalog halinde (veya bir grupla). Bu alıştırmayı yapmak için, bir karakter ve bunun gibi bir soru listesi hazırlayın. Buradaki gibi bir karakter yaratma aracı kullanabilir veya kendi karakterlerinizi uydurabilirsiniz. Karakterlere sizde olmayan kişilik özellikleri verin. (Örneğini eğer utangaç biriyseniz, karakteriniz özgüvenli ve dışa dönük olsun.)

Şimdi, bir karakter seçin ve listenizden birkaç soruyu karakterin bakış açısından cevaplayın. Siz o karaktermişsiniz gibi davranın ve soruları o karakterin nasıl cevap vereceğini düşünerek cevaplayın. Bu alıştırma dünyayı başka insanların gözünden görmenize yardımcı olacak.

 

İletişim her dilde önemlidir. İngilizcede ve başka bütün dillerde kurduğunuz diyalogların daha açık ve net olması için bu tavsiyelere kulak verin!

Enter your e-mail address to get your free PDF!

We hate SPAM and promise to keep your email address safe

Close