
İngilizce Paskalya Sözleri Ziyafetine Hoş Geldiniz
Dev bir tavşanın sen uyurken sana çikolatadan yumurtalar getireceğini söyleseydim ne düşünürdün?
Delirdiğimi mi düşünürdün yoksa Paskalya bayramından bahsettiğimi anlar mıydın?
Diğer yazılarımızda Şükran Günü, Noel ve Sevgililer Günü için İngilizce sözcüklerden bahsettik, ama Paskalya bu özel günlerden biraz daha farklıdır.
Anadili İngilizce olan çok sayıda kişi Paskalyayı kutlar ve Paskalya dünyanın en popüler ve en yaygın olarak kutlanan bayramlarından biridir.
Bu nedenle de farklı ülkelerde birçok farklı isim ve gelenek ile kutlanmaktadır.
Örneğin, şu anda yaşamakta olduğum Kosta Rika’da Paskalya o kadar da popüler bir gün değil. Bununla birlikte, Paskalyadan önceki hafta, yani Semana Santa (Kutsal Hafta), buralarda oldukça popülerdir.
Doğu Avrupa gibi diğer yerlerde ise Paskalya farklı bir gün ve farklı geleneklerle kutlanır.
Bu kadar çok farklılık karşısında bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen Paskalya kutlamalarına ilişkin sözcüklere odaklanacağız. ABD’de büyümüş biri olarak bu bayramla ilgili deneyimlerim hakkında konuşabilirim.
Ama ABD’nin farklı bölgelerinde dahi farklı gelenekler ve adetler olduğu unutulmamalıdır.
Bu yazı da bu bayramın dini arka planının güçlü olması nedeniyle ilk olarak din ile ilişkili Paskalya sözleriyle başlayacağız.
Saha sonra da din ile ilişkili olmayan bazı Paskalya sözleri göreceğiz. Paskalya sözleri de oldukça yaygındır ve modern Paskalya kutlamaları hakkında konuşmak için bunları bilmek önemlidir.
Söz konusu Paskalya olduğunda ilkbahardan da bahsetmeden olmaz. Dolayısıyla, kış ile ilgili sözcükler öğrenmekten sıkıldıysan işte senin için yeni sözcükler!
Eğer insanlarla Paskalya bayramında ne yaptıkları hakkında konuşmayı öğrenmek istiyorsan bu yazı sana bilmek isteyeceklerini gösterecek.
Tüm Paskalya sözleri için birer tanım ya da açıklamanın yanı sıra bu sözcüğün cümle içerisindeki kullanımına da bir örnek vereceğim.
İngilizce Paskalya Sözleri Ziyafetine Hoş Geldiniz
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
Dini İçerikli Paskalya Sözleri
Daha önce de belirttiğim üzere Paskalya dini bir bayramdır. Bu da insanların Paskalya hakkında konuşurken kullandıkları pek çok sözcüğün din ve dini düşüncelerle ilişkili olduğu anlamına geliyor.
Dinin kişi için özel bir olgu olması ve birçok insanın hayatı için önemli olması nedeniyle bu konuda konuşmak bazen zor olabilir. İngilizcede şu deyiş yaygındır: you should never talk about sex, politics or religion in a polite conversation (İnce bir sohbette hiçbir zaman seks, politika ya da din hakkında konuşulmamalıdır).
Bunun her zaman doğru olduğunu düşünmüyorum ama birçoklarının bu gibi konularda hassas olduğu unutulmamalı. Dolayısıyla bu bölümdeki bazı sözcükleri kullanırken dikkatli olmak isteyebilirsin. Karşındaki kişinin din hakkında konuşmakta sakınca duymadığından emin ol.
İşte işiteceğin en sık kullanılan Paskalya sözleri örnekleri.
1. Jesus Christ
Bu adı daha önce duymuş olma ihtimalin yüksektir ama tabi Türkçede bu şekilde yazılmıyor.
İsa Mesih, yaklaşık 2 bin sene önce Orta Doğuda yaşamış tarihsel bir kişiliktir. Onun öğretileri Hristiyanlığın başlangıcı olmuştur (bkz. Madde 3). İsa Mesih’in yaşamının detayları tartışmalıdır. Örneğin, Hristiyanlar (bkz. Madde 2) onun Tanrının oğlu olduğuna inanır ama o aynı zamanda İslam gibi diğer dinlerde olduğu gibi bir peygamberdir.
Örnek:
“Many people say that if they could have a conversation with any historical person, they would talk to Jesus Christ.”
2. Christian
Hristiyan (Christian), İsa Mesih’in öğretilerini takip eden kişiye denir. Genellikle Hristiyanlar İsa’nın Tanrının olduğuna ve İsa’ya iman etmenin cennete gitmelerini sağlayacağına inanırlar. Bu sözcük bir isim veya sıfat olabilir ve büyük “C” harfiyle yazılır.
Örnek:
“There is a Christian charity that’s collecting money to send to children in Africa. You don’t have to be a Christian to donate money, though: Everyone is welcome to help.”
3. Christianity
Hristiyanlık (Christianity), Hristiyanların tabi oldukları dinin adıdır. Tıpkı “Christian” sözcüğü gibi bu da bir özel isimdir, yani bir kişi, kurum ya da grubu ifade eden bir sözcüktür. Bu nedenle de bu sözcük de büyük “C” harfiyle yazılır.
Bazı dillerde—İspanyolca gibi—Christianity ve Catholicism arasında bir anlam kargaşası yaşanabilir.
Genel anlamda İngilizcede Katoliklerin Hristiyan oldukları kabul edilir.
Bunun yanında, Ortodoks Hristiyanlar (Yunanistan veya Rusya’da olduğu gibi) ve Protestanlar da mevcuttur ve tüm bunlar Hristiyan gruplar olarak kabul edilir. Açıkçası biraz kafa karıştırıcı.
Örnek:
“Christianity is the largest religion in the world, but there are many different groups of Christians.”
4. Easter
Bu yazı bütünüyle Paskalya (Easter) hakkında ama devam etmeden önce bu sözcüğün tanımını yapmak iyi bir fikir olacak.
Paskalya, muhtemelen mevcut en önemli Hristiyan bayramıdır. İsa Mesih’in dirilişinin (yeniden doğuşu—bkz. Madde 18) kutlandığı ve anıldığı gündür. Hristiyanlar İsa’nın öldüğüne ve yeniden canlandığına inanırlar ve bu bayram da bunu anmaktadır.
Paskalyanın kutlandığı gün her sene değişmektedir ama her zaman Mart ya da Nisan ayında bir Pazar gününe denk gelir. Bu güne “Easter Sunday” adı verilir.
Bu bölümdeki sözcüklerin birçoğu Paskalya öncesindeki zamanı tanımlayacaktır, çünkü Paskalya Pazarı öncesindeki yaklaşık 40 gün içerisin de birçok farklı dini faaliyet gerçekleştirilir.
Örnek:
“Christmas is sometimes more popular, but if you ask Christians, they’ll probably say that Easter is the most important holiday in Christianity.”
5. Lent
Büyük Perhiz (Lent), Paskalyadan önceki yaklaşık 40 günlük sürenin adıdır. Büyük Perhiz sırasında birçok Hristiyan Paskalyaya hazırlık olarak özel ibadetlerde bulunur. İnsanlar bu süre içerisinde belirli yiyeceklere veda ederler ve Büyük Perhiz sırasında kiliselerde de ibadetler gerçekleştirilebilir.
Örnek:
“My cousin really loves chocolate, so she decided to give it up for Lent. She said that giving up foods helps her think about Jesus’ suffering.”
6. Fat Tuesday
Karnaval sezonunun (bkz. Madde 7) son Salı gününün adıdır. Fat Tuesday gününden sonra, Büyük Perhizin (bkz. Madde 5) başladığı Ash Wednesday gelir. Fat Tuesday yerine kullanılan diğer bir isim de “Shrove Tuesday” olmaktadır.
Fat Tuesday muhtemelen adını Büyük Perhiz öncesindeki son “parti günü” olmasından almaktadır. Büyük Perhiz daha ciddi bir zaman dilimidir. İnsanlar genellikle Fat Tuesday günü bol bol yer ve içerler, çünkü takip eden yaklaşık 40 günlük süre içerisinde en sevdikleri yiyeceklerden bazılarını tüketemeyeceklerini bilirler.
Örnek:
“The local bar and restaurant had a ‘Fat Tuesday special’ with drinks and snacks for 50% off.”
7. Carnival
Büyük Perhiz öncesindeki kutlama döneminin başka bir adıdır. Birçok Karnaval (Carnival) kutlaması yapılmaktadır ama bunların en büyüğü Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde gerçekleştirilir (Portekizcede Carnaval olarak geçer). Karnaval dönemindeki belirli bir kutlamayı simgelemesi nedeniyle bu sözcük genellikle büyük “C” harfi ile yazılır.
Rio Karnavalı danslar, partiler, konserler ve yiyeceklerle dolu uzun bir karnavaldır. Almanya’nın Köln şehri ve New Orleans, ABD’de diğer popüler Karnavallar gerçekleştirilmiştir (bkz. Madde 8).
“Karnaval” sözcüğünün diğer kullanımları da mevcuttur ve genellikle kısa veya daha küçük bir parti ya da festivali ifade eder. Genellikle, bir lunaparktaki, palyaçolar, oyunlar ve diğer eğlenceli aktiviteler gibi hizmetler bulunur. Bazı okullar ya da spor grupları dahi bağış toplamak için karnavallar düzenler.
Bir Karnaval (Rio ya da Köln’de düzenlenen gibi) içerisinde daha küçük karnavallar düzenlenebileceği için biraz kafa karıştırıcı olabilir. Bu sözcüğün büyük harfle (C) ya da küçük harfle (c) yazılmış olması fark etmeksizin bir şeyden emin olabilirsin: Çok eğlenceli geçer!
Örnek:
“My brother went to Rio during Carnival. He said it was interesting, but everything was expensive and crazy!”
8. Mardi Gras
Özellikle Fransız etkisinin hissedildiği bölgelerde Karnaval kutlamalarına verilen diğer bir isimdir. “Mardi Gras” aslında Fransızcada “Fat Tuesday” anlamına gelir. Fransızca bir sözcükten gelmesi nedeniyle “Gras” sözcüğünde geçen “s” harfi telaffuz edilmez. Her ne kadar “Mardi Gras” sözünün kökeni Fransızca olsa da bu isim İngilizce konuşulan ülkelerde sıkça kullanılır.
En azından İngilizce konuşulan ülkelerde en popüler Mardi Gras kutlaması muhtemelen New Orleans, Louisiana, ABD’de gerçekleştirilir. Tarihte Louisiana ve New Orleans Fransız etkisi altında kalmış ve Fransızca konuşulan yerler olmuştur. Bu kutlamalar çok sayıda geçit töreni, partiler ve eğlenceli kostümler giyen insanlara sahne olur.
Örnek:
“I really like New Orleans, but I’ve never been there during Mardi Gras. That’s probably for the best, since I’m not a fan of huge parties and parades.”
9. to fast
Madde 5’te bazı insanların Büyük Perhiz sırasında bazı yiyecekleri tüketmeyi bıraktıklarını görmüştük. Eğer uzun bir süreyle (genellikle en az birkaç saat) yemek yemezsen oruç tuttuğunu (fasting) söyleyebilirsin.
“Fast” sözcüğü genellikle bir otomobil gibi hızlı bir şeyi tarif ettiği için biraz kafa karıştırıcı olabilir. Ama bir sıfat olarak kullanılmıştır. Burada ise “fast” bir fiil ya da isim olarak kullanılmıştır. Büyük Perhiz sırasında bazı inançlı kişiler örneğin gün doğumundan gün batımına kadar günün bir bölümü boyunca oruç tutarlar.
Bir de “breakfast” sözcüğünü düşün. Belki daha önce fark etmedin ama bu sözcük, gece uykuya daldığın her seferinde yaptığın şeyi tanımlar: Oruç tutmayı (çünkü uyurken yemek yiyemezsin). Daha sonra sabah uyandığında ve ilk defa bir şey yediğinde orucunu “bozmuş” olursun—kahvaltı ederek! Harika bir sözcük, değil mi?
Örnek:
“During the Islamic month of Ramadan, many Muslims fast during daylight. That means they don’t eat or drink anything while the sun is in the sky.”
10. Holy Week
Yazının başında Kosta Rika’da Semana Santa sözünün “Kutsal Hafta” anlamına geldiğini söylemiştim. Bu da Paskalya Pazarı öncesindeki haftayı tanımlamak için kullanılır.
Ancak “Holy Week” terimi İngilizcede o kadar da yaygın kullanılmaz. Dini ortamlarda (bir kilise gibi) daha sık kullanılmaktadır. Eğer okul tatilinden bahsediyorsan buna İngilizcede genellikle “Easter week” ya da “Easter break” adı verilir. Bunun bir hafta boyunca öğrencilerin ders yapmadığı bahar tatilinden (“spring break”) farklı olabileceğini unutma. “Spring break” genellikle Mart ayında gerçekleştirilir ve Paskalyayı da içine alabilir ama bu terim doğrudan din ile bağlantılı değildir.
Örnek:
“In Latin America, most people don’t have to work or go to school during Semana Santa, or Holy Week, so many of them use that time to travel or take a vacation.”
11. mass / church service
Hristiyanlar dua etmek ve bazı diğer şeyleri birlikte yapmak için kiliseye gittiklerinde bu aktiviteyi ifade etmek için kullanılan bazı terimler vardır.
Katolik kilisesi bu aktiviteye “mass” adını verir. Bu toplanma genellikle Pazar ve bazen de Cumartesi günleri ve özel dini günlerde gerçekleştirilir.
Protestan kiliseleri (Katolik kilisesinden ayrılmış olan kiliseler) bu aktiviteye genellikle “church service” adını vermektedir.
Türkçede kilise ayini olarak genelleyebileceğimiz bu iki aktivite birbirine oldukça benzer ama her kilisenin kendine özgü farklılıkları da olabilir.
Örnek:
“I asked Maria if she wanted to go to our church’s Easter Sunday service with me, but she said she couldn’t. She had already made plans to go to mass with her family that day.”
12. the Last Supper
İsa Mesih’in yaşamından bir olaya verilen isimdir. Hikayeye göre İsa, ölümünden önceki gece havarileri (takipçileri) ile birlikte akşam yemeği yemiştir. Bu yemeğe günümüzde Son Akşam Yemeği (“the Last Supper”) adı verilmektedir ve Hristiyanlar bu yemeği komünyon (“communion”) adını verdikleri bir ayin ile anar. Komünyonda Hristiyanlar bir parça ekmek yer ve bir miktar şarap içerler. Ekmek ve şarap İsa’nın bedeni ve kanını temsil eder.
Hristiyan inancına göre son akşam yemeği Paskalya öncesindeki Perşembe günü gerçekleşmiştir. Bu gün Maundy Thursday olarak da anılmaktadır ve bazı kiliseler o gün özel ayinler düzenler.
Örnek:
“Christians are familiar with the story of the Last Supper, because it’s very important to Christianity.”
13. Good Friday
Paskalya öncesindeki Cuma gününün adıdır. İyi Cuma günü İsa’nın katledildiği gün anılır. Bu olay öyle “iyi” bir şeye benzemiyor, peki neden bu güne “İyi Cuma” adı verilmiş?
Muhtemelen, buradaki “good” sözcüğü tarihsel olarak, Tanrıyla bağlantılı anlamına gelen “holy” sözcüğü ile bağdaştırılmıştır.
Bazıları da “good” sözcüğünün “God” sözcüğü ile bağlantılı olduğunu ve zaman içerisinde değişmiş olduğunu söyler.
Bu günün ismini açıklayan kesin bir neden bulmak zor olsa da her zaman Paskalya Pazarı öncesindeki Cuma gününü ifade eder.
Örnek:
“In the United States, most stores stay open on Good Friday. By contrast, in Latin America, most stores are closed to commemorate the day.”
14. crucifixion
İşte bu tanımlardan bazılarının depresif bir hal aldığı noktadayız.
Madde 13’te de gördüğümüz üzere İsa İyi Cuma günü infaz edildi. Bu infazın şekli ise çarmıha germe (crucifixion) idi. Bir kişinin çarmıha gerilmesi (fiil hali ‘to crucify’), o kişinin bir artı işareti şeklinde yerleştirilmiş tahta üzerine asıldığı ve yavaş ve acı verici bir ölüme terk edildiği anlamına gelir.
Örnek:
“Crucifixion was a relatively common form of execution (putting someone to death) in the Roman Empire.”
15. crucifix
Haç (crucifix) Hristiyanlığın yaygın bir sembolüdür. Üzerinde İsa’nın betimlendiği bir çarmıhtan oluşur. Birçok Hristiyan inançlarının bir hatırlatıcısı olarak haç kolye uçları takar veya bu sembolü evlerinin duvarlarına asar.
Örnek:
“Different churches have different symbols. Some have just plain crosses, without Jesus. Other churches, especially Catholic ones, have crucifixes.”
16. the Passion
Konuya bağlı olarak bu sözcük farklı anlamlara gelebilir. Ama konu Paskalya olduğu zaman İsa Mesih’in çektiği çile ve ölümünü ifade eder. Buna “the Passion” adının verilmesinin nedeni, bu sözcüğün Latincede çile (“suffering”) manasına gelmesidir.
Ayrıca, Paskalya zamanı sahnelenen “Passion Plays” adlı bazı piyesler vardır. Bu piyeslerde aktörler İsa ve çarmıha gerilme hikayesindeki diğer önemli karakterleri canlandırır. Bu çile piyeslerinin ilginç bir versiyonu da Almanya’nın Oberammergau şehrinde gerçekleştirilir—ama sadece 10 senede bir defa!
Örnek:
“Every year in the city I live in, people do a big procession (march) that depicts (shows) the Passion of Jesus. An actor plays Jesus and carries a cross down the street.”
Çarmıha gerilme ve ölüm hakkında bu kadar konuştuğumuz yeter. Şimdi daha mutlu sözcüklere geçelim!
17. tomb
Bir saniye, bu mutlu bir sözcük değil! Kabir (tomb) ölü bedenin koyulduğu yerdir. Bu yer için kullanılan diğer bir sözcük ise mezar (“grave”) olmaktadır, ama kabirler genellikle zeminden yüksektir.
Bunun Paskalya ile alakalı olmasının sebebi ise Hristiyan inancına göre İsa öldükten sonra bedeninin bir kabre koyulmuş olmasıdır—ve üç gün sonra bedeni artık orada değildi.
Örnek:
“When I die, I don’t need an expensive tomb, since I want to be cremated. That means that people will burn my body.”
18. resurrection
Sonunda mutlu bir sözcük! Madde 4’te belirttiğim gibi “resurrection” sözcüğü “yeniden doğuş, diriliş” anlamlarına gelir. Bu sözcüğün Paskalya ile bağlantısı ise Hristiyanların İsa’nın çarmıha gerildikten ve öldükten üç gün sonra Paskalya Pazarı dirildiğine inanmalarıdır.
Yani diriliş, ölünün yeniden canlanması anlamına gelmektedir.
Bu sözcük mecazi anlamda da kullanılabilir. Örneğin, eğer bir müzik grubu zaman içerisinde popülerliğini yitirir ve saha sonra sürpriz bir şekilde listelere yeniden girerse bu şarkının o grubu dirilttiği (“resurrected”) söylenebilir.
Örnek:
“One of the most basic beliefs of Christianity is the resurrection of Jesus. Basically all Christians believe that.”
19. sunrise service
Bu, Paskalya Pazarı gerçekleştirilen yaygın bir etkinliktir. Bu, insanların ayin sırasında gün doğumunu görebilmeleri için sabahın erken saatlerinde başlayan bir kilise ayinidir. İsa’nın gün doğumunu izlerken dirildiği düşünüldüğü için bu ayinler açık havada yapılır (böylece gün doğumu izlenebilir).
Örnek:
“I want to go to the sunrise service this Easter, but last time it was still freezing and snowy, and I don’t think it will be any warmer this year!”
20. lamb
Bu hem Hristiyanlığın sembollerinden hem de ilkbahar ve yeni yaşamın simgelerinden biridir. Kuzu (lamb) koyun yavrusudur. Birçok Hristiyan İsa’ya Tanrının Kuzusu (“Lamb of God”) adını verir, çünkü İsa günahlarımız için ölmüş ve Tanrının gözünde böylece yeniden iyi bir yer edinmişizdir.
Her dilde olduğu gibi İngilizce de hayvan seslerini taklit etmenin veya yazmanın belirli yollarına sahiptir. İngilizcede kuzular “baa” sesini çıkarır.
Yeni yaşamın diğer sembolleri için bir sonraki bölüme göz atmayı unutma!
Örnek:
“The other day when I was going for a walk, I heard something say ‘baa.’ I turned around and I was surprised to see a little baby lamb!”
21. sacrifice
Bir ödün (sacrifice) verdiğin zaman, birisine yardımcı olmak için zor bir şey yapar ya da bir şeyden vazgeçersin. Bu sözcük isim veya fiil olarak kullanılmaktadır. Buradaki anlamıyla, Hristiyanlar İsa’nın insanlara yardımcı olabilmek için kendisini feda/kurban ettiğine (sacrificed) inanırlar.
Örnek:
“After they had a baby, the Johnsons bought a Volvo because they had heard it was the safest car. They wanted something sportier, but they decided they had to sacrifice style for safety.”
Dini İçerikli Olmayan Paskalya Sözleri
Gördüğün gibi bu sözcüklerin birçoğu din ile ilişkili. Ama özellikle son zamanlarda Paskalya daha popüler bir bayram haline gelmeye başladı ve artık dindar olmayan kişiler dahi bu bayramı kutluyorlar. Birçok Hristiyan bu bayramın ticarileştirildiği ve gerçek anlamını yitirdiği hakkındaki endişelerini dile getiriyor.
Bu yazıda bu tartışmalara girmeyeceğiz. Bunun yerine, Paskalya döneminde karşılaşabileceğin sözcükler ve sembollere odaklanacağız.
22. spring
İlkbahar (spring) dört mevsimden biridir (diğerleri summer, fall/autumn ve winter). Kuzey yarımkürede ilkbahar Mart ayında, Paskalya zamanı civarında başlar. Bu nedenle birçok kişi ilkbaharı Paskalya ve Paskalyayı da ilkbahar ile ilişkilendirir.
İlkbahar havaların ısınmaya ve karların erimeye başladığı zamandır. Günler daha uzun ve daha güneşli bir hal alır, birçok hayvan yavrular ve bitkiler yeniden büyümeye başlar.
Diğer bir deyişle, birçokları ilkbaharı yeni yaşam ve bu nedenle de Paskalya ile ilişkilendirir.
Örnek:
“My favorite season is spring. Winter is too cold, summer is too hot and fall just makes me realize that a long, cold winter is coming. But spring is almost all positive.”
23. birth
Muhtemelen öğrenmiş olduğun ilk İngilizce sözcüklerden biri “birthday” olmuştur. Bu insanın doğduğu gündür. Doğum (birth) ise bir hayvanın yaşamaya başladığı anı tanımlayan bir isimdir. İnsanlarda ise doğum, bebeğin anne rahminden çıkışıdır, ama diğer hayvanlarda doğum farklı şekillerde gerçekleşebilir (bkz. takip eden örnekler).
İngilizcede bunu bir fiil olarak kullanmanın ortak bir yolu olmaması nedeniyle bu sözcüğün biraz tuhaf olduğunu belirtelim. Bir bebek için “is born” (ya da geçmişteyse “was born”) denir çünkü edilgen çatıya sahip bir sözcüktür—yani, bu eylemi gerçekleştiren bebeğin kendisi değildir.
Eğer bu doğumda annenin oynadığı rolü ele alıyorsak onun doğum yaptığını (“gives birth to a baby”) (ya da geçmişteyse “gave birth”) söyleriz. İlk bakışta tuhaf gelebilir ama İngilizceye özgün şeylerden biridir.
Örnek:
“My cousin’s baby was born yesterday. My cousin said that the birth was very normal, but she was understandably tired.”
24. to be born
Bu söze bir önceki örnekte yer vermiştik. Bir insan ya da bir hayvanın yaşamaya başladığı anı tanımlamak için kullanılır.
Doğumdan bahsederken her zaman “to be” fiilini kullanmamız gerektiğini unutma.
Örnek:
“Sarah was supposed to be born on July 18th, but she was born early, on July 1st. Because of that, I think her baby brother will be born early, too.”
25. egg
Bir yumurtanın (egg) ne olduğunu muhtemelen biliyorsun, ama yumurtalar ile ilgili bilmen gereken bazı diğer sözcükler de bulunuyor.
Çoğumuzun sıkça gördüğü yumurta tavuk yumurtasıdır. Dişi tavuk “hen” olarak adlandırılır ve bu tavuk yumurtladığı zaman “The hen laid an egg” deriz. “Laid” sözcüğü “to lay” fiilinin geçmiş zaman çekimidir.
Bir süre sonra civciv yumurtadan çıkmaya hazır olur ve bu olay için “to hatch” fiili kullanılır. Civciv yumurtanın kabuğunu kırar ve yumurtadan çıkar.
Örnek:
“If you don’t take the hen’s eggs after she lays them, you can wait to see if they hatch. Usually the whole process takes about 21 days.”
Yumurta, yeni yaşam potansiyelini (olasılığını) temsil etmesi nedeniyle Paskalyanın sembollerinden biridir. Birçok kişi Paskalya kutlamaları için yumurtaları boyar (dye).
Yumurta boyamak çok basittir. Önce yumurtaların sertleşmesi için onları kaynar suda bırakman gerekir. Daha sonra içine sirke ve gıda boyası katmış olduğun su içine bunları koyabilir ve yumurtaların renk değiştirmesi için birkaç dakika bekleyebilirsin. Ortaya çıkan tasarımlar çok güzel ve şaşırtıcı olabilir!
Paskalya zamanında gerçek yumurtaların yanı sıra sıkça kullanılan başka türden yumurtalar da bulunur. Bunlardan biri çikolatalı yumurtadır ve çocuklara verilen son derece popüler küçük bir armağandır.
Çikolatalı yumurtanın en ünlü çeşitlerinden biri de Cadbury Creme Egg olmaktadır. İçi şekerli ve kremalı malzemeyle dolu çikolatalı bir yumurtadır. Çoğu kişi bunu ya çok sever ya da bundan nefret eder—şahsen ben bayılıyorum!
Başka bir çikolatalı yumurta ise içinden küçük bir oyuncak çıkan Kinder Sürpriz Yumurtadır. Ne yazık ki bunlar ABD’de yasaklanmış olduğu için (ABD’de içerisinde bir oyuncak olan gıda satışı yasaktır) ABD’de popüler değildir.
Paskalya döneminde görebileceğin diğer yumurta çeşidi ise plastik yumurtadır! Bu yumurtalar genellikle iki parçadan oluşur, böylece içlerine oyuncak, şekerleme ya da bozuk para koymak ve bunları küçük birer armağan olarak vermek mümkündür.
26. to hunt
Bazı aileler Paskalya yumurtası avı (Easter egg hunt) düzenlemek için plastik yumurtalar satın alır. Av/Avlanmak (Hunt), bir şeyi aramaya çalıştığın anlamına gelen bir isim ya da fiildir. Örneğin bir kişi geyik avlıyorsa (hunting for a deer), bu kişi yemek üzere bir geyiği vurmak ve öldürmek için geyik bulmaya çalışmaktadır.
Paskalya yumurtası avı ise bundan çok daha barışçıldır. Bu etkinlik kapsamında insanlar (genellikle bir ailedeki yetişkinler) bir evin bahçesine yumurtalar saklar. Bazı aileler plastik yumurtalar saklar, diğerleri çikolatalı yumurtalar saklar ve bazıları da pişmiş katı yumurta dahi saklar.
Benim ailemde plastik yumurtalar kullanılır. Akrabalar plastik yumurtalar içerisine bozuk para, şekerleme ya da çikolata parçacıkları koyar ve bunları bahçeye ya da evin içine saklar. Daha sonra çocuklar bu yumurtaları avlar/bulur ve armağanlarını alırlar. Bu oldukça yaygın ve eğlenceli bir Paskalya geleneğidir.
Örnek:
“While the children hunted for Easter eggs, the parents sat on the porch drinking beer and watching them.”
27. chick
Bir civciv ya da piliç (chick) bir tavuk ya da diğer bir kuşun yavrusudur (ama diğer bazı hayvanlarda da olduğu gibi bazı kuşların yavrularına da özel isimler verilmektedir). Yumurtaların yaygın Paskalya sembolleri olmaları ve civcivlerin de yumurtadan çıkmaları nedeniyle Paskalyanın bir sembolü olmaktadır.
Bu aynı zamanda bir diğer Paskalya şekerlemesini de akla getiriyor: Peeps! Peeps, civciv şekli verilmiş ve Paskalya döneminde sıkça tüketilen marşmelov şekerlemelerdir. Tam anlamıyla bir avuç dolusu şekerden bahsediyoruz ama bunlar yine de lezzetlidir.
Bununla birlikte, mikrodalga fırında Peeps ısıtmak da tuhaf bir çeşit gelenek haline gelmiştir. Bunu yaptığında Peeps şişer ve bunları birbirleriyle “dövüştürebilirsin.” Çok tuhaf ama bir o kadar da eğlenceli—ve lezzetli!
“Peeps” ismi ise muhtemelen İngilizcede civcivlerin çıkardıkları sesin kulağa “peep” gibi gelmesinden esinlenmiştir. Bu ses ya da marşmelov şekerlemeler dışında ise “peeps” sözcüğü “people” yerine kullanılan argo bir sözcük olabilir.
Bir de “chick” sözcüğünün bir kız için söylenebilecek argo bir sözcük olduğu da unutulmamalıdır ve yanlış yerde kullanıldığı zaman tepki çekebilir.
Örnek:
“Ana is a chicken farmer, but she just started last year when she bought 50 chicks.”
28. bunny rabbit
“Bunny” ve “rabbit” sözcükleri aslında aynı hayvanı tanımlıyor, ama “bunny” ya da “bunny rabbit” genellikle bir tavşan yavrusunu tanımlar.
Birçok diğer sözcük gibi bir yavru tavşan da yeni yaşamın bir sembolüdür, bu nedenle de Paskalyanın yaygın bir sembolüdür. Ve bir de Paskalya ile bağdaştırılan çok ünlü bir tavşan bulunur (bkz. Madde 29).
Örnek:
“I think bunnies are usually pretty cute, but my dad doesn’t like them. He gets angry at them because they come into his garden and eat all his vegetables!”
29. the Easter Bunny
Daha önce de söylediğim üzere Paskalya ile bağdaştırılan çok ünlü bir tavşan ve onun adı elbette Paskalya Tavşanıdır (the Easter Bunny). Paskalya Tavşanının hikayesinin belirsiz olduğunu söyleyebiliriz, ama genel anlamda Noel Baba’nın Paskalya versiyonu olduğu söylenebilir.
Hem Noel Baba hem de Paskalya Tavşanı çocuklara hediyeler getiren kurgusal karakterlerdir ama çocukların bunlara inanmaları gerekir, dolayısıyla da bu gelenek sıklıkla küçük çocuklar içindir.
Örnek:
“Now children, you must go to sleep right away. If you’re good, then maybe the Easter Bunny will bring you some chocolate for when you wake up in the morning!”
30. to hop
“Hop” fiili atlamak ya da zıplamak (“jump” ya da “leap”) fiilleriyle benzer anlamdadır. Her iki sözcük de oturur ya da ayakta duru pozisyondan havaya sıçramayı ifade eder.
Tavşanlar diğer hayvanlar gibi yürüyemedikleri ve zıplayarak ilerledikleri için bu sözcük onlarla bağdaştırılmıştır .
Örnek:
“I saw a small bunny hopping slowly through the grass. But when the bunny saw our dog, it started hopping and running really fast to get away.”
31. basket
Sepet (basket) kamış ya da diğer malzemelerden yapılmış bir taşıma aracıdır. Sepetlerde genellikle delikler olduğu için sadece katı objeleri taşımak için kullanılabilir ve sıvılar için kullanılamaz.
Birçok çocuk Paskalya Tavşanından Paskalya sepeti aldığı için sepetler Paskalya ile bağdaştırılmıştır. Birçok ailede, Paskalyadan önceki gece çocuklar uyurken “Paskalya Tavşanı” gelir ve içinde şekerlemeler, oyuncaklar ve çikolata olan sepetleri evin etrafına gizler. Çocuklar uyandıkları zaman bu Paskalya sepetlerini bulmaları gerekir.
Bu arada, ilk icat edildiği zamanda oyuncuların topu sepetten geçirmeye çalışmaları nedeniyle basketbol sporu da basket olarak adlandırılır. Günümüzde ise fileler kullanılıyor ama yine de bu isim olduğu gibi kalmıştır.
Örnek:
“Since I’m not a child anymore, I never get Easter baskets. But for my last birthday someone did give me a basket of fruits and nuts, which was nice!”
Gördüğün gibi dindar bir kişi olman ya da olmaman fark etmeksizin bu Paskalya sözleri ile Paskalya hakkında konuşabilir ve hatta bu bayramı kutlayabilirsin.
Her ne kadar bunun bazı ciddi yönleri olsa da hoş ve eğlenceli yanları da bulunur. Ayrıca, yeni sözcüklerle pratik yapmanın da harika bir yoludur.
Yazımı okuduğun için teşekkür eder ve mutlu bir Paskalya geçirmeni dilerim!
Ryan Sitzman Kosta Rika’da İngilizce ve bazen de Almanca öğretmenliği yapmaktadır. Öğrenmek, kahve içmek, seyahat etmek, diller, yazmak, fotoğrafçılık, kitaplar ve filmler onun ilgi alanları arasındadır, tabi bu sırayla olması şart değil. Sitzman ABC web sitesinden hakkında daha fazlasını öğrenebilir ve onunla iletişime geçebilirsin.