
İngilizce Öğreten Diziler: 10 En İyi Modern Amerikan Sitcomu
İngilizce gramer kitaplarından bıktın mı?
İngilizce öğrenmek için yeterince tekrar alıştırmaları yaptın mı?
Eve geldiğinde daha fazla İngilizce alıştırma yapmak büyük olasılıkla yapmak istediğin en son şey.
Bazen hepimiz şöyle geri yaslanıp televizyonu açıp dinlenmek isteriz.
Öyleyse sana harika bir haberimiz var.
Televizyon sitcomları izlemek İngilizce kelime dağarcığını geliştirmek ve daha akıcı bir şekilde İngilizce konuşmayı öğrenmek için en iyi yollardan biri.
(“Sitcom” “durum komedisi” anlamına gelir – samimi bir ortamda bir arada olan insanlar hakkındadır ve kahkahalar ile doludur. Türkçede de aynı isimle kullanılır, sitcom veya sitkom denir.)
Amerikan argosunu ve insanların gerçekte nasıl konuştuğunu öğrenmenin bundan daha iyi bir yolu yok.
Sokakta veya yabancı arkadaşların arasında duyabileceğin gerçek İngilizce ile karşılaşmaya hazır ol.
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
İngilizce Öğreten Amerikan Sitcom Dizileri Neden İzlenmeli?
İngilizce öğreten diziler, özellikle modern Amerikan dizilerini, İngilizce öğrenme sürecinin düzenli bir parçası haline getirmen gerektiğine dair işte sana 10 neden.
- Sitcomlar, İngilizce ders kitaplarıyla karşılaştırıldığında daha gerçekçi bağlamlara, içeriklere sahip (belki buna öğretmenlerin katılmayacaklar ama bu doğru).
- Konuşma becerilerini geliştireceksin.
- İngilizce öğreten diziler olan sitcomlarda duyduğun dil, günlük İngilizce olma olasılığı daha fazla bir başka ifadeyle daha ‘gerçek’.
- Farklı tipteki aksanları duyabileceğin için dinleme becerilerini de geliştireceksin.
- Bir ülkeye ve dile ait olduğunu hissettiren farklı kültürel referansları öğrenmeye ve anlamaya başlayacaksın.
- Sonuç olarak farklı mizah türlerini anlamaya başlayacaksın.
- Bir sitcomun sıkı bir izleyicisi olduğunda bir filmde olduğu gibi yeni ve farklı karakterleri veya olayları sürekli öğrenmek zorunda kalmazsın bu nedenle sitcomun arka planını bildiğinden daha fazla tahmin edebilecek ve ne söylendiğini anlayabileceksin.
- Sitcomlarda daha hızlı anlamana yardımcı olacak daha fazla kelime ve cümle tekrarları var.
- Sitcomlar önceden kestirilebilirler bir başka ifadeyle ileride ne olacak kolayca tahmin edebilirsin. Bu nedenle hikayeyi anlaması ve takip etmesi daha kolay.
- Eğer gerçekten keyif aldığın harika bir dizi bulursan bağımlısı olacaksın ve İngilizce öğrendiğini unutacaksın.
İngilizceni mükemmelleştirmene yardım edecek bir sitcom şeçmen söz konusu olduğunda sana tavsiyemiz hoşuna giden birini seçmen!
İngilizce Öğreten Diziler: 10 Modern Amerikan Sitcomu
1. “Sex and the City”
Oyuncular: Sarah Jessica Parker, Cynthia Nixon, Kim Cattrall ve Kristen Davis.
Carrie, Samantha, Miranda ve Charlotte, kim bunları duymadı ki? Eğlence düşkünü dört New Yorklu kadın. Belki de şimdiye dek televizyonda yayınlanan en romantik sitcomlardan biri veya en azından en uzun süreni.
“Sex and the City” New York’ta kurgulanan ve çekilen bir dizi. Aslına bakacak olursak yazar Candace Bushnell tarafından yazılan “Sex and the City” romanına dayanıyor. Her birinin farklı kişilikleri olan bir grup orta yaşlı ve göz önünde olan kadından bahsediyor. Bu kadınlar, sıkı dostlar ve hayatlarını, ilginç bir o kadarda zorlu romantik ilişkilerini izleyeceksin.
Carrie Bradshaw (Sarah Jessica Parker) grubun lideri. Bir köşe yazarı ve moda ikonu Carrie, ilişkiler üzerine yazılar yazar. Genelde Carrie’nin yazıları ve sesi hikayenin anlatıcısı. New York’ta yaşamak ve bekar olmak ile ilgili farklı bakış açılarını paylaşır.
“Sex and the City” tüm dünyadan erkekler ve kadınlar arasında popüler olduğunu ispatladı ve o kadar popüler oldu ki diziyi esas alan iki sinema filmi ve “The Carrie Diaries” isimli tanıtıcı dizi yapıldı.
İngilizce öğreten diziler arasında neden “Sex and the City”i öneriyoruz: “Sex and the City” eğlenceli ve izlenmesi keyifli ayrıca çok fazla konsantrasyon gerektirmiyor. Bir diziden ne kadar çok eğlenirsen ondan öğrenmesi o kadar kolay olacak. Dili basit İngilizce dizi arayanlar için ideal. Üstelik pek çok phrasal verb (öbek fiil) kullanılıyor bu da tek başına anlaşılması zor olan ifadeleri bir bağlam içerisinde kolayca anlamana yardım edecek.
Dizide kullanılan dil doğal ve tipik bir New York İngilizcesi bu yüzden eğer Big Apple’a (New York bu şekilde de ifade edilir) gitmeyi düşünüyorsan bu diziyi mutlaka izlemelisin. Ayrıca ülkemiz ve Amerika arasındaki önemli kültürel farkları anlamana yardımcı olacak güvenli cinsellik, arkadaşlık ve romantik ilişkiler gibi ABD’deki modern günlük sosyal meselelerle ilgili çeşitli ilginç konuları da ele alıyor.
2. “The Big Bang Theory”
Oyuncular: Johnny Galecki, Jim Parsons, Kaley Cuoco ve Kunal Nayyar.
Henüz “The Big Bang Theory”i izlemediysen televizyonda görebileceğin harika bir zamanı kesinlikle kaçırıyorsun. Belki de şu anda dünya çapında TV’de en popüler olan dizilerden biri. Farklı türlerde bilimsel araştırmalar ve deneyler yapan üniversitede birlikte çalışan, bilime çokça meraklı, biraz tuhaf davranan ama kafası basan, İngilizce tabirle “nerd” (okuldaki inek öğrencileri hatırla) bir grup arkadaş hakkında.
Sheldon ve Leonard, dostlar ve fizikçiler. Yalnızca dost değil, iş arkadaşları da aynı zamanda oda arkadaşı olarak da birlikte yaşıyorlar. Dizide, dost, iş ve oda arkadaşı olarak birbirleriyle olan ilişkileri yer alıyor. Ayrıca Sheldon ve onun tuhaf yöntemleri ve tavırları ile test edilen ilişkilerinin iniş ve çıkışları ekrana yansıtılıyor.
Ayrıca diğer iki meslektaşları Rajesh ve Howard da çok iyi arkadaşlar hem de bu dörtlü grup tam bir bilim ve ders çalışma tutkunu, kaba tabirle inek, birer “nerd” olduklarını kabul etmekten çekinmiyorlar. Birlikte deneyler yapıyor, bilim kurgu filmi izliyor, video oyunları oynuyorlar ve çizgi roman okuyorlar.
İngilizce öğreten diziler listemize neden “The Big Bang Theory”i aldık: Çok komik ve neler olup bitiğini kavramak için her söyleneni anlamak zorunda değilsin çünkü eylemler çok açık. “What’s Up” (Naber) gibi günlük dilde kullanılan argo tabirleri bir bağlam içerisinde duyabilecek ve anlayacaksın.
Eğer özellikle bilimle ilgileniyorsan bu konuyla ilgili pek çok kelime kapabilirsin. Bir üniversite kampüsü içinde kurgulandığından bir Amerikan üniversitesinde eğitim almanın nasıl bir şey olduğunu ve öğrencilerin kullandığı dilin bir kısmını da öğreneceksin.
3. “How I Met Your Mother”
Oyuncular: Neil Patrick Harris, Josh Radnor, Jason Segel, Alyson Hannigan ve Coby Smulders.
İngilizce öğreten diziler söz konusu olduğunda komik ve ilginç olanlardan biri. Başlangıçta biraz anlaması zor çünkü gelecekte yani 2030 yılında kurgulanmış. Ancak gelecek bir zaman diliminde kurgulanmış dizi fikrine alıştığında gerçekten çok keyif alacaksın.
Ana karakter Ted Mosby, çocuklarına anneleri yani karısı ile nasıl ve ne zaman tanıştığının hikayesini tekrardan anlatıyor. Ted’in hikayesi, 27 yaşındayken 2005 yılında başlar. Üniversiteden can dostunun nişanlanması onda evlenme isteği uyandırır.
Bununla birlikte kadın avcısı tam bir çapkın olan arkadaşı Barney, Ted’in bu planından hiç de mutlu olmaz çünkü artık birlikte çıkıp flört edecek kızlar bulmak için kimsesi kalmayacaktır. Dizi boyunca hikaye çocuklara yeniden anlatılır ve Ted’in bütün arkadaşlarıyla ilgili bir takım farklı hikayeler de var.
Dizi izleyerek İngilizce öğrenmek için neden “How I Met Your Mother” harika bir sitcom: Karmaşık zaman meselesine rağmen ana fikrini kavradıktan sonra anlaması çok kolay bir dizi. Hikaye boyunca bir anlatıcı var (Ted) ve neler olup bittiğini açıklıyor.
Oldukça eğlendiren bir dizi ve pek çok günlük dil örneği ve mizahi unsur kullanılıyor. Örneğin, “high five (çak bir beşlik), legendary (efsanevi) ve awesome (müthiş)” gibi çok sıklıkla kullanılan kelimeleri duyacaksın. Ayrıca flört ve romantizm ile ilgili Amerikan kültürünü anlamak için izlenebilecek harika bir dizi. Kadın avcısı Barney inanılmaz komik. Bu karaktere hemen aşık olacaksın bu da dizinin geri kalan bölümlerini izlemeni sağlayacak.
4. “Ugly Betty”
Oyuncular:America Ferrera ve Vanessa Williams
“Ugly Betty” gençliği hedef alan komik bir dizi fakat yaşça büyük insanların bu neşeli Amerikan sitcomundan keyif almayacağı anlamına gelmez. Ana karakter Betty Suarez (America Ferrera), New York Queensli Latin kökenli kibar ve tatlı bir kız.
Betty sevimli fakat sosyal becerileri, kendine olan güveni ve moda anlayışı biraz zayıf. (Bazı kıyafet seçimleri çok saçma!) Tipik popüler olmayan bir kızken New York’un en havalı yeri Manhattan merkezli Mode dergisinde kişisel asistanlığa yükselir.
Dergi, oldukça varlıklı Bradford Meader tarafından yönetiliyor. Hiç havalı gözükmese de ve Mode‘un imajına hiç uymasa da Bradford, hem Daniel’in sorun çıkarmadığından ve işini düzgün yaptığından emin olmak adına oğluna göz kulak olması için hem de baş editör olarak Betty’i işe alır. İlk başta, Betty pek hoş karşılanmaz fakat zamanla birbirlerine güvenirler hatta arkadaş olurlar.
Daha çocukken Betty’in hayali bir yayıncı olmaktır. Çok çalışkan ve oldukça zeki olmasına rağmen görünüşü ve kıyafet seçiminin kötü olması yüzünden aslında hiç böyle bir fırsat yakalayamaz. Mode’daki bu yeni fırsatla birlikte, hayallerini gerçekleştirmek için her şeyi yapmaya kararlıdır.
İngilizce öğrenmek için dizi tavsiyesi isteyenlere neden “Ugly Betty”i öneriyoruz: özellikle ana dili İngilizce olmayan Betty’in ailesi üzerine çokça yoğunlaşıldığı için “Ugly Betty”i takip etmek kolay. Moda, dergi ve yayıncılık ile ilgili özel kelime dağarcığını öğrenmek için ideal bir yol.
5. “That ’70s Show”
Oyuncular: Mila Kunis ve Ashton Kutcher
Bu Amerikan sitcom dizisinin adından da anlaşılacağı üzere rock müziğin ve hippilerin popüler olduğu 1979’lu yıllarda kurgulanıyor. Ana karakterlerden biri olan Eric Forman, 70’lerde büyüyen tipik bir Amerikan lise öğrencisi. Dizi onun hayatına, arkadaşlarına ve ailesine odaklanıyor. Mutluluk ve hüzün gibi normal gençlik duygularını yaşayan tipik bir ergen grubu.
Eric ailesiyle (Red ve Kitty) birlikte yaşıyor, kız arkadaşı Donna da ailesi Midge ve Bob ile kapı komşuları. Diğer grup üyeleri ise Jackie (Mila Kunis), Kelso (Ashton Kutcher), Hyde ve oldukça komik olan Güney Afrikalı yabancı değişim öğrencisi Fez.
Arkadaş grubu olarak, hayatları, aileleri, kız arkadaşları ve gelecekleri hakkında düşünüp gençlik meseleleriyle uğraşarak boş zamanlarının çoğunu bodrum katında geçiriyor. Birçok insanı ilgilendiren bu dizi, komik gençlik hatalarını gösteriyor.
“That ’70s Show”u İngilizce öğreten diziler arasına neden aldık: Oldukça eğlenceli bir dizi aynı zamanda çok gerçekçi ve sıradan gençlerin hayatlarını gösteriyor. Gençlerin kullandığı günlük İngilizceyle dolu ve Güney Afrikalı bir değişim öğrencisi olan Fez aracılığıyla eğer ana dili İngilizce olmayanlar dili doğru anlamazlarsa nasıl komik hatalar yaptığını da göreceksin.
6. “Grey’s Anatomy”
Oyuncular: Ellen Pompeo, Sandra Oh, Patrick Dempsey, Justin Chambers ve Katherine Heigl.
“Grey’s Anatomy” Amerika’nın en sevilen sağlıkla ilgili sitcomu. Ana karakter Dr. Meredith Grey’i (Pompeo) ve ihtisas dönemine (tıpta doktor olmak için yapılan uzmanlık eğitimi) nasıl başladığını anlatıyor. Eğitimini ele alıyor ve izleyicileri mezun olduğu ve kalifiyeli bir cerrah olduğu zamana götürüyor.
Seattle Grace Hospital’daki diğer cerrahlar ile birlikte her bölümde farklı sağlık sorunlarını ele alıyorlar. İzleyicilerin ilgisini çekecek çok fazla miktarda dram da var ve bazı ana karakterlerin ölümleri, romantik ilişkiler, şahsi meseleler, işle ilgili sorunlar da birbirini takip ediyor.
İngilizce öğreten diziler arıyorsan neden “Grey’s Anatomy”i izlemelisin: “Grey’s Anatomy”de bir dizi farklı ilişkiler var ve değişik karakterler arasında bire bir diyaloglar gerçekleşiyor bu da grup konuşmalarını anlamak daha zor olduğundan takip etmeyi daha kolay hale getiriyor.
Yine “Grey’s Anatomy” pek çok doğal diyalog kullanılıyor ve en çok kullanılan İngilizce deyimleri öğrenmek için harika bir seçenek. Eğer sağlık, tıp ile ilgileniyorsan, doktor olmak için ya da diğer tıbbi mesleklere yönelik öğrenim görüyorsan izlemen gereken harika bir dizi. Diğer dizilerin aksine tıbbi İngilizce ve terimlerin kullanımı hatasız bu da bunların kullanıldıkları bağlamı, içeriği, daha fazla anlamanı sağlayacak.
7. “Friends”
Oyuncular: Jennifer Aniston, Courtney Cox, Matthew Perry, Matt Le Blanc ve Lisa Kudrow.
Hemen hemen herkes Ross, Rachel, Monica, Phoebe, Chandler ve bizim favori komik çocuğumuz Joey’i herkes duymuştur. Saydığımız bu isimler dünyanın en ünlü sitcomu “Friends”in ana karakterleri. Bu dizi artık çekilmiyor olsa da hala o kadar popüler ki nerede yaşıyor olursan ol tekrar gösterimlerini TV’de görebilirsin.
Manhattan, New York’ta geçen bir komedi dizisi ve altı genç arkadaştan bahsetmekte. Hayatları, akrabaları, oda arkadaşları, komşuları ve eski okul arkadaşlarıyla iç içe ve kendilerini aynı apartmanda yaşarken bulurlar. Dizi, iniş çıkışlarını, günlük hayatlarını ve mücadelelerini gösteriyor.
Rachel, eskiden popüler zengin bir kızdı ama artık babasının parasıyla yaşıyor. Rachael’in dostu Monica, aşçı, kontrol delisi biri ve aşk hayatında sorunları var. “Şişman bir kız” olduğundan çocukken sataşılan ve alay edilen biriydi. Ross Monica’nın abisi ve Monica ile Rachel lisede arkadaş olduğundan beri Rachel’a aşık. Ancak tam bir inek ve işinden dolayı arkadaşları genelde onunla dalga geçerler çünkü o bir paleontolojist (dinazorlarla ilgilenen bilim insanı).
Ayrıca boşanmış, bir çocuğu olan ve bir kız arkadaşı bulmak için can atan biri. Bununla birlikte Rachael de dahil olmak üzere kadınlar konusunda kötü şansı devam eder. Phoebe bir hippi ve bazen ne yaptığını bilmiyormuş gibi davranır. Bir masöz ve çok fazla yeteneği olmamasına rağmen bir şarkıcı olmayı hayal eder.
Chandler, ofiste çalışır ve genelde uygunsuz olan birçok espiri yapar. Joey, geleneksel bir İtalyan göçmen aileden gelen ve kadınları seven en ünlü karakter. Joey, bir aktor ve pek çok farklı ünlü kadınla çıkıyor ayrıca en meşhur sözü ise “How you doing?” (Nasıl gidiyor?).
Altı arkadaş zamanlarının çoğunu Rachael’in çalıştığı Central Perk Café’de takılarak geçirirler. Sıradan altı insanın hayatı üzerine kurulu olmasına rağmen dizi çok komik. Kesinlikle izleneceklerden biri.
İngilizce öğreten diziler denildiğinde neden “Friends” önerilir: Çok komik bir dizi ve şakalar o kadar açık ki ne söylediğini anlamak için İngilizceyi mükemmel bir şekilde anlamana gerek yok. Dizinin karakterlerinin hepsi çok farklı ve İngilizce konuşan arkadaşlarınla iletişim kurmana yardımcı olacak mükemmel bir İngilizce öğrenebilirsin.
Dili, konuşmaya yönelik ve diyaloglar sayesinde temel şakaları nasıl anlayacağını öğreneceksin. Diyalogların hızı, diğer sitcomlara göre çok daha yavaş ve daha net görünüyor bu da İngilizceyi daha iyi anlamaya çalışanların işini çok daha kolay hale getiriyor.
8. “Glee”
Oyuncular: Lea Michele and Cory Monteith
“Glee” bir lise öğretmenini ve okulunun Glee Club’ını (koro) oluşturmak ve onu dönüştürmek için çok ciddi gayretlerini işleyen bir saatlik bir dizi. Ulusal şarkı yarışmasını denemek ve ona katılmak için çok çalışması gereken ama ilk başlarda bu konuda pek de yetenekli sayılmayan bir grup müzikle ilgilenen kişiye ilham verme çabalarını gösteriyor. Geçmişte okulunun şahane bir korosu vardı fakat koronun başarısızlığına ve sadece okulda diğerlerine uyum sağlayamayan biraz tuhaf çocukların katıldığı bir yer haline gelmesine neden olan bir dizi farklı skandallar ortaya çıkmıştı.
Bu müzikal sitcom gençlerin yaşantısını sunuyor ve öğrencilerin okulda yüzleştikleri bazı günlük sorunlara ve gerçeklere parmak basıyor. Bu komik bir dizi ve herkesin ilgisini çekebilir. Ayrıca müzik etkisinden dolayı diğerlerinden de oldukça farklı. Daha ilginç olanı ise Lindsey Lohan, Britney Spears ve Demi Lovato gibi dünyanın en büyük yıldızlarının küçük rollerle bir kez de olsa dizide yer alması.
İngilizce öğreten diziler arayanlara neden “Glee”yi tavsiye ediyoruz: Şarkıların akılda kalmasının kolay olması ve sık sık tekrarlar içermesinden dolayı şarkı sözlerinin, öğrencilerin bir dili daha iyi öğrenmelerine yardımcı olduğu geçmişte ispatlandı. “Glee” telaffuzuna da yardım edecek çünkü şarkı söylemelerine yardım etmesi için müzik öğretmeni öğrencilerine farklı telaffuz dersleri verirken dizide gösteriliyor. Bu hit dizideki şarkılar İngilizceyi daha iyi ezberlemene yardımcı olacak ve hatta tonlamana dahi katkısı olacak.
9. “Gossip Girl”
Oyuncular: Blake Lively
“Gossip Girl” popüler bir Amerikan gençlik drama dizisi. Yazar Cecily von Ziegesar tarafından yazılan Gossip Girl adlı kitap dizisi esas alınarak hazırlanmıştır. Dizide, dizinin sonuna kadar bilinmeyen biri olarak kalan ve Gossip Girl olarak adlandırılan bir anlatıcı var. Dizi, Manhattan’ın en zengin bölümü Upper East Side’da yaşayan zengin bir grup lisesi çocuğa odaklanıyor.
İlk bölüm, yatılı okula gönderilmiş, Upper East Side’ın en popüler kızı Serena Van der Woodsen ile başlıyor. Ayrıca “Gossip Girl”in hikayesi, kendini okulun en popüler kızı olarak gören hatta kendine Queen Bee diyen bir diğer popüler kız olan Blair Waldorf’a da odaklanıyor.
Chuck Bass, ailesiyle çeşitli sorunlar yaşayan, karmaşık aşk hayatı ve farklı bağımlılıkları olan en uç kötü çocuk. Nate ise bir diğer ana karakter, uzun süredir Blair ile çıkmaktadır ta ki Serena yatılı okuldan dönüp her şeyi mahvedene dek.
Pek çok skandal ve arası açılan arkadaşlar var. Ailesi boşandıktan sonra babasının yanında kalmak için bölgeye taşınan Dan ve Jenny Humphrey, ortalama bir aileden gelmelerine rağmen zengin çocukların gittiği bir okula gönderilirler. Onların bu yüksek sosyeteye uyum sağlama çabaları da dizide gösteriliyor.
İngilizce öğreten diziler kategorisinde neden “Gossip Girl” de sayılmalı: “Gossip Girl” izlemesi kolay bir dizi çünkü her bölümün başlangıcından sonuna kadar açıklayan bir anlatıcı var bu da tüm İngilizce öğrenenlerin kaçırdıkları şeyleri anlamalarını sağlayacak. Dili, gayet havalı ve gündelik. Genç Amerikalıların birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarını gösteren harika bir örnek.
10. “Desperate Housewives”
Oyuncular: Eva Longoria, Terri Hatcher and Nicolette Sheridan
“Desperate Housewives”, hayali kasaba Fairview’de Wisteria Lane’de küçük bir banliyö sokağında kurgulanmış eğlenceli bir drama. Akıllıca yazılmış bu drama, çok farklı bir grup kadının günlük yaşamlarını ele alıyor. İlginç bir yaklaşımı var ve ilk bölüm yayınlandığında ölen bir kadın tarafından anlatılıyor.
Hikaye 13 yıllık bir süreyi kapsıyor. İzleyiciler, kadınların hayatlarının bir parçası haline geliyor ve aileleriyle evde olan günlük ev içi çekişmelerini izliyor. Desperate Housewives, heyecan verici olaylarla dolu ayrıca Wisteria Lane’de bir sürü suçun ve aşkın yaşandığı pek çok sır var. Dışarıdan bakıldığında bu kadınların hepsinin aşkı, ailesi, parası ve harika evleri varmış gibi geliyor ancak karakterleri daha yakından tanıdıkça ilk bakışta göründükleri kadar masum olmadıklarını göreceksin.
İlk bölümde, dizinin dört ana kadını tanıtılıyor: Lynette Scavo, Susan Mayer, Gabrielle Solis ve Bree Van de Kamp. Hepsi komşular ve çok iyi arkadaşlar ancak hem komşuları hem de iyi arkadaşları olan Mary Alice Young’ın ani ölümüyle şok oluyorlar. Mary Alice’in kocasının onun ölümüyle ilgilisi olduğundan şüpheleniyorlar.
Boşanmış bir çocuk annnesi Susan’ı, yakışıklı yeni komşusu Mike Delfino’nun ilgisini çekmeye çalışırken görüyoruz. Lynette, annelik mücadelesine devam ediyor ve kendini dört çocuğuna adıyor. Bree, 60ların tipik bir ev kadını, yemek pişirmeyi ve evini düzenli tutmayı seviyor., Ancak hayatı skandallarla dolu ve kocasını ve evliliğini kurtarmak için verdiği mücadeleyi izliyoruz.
Gaby, Latin kökenli güzel bir kadın ve eski bir model olarak, aşk macerasını kocası Carlos’tan çaresizce gizlemeye çalışıyor. Evet, bu normal kadınların hayatlarının pek de normal olmadığını onları daha iyi tanıdıkça anlayacaksın. Pek çok değişimler ve dönüşler var. Ayrıca Wisteria Lane’de beklenmedik şeylerin olması pek de nadir değil.
İngilizce öğrenmek için dizi tavsiyesi olarak neden “Desperate Housewives” öneriyoruz: Yeterince eğlenceli olan “Desperate Housewives” İngilizce öğrenmek için en iyi Amerikan dizilerinden biri olabilir çünkü doğal, zorla yapılmayan günlük konuşulan dili ve deyimleri içeriyor.
Dizi, resmi ve gündelik bağlamlar arasında gidip geliyor bu yüzden pek çok farklı durumda dinleme becerilerini geliştirebileceksin. Kullanılan dil renkli, her seviyedeki İngilizceyi geliştirebilir ayrıca “it serves him right” (Ettiğini buldu.) ve “I want to take a rain check.” (Bu sayılmaz alacağım olsun/Bir dahaki sefere.) gibi popüler deyişleri duyacaksın.
Eğer doğru diziyi izlersen televizyon İngilizce öğrenmenin en iyi yollarından biri olabilir.
…yani artık harika bir bahane var! Televizyonundan en iyi şekilde yararlan ve bütün İngilizce becerilerini geliştirmek için kullan. Tipik bir İngilizce kitabında sıklıkla göreceğin yazılı gerçek olmayan senaryolar yerine gerçek hayatla bağlantı kur.
TV ile İngilizce Öğrenmek ile İlgili Son Bir İpucu
Televizyon ile İngilizce öğrenmek harika.
Fakat bu konuda çok zor olan bir taraf da var.
Bazen ne söylendiğini anlamak zor olabilir.
Hatta kelimelere sözlükten bakıp onları not etmek de ayrı bir külfet.
Televizyon ile İngilizce öğrenmenin daha iyi bir yolu var: FluentU.
FluentU, film fragmanları, müzikler, videolar, ilham verici konuşmalar gibi gerçek dünyadan videolar kullanır ve bunları dil öğrenme denyimlerine dönüştürür. Gerçek hayatta insanların konuştuğu şekliyle İngilizceyi öğreneceksin.
FluentU pek çok eğlenceli videoya sahiptir, bunlar popüler talk şovlar, müzik videoları ve komik reklamlar gibi konulardan oluşur ve burada görebilirsin:
FluentU, İngilizce video izlemeyi gerçekten kolaylaştırır. Etkileşimli alt yazılar var. Resmini, tanımını ve faydalı örneklerini görmek için herhangi bir kelimeye dokunabilirsin.
Örneğin, “brought” kelimesine dokunduğun zaman, bunu göreceksin:
Ayrıca FluentU, sadece video izlemek için değil eksiksiz bir İngilizce öğrenme platformu. Yararlı sorular ile herhangi bir videodaki bütün kelimeleri öğren. Öğrenmeye çalıştığın kelimelerle ilgili daha fazla örnek için sağa sola kaydır.
En iyi yanı ise FluentU, öğrendiğin kelimeleri hatırlar. Bu kelimeleri kullanarak FluentU sana örnekler ve videolar tavsiye eder. Tamamen sana özel bir deneyim yaşarsın.
Bilgisayarın veya tabletin ile web sitesi üzerinden FluentU kullanmaya başla veya daha iyisi mi iTunes veya Google Play mağazalarından FluentU uygulamasını indir.