
Havadan Sudan Konuşmak: İngilizce Hava Durumu Terimleri
Gök gürültüsünden korkuyor musun?
Yağmurda dans etmeyi sever misin?
Şimşekler sence güzel mi?
Her sene şehirlerin üzerinden fırtınalar geçiyor—yağmur fırtınaları, kar fırtınaları, dolu fırtınaları, vb.
İşte bu nedenle çoğumuzun bilgisayarları veya cep telefonlarında Hava Durumu Kanalı kayıtlı ve hazırdır. En yeni hava durumu haberlerini almanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.
Peki yaşadığın şehirde bugün hava nasıl?
O güneşli günleri, fırtınalı günleri ve bunların arasındaki her şeyi anlatmak için ihtiyacın olan İngilizce hava durumu cümleleri irdeleyeceğiz.
Ama sözcük bilgisine girmeden önce hava durumunun neden çoğu insan için bu kadar sıcak bir konu olduğunu görelim.
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
İngilizce Hava Durumu Hakkında Konuşmayı Neden Öğrenmelisin?
Ne kadar çok kişinin havadan sudan konuşmayı sevdiğini fark ettin mi? Kasa sırasında beklerken ya da yeni birisiyle bir partide tanıştıkları zaman olması fark etmeksizin hava durumu popüler bir sohbet açma yöntemidir.
İş toplantıları ya da profesyonel bir ortamda dahi hava popüler bir sohbet konusudur.
Bunun nedeni ise havanın günden güne ve konumdan konuma değişiyor olması ve bunun da herkesin günlük yaşamını etkileyen bir durum olmasına bağlı olabilir. Bu konuşmalara tam anlamıyla dahil olabilmek için çok sayıda İngilizce sözcük ve terim biliyor olman gerekir.
Ayrıca, havaya ilişkin terimleri bilmek güvenliğin açısından da önemlidir! Yerel bir restoranda olduğunu ve garsonun laflamak için sana “Be careful of that fog when you go over the bridge” (“Köprüden geçerken sise dikkat et”) dediğini düşün. Sisin ne anlama geldiğini bildiğine şükredersin!
Doğru Sözcükler Kullanarak İngilizce Hava Durumu Hakkında Nasıl Konuşulur
Hava şartlarını tarif etmek için kullanabileceğin çok sayıda sıfat bulunur. Bunların bazılarının anlamları birbirine yakın (hot [sıcak] ve warm [ılık] gibi) ve ayırt etmesi zordur, diğerleri ise tamamen farklıdır (rainy [yağmurlu] ve sunny [güneşli] gibi) ve bunları hatırlamak daha kolaydır.
Bu terimleri öğrenmenin yanı sıra bunlarla sık sık alıştırma yapmayı da unutmamalısın. FluentU bunun için harika bir kaynaktır. FluentU, müzik videoları, film fragmanları, haberler ve etkileyici konuşmalar gibi eğlenceli videoları alır ve bunları İngilizce derslerine dönüştürür.
FluentU bunu iki şekilde yapmaktadır. Birinci olarak, yardımcı altyazılara sahip videolar izleyebilirsin. Altyazılara tıkladığın zaman videoda geçen sözcüklerin resimlerini, tanımlarını ve hatta örnek cümlelerini görebilirsin. Bu sözcükleri öğrendikten sonra, bunları FluentU ile sık sık tekrarlamayı unutma!
Şimdi her hava koşulu hakkında konuşmak için ihtiyacın olacak yaygın kullanılan terimlere geçelim.
İngilizce Hava Durumu Hakkında Konuşmak için İhtiyacın Olan 16 Sözcük
Hot / Warm (Sıcak / Ilık)
Hava hot (sıcak) dediğimiz zaman, sıcaklıkların rahatsız edici dereceye çıktığı yaz aylarında gördüğümüz oldukça yüksek sıcaklıklardan bahsederiz. Hava warm (ılık) olduğu zaman ise sıcaklık biraz yüksektir ama dayanılabilir düzeydedir.
When the weather is warm, I prefer light clothing like t-shirts.
Hava ılık olduğu zaman tişört gibi hafif şeyler giymeyi tercih ederim.
Today is so hot that I’ve been sitting under the fan all day.
Bugün hava o kadar sıcak ki bütün gün vantilatörün altında oturdum.
Cold / Cool (Soğuk / Serin)
Cold (soğuk) neredeyse dondurucu olmaya yakın, oldukça düşük sıcaklıkları ifade eder—dışarı çıkmak için kaban giymeni gerektirecek türden bir sıcaklık. Cool (serin) dediğimiz zaman ise biraz düşük, sadece bir süveter giymeni gerektirecek bahar sıcaklıklarına benzer bir havadan söz ederiz.
On cool days like today, you should be fine with a light jacket.
Bugün gibi serin havalarda ince bir ceket yeterli olur.
Don’t forget your coat; it’s cold outside.
Ceketini unutma; dışarıda hava soğuk.
Sunny / Rainy (Güneşli / Yağmurlu)
Sunny (güneşli) hava bol miktarda güneş ışığı anlamına gelir. Bunun zıttı ise bol miktarda yağış anlamına gelen yağmurlu havadır.
On sunny days, I like to take the kids to the beach.
Güneşli günlerde çocukları ğlaja götürmeyi severim.
Rainy days are the best time to stay home and read a book.
Yağmurlu günler, evde kalıp kitap okumak için en iyi zamandır.
Clear / Cloudy (Açık / Bulutlu-Kapalı)
Havanın clear (açık) olduğu bir gün, o gün havanın kötü olacağına dair hiçbir işaret olmadığı anlamına gelir. Havanın cloudy (bulutlu / kapalı) olduğu bir gün ise gökyüzünün bulutlarla kaplı ve güneşin az ya da hiç görünmediği anlamına gelir.
Isn’t it great that we’re having such clear days this week?
Bu hafta bu havanın bu kadar açık olması harika değil mi?
It looks cloudy; you should bring an umbrella in case it rains.
Hava bulutlu gibi; ne olur ne olmaz yanına bir şemsiye al.
Dry / Humid (Kuru / Nemli)
Hava dry (kuru) olduğu zaman gökyüzünde yağış ya da nem yoktur. Ama hava nemli olduğu zaman havada rutubet vardır ve hava yüksek miktarda su buharı içerir. Humid (nemli) havalar genellikle daha fazla terlememize neden olur.
Bush fires are common around here when the weather is dry.
Hava kuru olduğu zaman burada sıklıkla kontrol edilemeyen yangınlar meydana gelir.
The weather’s been so humid lately it’s impossible to go outside without breaking a sweat.
Son günlerde hava o kadar nemli ki terlemeden dışarı çıkmak imkansız.
Foggy / Misty (Sisli / Puslu)
Bu iki sıfat, suyun havada küçük damlalar halinde askıda kalması ve görüş mesafesini kısıtlamasına neden olan olumsuz hava şartlarını ifade eder. Fog (sis) yeryüzüne yakın olarak meydana gelir; daha yoğundur ve etrafı görmeyi zorlaştırır. Mist (pus) ise genellikle tepe ve dağlık yerlerde oluşur ve o kadar yoğun değildir.
Be sure to turn on your headlights when driving through foggy areas.
Sisli yerlerde araba sürerken farlarını açmayı unutma.
It’s misty up in the mountains in the mornings.
Dağlarda sabahları hava sislidir.
Gusty / Windy (Esintili / Rüzgarlı)
Bu sıfatlar rüzgarı tanımlar. Gusty (esintili) terimi kısa ama güçlü rüzgarları ifade ederken windy (rüzgarlı) terimi normalden daha güçlü esen bir rüzgarı ifade eder.
It’s been gusty all afternoon and my umbrella was blown away.
Hava akşamüstü boyunca esintiliydi ve şemsiyem uçup gitti.
As we were walking along the beach, it started to get windy.
Sahilde yürürken hava rüzgarlı olmaya başladı.
Thunder / Lightning (Gök Gürültüsü / Şimşek)
Bir fırtınadan bahsederken genellikle bu iki isim kullanılır. Thunder (gök gürültüsü) sıklıkla ardından gökyüzünde şimşek çaktığı görülen gürültülü bir patlama sesidir.
Whenever there’s thunder and lightning, my dog rushes into the house in fear.
Ne zaman gök gürültüsü ve şimşek olsa köpeklerim korkuyla evin içinde koşuşturmaya başlar.
İngilizce Hava Durumu Hakkında Konuşmak için 17 Soru ve İfade
Kahve almak için ya da postanede sıranızı bekliyor olmanız fark etmeksizin kendini yanındaki kişiyle dışarıda olup biten hakkında gündelik bir konuşma içinde bulabilirsin.
İşte buna hazırlanmanda sana yardımcı olacak bazı ifadeler.
How’s the weather? / What’s it like out there?
Hava nasıl? / Dışarıda hava nasıl?
Eğer bir süredir dışarı çıkmadıysan ve dışarıda durumun nasıl değiştiğini merak ediyorsan bu soruların her ikisi de sormak için iyi sorulardır.
Ya da belki de dışarıya çıkıp çıkmamak konusunda kararsızsan ve içeri giren bir kişiye bu soruyu sormak isteyebilirsin.
What’s the temperature like (out there)?
(Orada) sıcaklıklar nasıl?
Bu soru Fahrenheit ya da Celsius cinsinden dereceleri sormaktadır. Bununla birlikte, insanlar genellikle yaklaşık bir sıcaklık öğrenmek ister:
It’s around 40°.
Sıcaklık 40° civarında.
Elbette, aşağıdaki gibi bir yanıt da kabul edilebilir:
It’s really (hot/cold/warm/cool).
Hava gerçekten (sıcak/soğuk/ılık/serin).
What’s the weather forecast?
Hava tahmini nasıl?
Eğer bir gezi ya da etkinlik planlıyorsan hava durumunu önceden bilmek isteyebilirsin. Forecast (hava tahmini) gelecek birkaç gün içerisinde nasıl bir hava durumunun beklendiğini ifade eden terimdir.
What a [beautiful] day!
Ne güzel bir gün!
Tanımlarını daha ilginç hale getirmek için nice (hoş) ya da gorgeous (muhteşem) gibi sıfatlar kullan.
It’s [warm and sunny] outside.
Dışarıda hava [ılık ve güneşli].
Bu, iki ya da daha fazla tanımlayıcı sıfat kullanılan basit bir cümledir.
It’s warm and windy outside.
Dışarıda hava ılık ve rüzgarlı.
Blue skies (masmavi gökyüzü) genellikle iyi hava şartlarının habercisi olan bir ifadedir.
There’s nothing but blue skies outside.
Dışarıda masmavi bir gökyüzü hakim.
We couldn’t ask for [better] weather.
Hava [daha iyi] olamazdı.
Burada karşılaştırma sıfatı olan better (daha iyi) teriminin kullanımı, havanın son derece iyi olduğu ve bundan iyi olamayacağını ifade ediyor. Nicer (daha hoş) ya da more beautiful (daha güzel) gibi karşılaştırma sıfatlarını da kullanabilirsin.
We couldn’t ask for nicer weather this week!
Bu hafta hava daha iyi olamazdı!
This is the (best/worst) weather we’ve had all [season/week/year]!
Bu [mevsim/hafta/yıl] yaşadığımız (en iyi/en kötü) hava bu!
Üstünlük ifade eden best (en iyi) sıfatı, havanın son derece iyi olduğu ve hiçbir şeyin bundan iyi olamayacağını ifade etmek için kullanılır. İşte buna bir örnek:
This is the most beautiful weather we’ve had all week!
Bu, bu hafta gördüğümüz en güzel hava!
This is the worst weather we’ve had all spring!
Bu bu bahar gördüğümüz en kötü hava!
[Awful] weather, isn’t it?
[Berbat] bir hava, öyle değil mi?
Özellikle bir kişinin seninle aynı fikirde olmasını bekliyorsan soru cümlesi kullanmak oldukça yerindedir. Bunun yerine nasty (kötü) ya da terrible (felaket) gibi sıfatlar kullanabilirsin.
Nasty weather today, isn’t it?
Bugün hava kötü, öyle değil mi?
It’s [boiling] hot!
Hava [çok] sıcak!
Boiling (kaynama) sözcüğü burada bir fiil olarak değil, ne kadar sıcak olduğunu ifade etmek amacıyla bir sıfat olarak kullanılmıştır. Bunun yerine extremely (aşırı) ya da really (gerçekten) gibi zarflar da kullanabilirsin.
It’s [freezing] outside!
Dışarısı [buz gibi]!
Bu sade cümlede havayı tanımlamak için herhangi fiilin -ing formunu kullanabilirsin, örneğin, pouring (sağanak) ya da sizzling (çok sıcak) gibi.
I can’t believe this [weather]!
[Hava] inanılır gibi değil!
İşte duyduğun hayreti ifade etmenin basit bir yolu. Bunun yerine storm (fırtına) ya da wind (rüzgar) gibi uygun herhangi bir isim kullanmaktan çekinme.
It’s raining cats and dogs!
Bardaktan boşanırcasına yağıyor!
Bu, sağanak yağış için söylenen popüler bir deyimdir. İstediğin zaman kullan.
It looks like [rain].
[Yağmur] yağacak gibi görünüyor.
Burada looks like (gibi görünüyor) derken yakın bir gelecekte yağmur yağabileceğini söylersin. Kara bulutlar görmüş ya da gök gürültüsünü duymuş olabilirsin. Ayrıca, snow (kar) ya da a storm (fırtına) gibi isimler de kullanabilirsin.
[A storm] seems to be [coming/heading] this way.
[Bir fırtına] bu yönde [ilerliyor] gibi görünüyor.
Burada seems to be (gibi görünüyor) deyimi bir fırtınanın gelme ihtimalini ifade ediyor. Şöyle de diyebilirsin:
Heavy rain seems to be heading this way.
Sağanak yağış geliyor gibi görünüyor.
The weather will be warming up soon. (Havalar kısa sürede ısınacak.)
Warming up (ısınma) ifadesi, sıcaklıkların artacağı ve havanın daha sıcak olacağını ifade eder. Bunun zıttı ise şu olurdu:
The weather will be cooling down soon.
Çok yakında hava serinleyecek.
It’s expected to be [hotter] than last year.(Havanın geçen seneden [daha sıcak] olması bekleniyor.)
Burada expected to be (olması bekleniyor) ifadesi bir şeyin olacağını düşündüğünü ortaya koyuyor. Mevcut hava koşulları ile geçmişteki bir zamanı karşılaştırmak için bir karşılaştırma sıfatı kullan. Colder (daha soğuk) veya less windy (daha az rüzgarlı) gibi karşılaştırma sıfatları kullanabilirsin.
İşte hepsi bu—tıpkı anadilini konuşan biri gibi havadan bahsedebilmen için harika bir İngilizce hava durumu sözcükleri ve ifadeleri listesi. Bu cümle yapılarına kısa sürede ısınacağını (warm up) ve bunları kendi cümlelerinle kullanacağını umuyorum.
Bol şans!