
Dil Öğrencileri için En Önemli İngilizce Yaz Terimleri
Yaz geldi!
Yapılacak eğlenceli şeylerle ve güneşli günlerle dolu yepyeni bir mevsim bizleri bekliyor.
İşte yabancı dil öğrencileri için en önemli İngilizce yaz terimleri! Güneş kremini sür ve başlayalım.
Bronzlaşmak
Bir göl, nehir ya da okyanus kıyısında serinlemekten hoşlanıyor olabilirsin. Ama bunlar sana göre değilse bir yüzme havuzuna (swimming pool) gitmeyi tercih edebilirsin.
Evinde bir su kaynağı olduğu sürece oyun oynamak için yere sahipsin demektir. Musluğa hortumu takabilir, ucunu havaya doğrultabilir ve akan suyun altında koşturabilirsin. Bahçeli evlerde insanlar çimleri genellikle su püskürtücüler (sprinklers) ile sular. Çocuklar püsküren suda (water jet) hoplayıp zıplamaya bayılır.
Yüzme için özel olarak tasarlanmış bir giysi olan mayo (bathing suit) giymek istersin. Bunlardan bazıları oldukça mütevazıdır ve vücudun büyük bölümünü kaplar, diğerleri ise cildinin büyük bölümünü güneş ile buluşturur. Bazı kadınlar bikini adı verilen küçük mayolar giymeyi tercih eder.
Eğer bikini giydiysen havuz başında oturmak ve güneşlenmek (soak up the rays) isteyebilirsin. Bu eyleme İngilizcede sunbathing ya da laying out da denmektedir. Tüm bu İngilizce yaz terimleri bronzlaşmak ile ilişkilidir.
Bilebileceğin üzere İngilizce konuşan kişilerin bazıları çok beyaz tenlidir. Ve bu kişilerin çoğu sağlıklı bir cilt rengine (healthy glow) kavuşmak ister. Diğer bir deyişle biraz bronzlaşmak ve o hayalet gibi beyaz cilt renginden kurtulmak ama aynı zamanda cilt yanıklarından da kaçınmak isterler.
Yazın dışarıda ve özellikle de su kenarında zaman geçirirken ciltlerini korumak için güneş kremi (sunscreen ya da suntan lotion) kullanırlar. Bu losyon bronzlaşmaya izin verir ama bunu kısıtlar.
Bronzlaşmak için kıpırdamadan güneşin altında yatman gerekmez. Dışarıda egzersiz yaparken de bronzlaşabilirsin. Sağlık ve fitness ile ilgili bu argo sözcük listesine bir göz at.
Taraftarı Olduğun Takıma Tezahürat Yapmak
ABD’de beyzbol oyuncularına boys of summer denmektedir. Beyzbol müsabakalarını izlemek insanların sevdiği bir aktivitedir.
Çocuklar için beyzbol programı olan Küçükler Ligi (Little League) müsabakalarını izleyebilirsin. Kızlar da softbol (softball) adı verilen ve kullanılan top biraz daha yumuşak ve daha büyük olsa da kuralları beyzbol ile aynı olan bir spor yapar.
Tüm bu beyzbol tipleri yaz boyunca büyük şehirler ve küçük kasabalarda bulunan halka açık parklarda (community parks) oynanır.
Ya da büyük Kuzey Amerika ve Asya şehirlerinde profesyonel oyuncuların (professional players) büyük stadyumlarda (stadiums) gerçekleşen karşılaşmalarını izleyebilirsin.
Futbol (football ya da soccer) genellikle diğer ülkelerde yaz aylarında oynanmamaktadır ama Dünya Kupası yazın düzenlenir.
Buzlu İçeceklerle Serinlemek
Yazın hava çok sıcak olabilir, dolayısıyla da soğuk bir içecek ile serinlemek isteyebilirsin.
Kuzey Amerikalı çocuklar buz dondurmadan (snow cones) vazgeçemez. Tıraşlanan buz bir kap ya da külah içerisine konur. Asya’da bunun üzerine soyut tatlı bezelye ya da meyve de koyulabilir. Kuzey Amerika’da çok tatlı ve parlak bir renge sahip bir şurup dökülür.
Bu tatlı şurup bi çubuk üzerinde dondurulduğu zaman ise ice pop adını alır.
Amerikalılar buzlu kahve (iced coffee) ve buzlu çay (iced tea) da dahil olmak üzere içeceklerinde buz kullanmaya bayılırlar.
Limonata (Lemonade) harika bir yaz içeceğidir ve hazırlaması çok kolaydır. Çok sayıda taze limon sık. Limon suyunu buzların üzerine dök. Su ekle ve tatlı ile ekşi arasında mükemmel dengeyi yakalayana kadar şeker ekle.
Kamp Yapma ve Balık Tutma
Dünyanın her yanından aileler kısa bir tatile çıkmayı ve geceyi doğada kamp yaparak geçirmeyi sever.
Yağmur yağması halinde ıslanmamanı sağlayacak bir çadır (tent) ya da benzeri bir şeye ihtiyacın olacak. Geceler serin geçiyorsa yanında seni ısıtacak bir uyku tulumu (sleeping bag) ya da en azından seni böceklerden koruyacak bir sineklik (mosquito net) bulundurmak istersin.
Yiyecek pişirmek ya da seni sıcak tutması için bir kamp ateşine (campfire) ihtiyacın olacak. Kamp ateşi aynı zamanda arkadaşlarla toplaşmak ve şarkılar söylemek ve hikayeler anlatmak için de harika bir tercihtir. Çok büyük kamp ateşin bonfire adı verilir ve bunlar Avrupa’da oldukça popülerdir.
S’mores en sevilen kamp atıştırmalıkları arasındadır. Bu atıştırmalığı hazırlamak için bir Amerikan graham krakeri ya da İngiliz bisküvisi ve bir parça kare çikolata ile başla.
Uzun bir tahta çubuk ya da ince metal bir çubuk bul. Ucuna da bir marşmelov ekle.
Alevlerin durulmasını bekle ve marşmelovu ateşim ısısıyla kızart. Yanmasına izin verme. Kahverengiye döndüğü zaman kızarmış marşmelovu çikolatalı kurabiye üzerine dikkatle yerleştir. Ve keyfini çıkar! Bu atıştırmalık ismini ‘some more’ sözünden almıştır, çünkü hep daha fazlasını istersin.
Bir göl ya da nehir yakınlarında kamp yapıyorsan balık tutmayı ve avladığın balıkları kamp ateşinde pişirmeyi isteyebilirsin. Bir olta (fishing pole ya da rod) ve balıkları çekmek için yem (bait) getirmeyi unutma.
Ama pişmeye hazırlamak için balık temizlemek (cleaning the fish) zahmetli bir iştir. Sadece spor amaçlı olarak balığı yakalayıp bırakmayı (catch and release) tercih edebilirsin. Balık tutmanın eğlencesini kaçırmamış olursun.
Ateş Böceği Yakalamak
Uzun otlar ve nemli ve sıcak bir iklimi olan bir yerde yaşıyorsan ateş böceklerini (fireflies) görmüşsündür. Ateş böcekleri Malezya’dan ABD’nin Tennessee Eyaletine kadar her yerde görülmektedir.
Erkek ateş böcekleri dişilerin dikkatini çekmek için kuyruklarından ışık saçar.
Ateş böceklerini yakalamak için tüm ışıkları kapat ve kamp ateşinden uzaklaş. Camdan bir kavanoz bul ve kapağında delikler aç. Kavanozun içine bir parça nemli bez ve çimen koy.
Ateş böceği yakalamak için en iyi zaman gün batımından hemen sonrasıdır. Bir arkadaşından yardım al. Biriniz ellerini kap haline getirerek ya da bir file kullanarak ateş böceğini yakalayabilir. Diğeriniz de ateş böceğini kavanoza koyar ve kapağını kapatabilir. Ateş böceklerinin yeterinde hava alabildiklerinden emin ol.
Eğer yeterince ateş böceği yakalarsan kavanozundan gelen ışık okumak için yeterli düzeye dahi ulaşabilir.
Onları bir gün içerisinde serbest bırakmayı unutma.
Minyatür Golf Oynamak
Mini-golf, crazy golf, ya da putt-putt olarak adlandırılan minyatür golf sahalarının sayısı tüm dünyada artıyor. Bu, aileler ve arkadaşlar için harika yaz aktiviteleridir.
Minyatür golf için kullanılan terimlerin çoğu standart golf terimleriyle aynıdır. Topu deliğe göndermek için bir golf sopası (putter) gerekir. Topu tek vuruşta deliğe soktuğun zaman buna hole-in-one denir. Her bir delik için en azından ortalama (par) sayıda vuruş yapmaya çalışırsın.
Minyatür golf ile standart golf arasındaki fark, sahaların halı saha olması ve her bir deliğin labirent benzeri bir alan üzerinde oynanmasıdır. Yel değirmenleri, su kanalları, kaydıraklar ve dik açılı dönüşler gibi engelleri aşman gerekir.
Eğlenmek isteyen insanlarla oynayabileceğin harika bir yaz aktivitesidir. Bazen bu sahalarda korsanlar ya da kaleler gibi temalar olurken diğerleri kapalı mekanlarda neon ışıklarla süslenir.
Yazı geçirmek için çok sayıda seçeneğin bulunuyor. En önemlisi, yaz mutlu olmak için harika bir zamandır.
Mutluluk hakkında ileri seviye İngilizce sözcükler için bu yazıya göz atmayı unutma.
PLAJDA
Yaz deyince aklımıza otomatik olarak plaj geliyor. Plajdan hoşlanmayan insan sayısı azdır ve deniz kıyısında yaşayan şanslı insanlar yazın bol bol bronzlaşma fırsatı bulur. İngilizce yaz terimleriyle plajın tadını çıkar!
Barefoot (S) – Ayakkabı giymemiş; yalın ayak…kim plajda ayakkabı giymek ister ki?
Sally and Mike are getting married on the beach. It will be a casual affair and they’ll be barefoot.
Cool off (F) – Ya şemsiye altında uzanarak, yüzmeye giderek ya da klimalı bir odada oturarak kendini serinletmek.
I’m going for a swim. I need to cool off.
Cone (İ) – İçine dondurma koyulan konik bir yiyecek; külah.
Little Jonny started crying because he dropped his ice-cream cone in the sand.
Floaties (İ) – Küçük çocukların deniz yüzeyinde kalmaları için kollarına taktıkları içi hava dolu halkalar; kolluklar.
I used to hate wearing floaties when I was a kid. I just wanted to swim like all the adults.
Frisbee (İ) – İnsanların plajda birbirlerine attıkları küçük basık disk; frizbi.
I love going to the beach and playing Frisbee with my dog in the summer.
Jet ski (N) – Su üstünde giden motosiklet benzeri araç.
If you’re under 16 years of age, you cannot go on a jet ski alone.
Life guard (İ) – Plajda nöbet tutan ve tehlikedeki kişilere yardım eden kişi; cankurtaran.
The life guard blew his whistle to tell the people they were swimming too far away.
Life jacket (İ) – İnsanların tekne üzerinde güvende olmak için taktıkları sarı ya da turuncu için hava dolu yelek; can yeleği.
It’s illegal to have a trip in a small boat without wearing a life jacket.
Pebbly (S) – Çok sayıda küçük taş içeren; çakıllı.
The Greek beaches are beautiful. The only problem is that many of them are pebbly and uncomfortable to walk on.
Popsicle (İ) – Sıcakta serinlemeni sağlayacak bir çubuk üzerindeki aromalı buz.
I have great memories of going to the beach with my grandparents when we were younger. They would always buy us popsicles.
Sandcastle (İ) – Kumdan kale.
Kids love to spend time playing in the sand and making sandcastles.
Sandy (S) – Kumla kaplı.
They chose to get married on a sandy beach in Turkey. It was the perfect place for a destination wedding.
Seashore (İ) – Plaj; deniz kıyısı.
Every summer my family and I go to the seashore. I can’t imagine not going to the beach in the summer.
Shade (İ) – Güneş ve sıcaktan koruma sağlayan gölgelik yer; gölge.
I’m going to have to go and sit in the shade; I can feel my skin burning.
Sunburn (İ) – Çok fazla güneşlenince cildin kızarması; güneş yanığı.
I’ve got terrible sunburn from not wearing enough sunscreen so I will have to give the beach a miss today (not go to the beach today).
Sunscreen (İ) – Kendini güneş yanıklarından korumak için sürdüğün krem; güneş kremi.
I always wear sunscreen with SPF 30. I have sensitive skin and burn easily.
Take a dip (F) – Suya girip çıkmak.
I’m going to take a quick dip and then I’ll come home.
Towel (İ) – Yüzdükten sonra vücudunu kurulamak için kullandığın şey; havlu.
My towel is wet. I have to lay it out in the sun for it to dry.
Waves (İ) – Suyun hareketi; dalgalar .
My brother always wants to go where the waves are. He’s a surfer.
TATİL KÖYÜNDE
Attendants (İ) – Havuz başında sana hizmet eden garsonlar.
The attendants at our resort are really busy because of all the guests.
Peak season (İ) – Turistlerin bir yeri ziyaret ettiği en yoğun dönem.
July and August are the peak season months. This is when everything becomes more expensive.
Pool (İ) – Bir otelde yüzebileceğin insan yapımı yer; havuz.
I prefer swimming in the pool rather than the sea. I can’t stand salt water.
Rates (İ) – Belirli bir sezondaki fiyatlar.
The rates of the resort are always higher in the summer months.
Sun lounger (İ) – Güneşin altında üzerine yattığın açık hava yatağı; şezlong.
We had to wake up early to make sure we got the sun loungers we wanted by the pool.
Tip (F/İ) – Verilen hizmete teşekkür etmek için bırakılan para; bahşiş.
We left a $5 tip because the service was great.
GİYSİLER
Bathing suit (İ) – Kadınlar için tasarlanmış tek parça deniz giysisi; mayo.
My grandmother always wears a bathing suit because she doesn’t feel comfortable showing so much skin.
Bikini (İ) – Kadınları için tasarlanmış iki parçalı deniz giysisi.
I always wear a bikini when I go to the beach because it’s easier to get a tan.
Board shorts (İ) – Erkeklerin giydiği sörfçü tarzı deniz şortu.
My brother just bought a great pair of Rip Curl board shorts for swimming this summer.
Flip flops (İ) – Plajda giyilen Japon tarzı sandaletler; parmak arası terlik.
No one wears shoes when they go to the beach. You can only see people who are barefoot or wearing flip flops.
Shorts (İ) – Şort.
Everyone wears shorts in the summer because it’s too hot to wear jeans.
Tank top (İ) – Kolsuz tişört; askılı bluz.
When you wear a tank top, your arms get nice and brown.
HAVA
Blistering heat (İ) – Çok sıcak hava.
No one stays in the city during the summer because of the blistering heat.
Breeze (İ) – Ferahlatıcı hafif rüzgar; meltem.
I love being by the sea because there’s always a breeze and I don’t get too hot.
Heat wave (İ) – Beklenmeyen aşırı sıcaklar; sıcak hava dalgası.
We’re experiencing a heat wave at the moment and that’s why everyone’s at the beach every day.
Humid (S) – Havada su buharı bulunduğu ve havanın çok sıcak olduğu zaman; nemli, rutubetli.
In many parts of Europe it’s very humid in the summer and it’s easy to sweat.
Scorching hot (S) – Çok sıcak.
It’s scorching hot today and every one is swimming in the pool.
DİĞER
Backpacking (İ) – Sırt çantasıyla seyahat. Seyahat etmenin ucuz bir yoludur.
This summer Jenny and Mike are going backpacking through the South of France.
Barbeque (F/İ) Yemeğini açık havada pişirmek; mangal/barbekü (yapmak).
One of my dad’s favorite things to do in the summer is to barbeque steak.
Berries (İ) – Çilek, böğürtlen, yaban mersini gibi yaz meyvelerini içine alan grup.
I don’t like eating sweet things in the summer other than berries in yoghurt. It’s really refreshing.
Campground (İ) – Birçok kişinin kamp yaptığı yer; kamp alanı.
The campground was full when they got there, so they pitched their tent on the beach.
Fishing rod (İ) – Balık tutmak içimn kullanılan uzun çubuk; olta.
Tim just got a new fishing rod for his birthday and he hopes to go fishing this weekend.
Fresh produce (İ) – Taze meyve ve sebzeler.
If you visit Greece or Italy in the summer months, you’ll be treated to a great choice of fresh produce.
Hiking (İ) – Dağ veya doğa yürüyüşü.
Many people enjoy hiking in the summer because the mountains are usually cooler than the beach.
Hiking trail (İ) – Yürüyüş yaparken kullanılan yol; yürüyüş yolu.
We’re going to go on an easy (hiking) trail because it is our first time.
Journey (İ) – Kısa bir gezi.
The car journey was very boring and the kids continued to argue in the back.
Pitch (F) – Kurmak/inşa etmek.
We should pitch our tent here away from the water.
Tent (İ) – Kamp yaptığın zaman içinde uyuduğun şey; çadır.
Rick has a two-man tent. You can share it with him when you go camping.
Sözcük bilgini geliştirecek temel İngilizce yaz terimleri içinden bazılarını gördük. Peki neden hala bekliyorsun? iPod’unu, havlunu ve kitabını kap ve plajın yolunu tut!
Harika bir yaz geçir ve güneş kremini de unutma!
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
Ve Son Bir Şey…
Eğer gerçek hayatta kullanılan İngilizceyi öğrenmek istiyorsan FluentU mobil uygulamasını denemelisin. Buradan da görebileceğin üzere Tıpkı web sitesinde olduğu gibi FluentU uygulaması da popüler şov programları, akılda kalan müzik videoları ve eğlenceli reklamlarla İngilizce öğrenmeni sağlar:
FluentU uygulaması İngilizce videoları izlemeyi gerçekten çok kolaylaştırır. İnteraktif altyazılar bulunuyor. Bu da bir imge, tanım ve kullanışlı örnekler görmek için herhangi bir sözcüğe dokunabileceğin anlamına geliyor.
Örneğin, “brought” sözcüğüne dokunacak olursan şunu görürsün:
Hazırlanmış testler ile herhangi videodaki tüm sözcükleri öğren. Öğrenmekte olduğun sözcüğün daha fazla örneğini görmek için ekranı sola ya da sağa kaydır.
FluentU sana kullanışlı sorular ve çok sayıda örnek sunarak daha hızlı öğrenmene yardımcı olur. Daha fazlasını öğren.
En iyi yanı ne mi? FluentU öğrenmekte olduğun sözcükleri hatırlar. Öğrenmiş olduğun sözcüklere bağlı olarak sana örnekler ve videolar önerir. Gerçek anlamda kişiselleştirilmiş bir deneyim yaşarsın.
Bilgisayarın ya da tabletini kullanarak FluentU web sitesini kullanmaya başla ya da daha iyisi Android veya iTunes mağazasından FluentU Uygulamasını indir.
Bu gönderiyi beğendiyseniz içimden bir his FluentU'ya bayılacağınızı söylüyor. FluentU, gerçek dünya videolarıyla İngilizce öğrenmenin en iyi yolu.