
Çok Kullanılan İngilizce Kelimeler: ESL Öğrencileri için 22 İngilizce Argo Kelime ve Anlamı
Hey sen, gözde öğrenci.
İngilizce sınavlarında çok iyi yapıyorsun. Gramerin kusursuz.
Peki, konuştuğun İngilizce neden hala bir ders kitabını andırıyor? En çok kullanılan İngilizce kelimeleri biliyor musun?
Belki biraz gevşemeli ve daha az resmi olmalısın yani biraz informal English!
İngilizce konuşan arkadaşınla chatleşirken her zaman çok kibar (gramer olarak mükemmel) olmak zorunda değilsin.
İşte sana İngilizce konuşmalarının kulağa daha hoş gelmesi ve doğal olmasını sağlayacak mükemmel argo kelimeler! Listemizdeki en çok kullanılan İngilizce kelimeler seni oldukça cool yapacak!
Download: This blog post is available as a convenient and portable PDF that you can take anywhere. Click here to get a copy. (Download)
En Çok Kullanılan İngilizce Kelimeler: ESL Öğrencileri için Argo Kelimeler ve Anlamları
En çok kullanılan İngilizce kelimeler 22 maddelik bir liste halinde aşağıda seni bekliyor. Tüm bu kelimeleri günlük hayatında kullanmaya çalış. En çok kullanılan İngilizce kelimeler için FluentU eşsiz bir kaynak. Android veya iOS bir cihazın varsa FluentU uygulaması ile her yerde pratik yapabilirsin.
Şimdi listemize geçelim.
1. Sure
Sure (adj.) emin anlamına gelir.
Bu bir şeyin kesin olduğunu ifade etmek için kullanılır. Bir şeyde haklı olduğuna emin olduğun gibi. Eğer biri, bir şey hakkında sure ise doğru olduğuna güvenebilirsin — en azından çoğuna.
“Was that his real hair?”
“Kendi gerçek saçı mıydı?”
“No, I’m pretty sure it was a wig!”
“Hayır, oldukça eminin o bir peruk!”
Ancak pek çok türlü kullanımı da var! Bir adverb, zarf, olarak sure üzerinde durduğun noktayı vurgular. Eğer bir şeyi yalnıza sevmiyor çok ama çok seviyorsan sure kullanman gereken bir kelime!
“That cheesecake sure is tasty!”
“Bu cheesecake kesinlikle enfes!”
Sure thing bir soruya “of course” yerine cevap olarak kullanılabilir.
“Hey, are you coming over tonight?”
“Hey, bu gece geliyor musun?”
“Sure thing!”
“Elbette!”
Oldukça tuhaf ama “You’re welcome”, “Rica ederim, bir şey değil” yerine de kullanabilirsin.
“Hey, thanks for lending me your bike.”
“Hey, bisikletini ödünç verdiğin için teşekkür ederim.”
“Sure thing!”
“Bir şey değil!”
2. Sure-fire
Sure-fire (sıfat) aslında ateş edeceği kesin yani iyi çalışacağından emin olunan tüfeklerden bahsederken kullanılırdı. Bugünlerde, bir şeyin ticarette veya sporda kesin sonuçları olduğu zaman kullanılır. Genelde olumludur. Ancak, bağlama göre olumsuz bir şekilde de kullanılabilir.
“Which team do you support?”
“Hangi takımı tutuyorsun?”
“The Marinos — they’re sure-fire winners!”
“The Marinos — garanti kazanan onlar olur.
Bir örnek daha verelim bu sayede bu ifadeyi nasıl kullanacağın konusunda sure ol.
“Making fun of the boss’s new wig is a sure-fire way to lose your job!”
“Patronun yeni peruğuyla dalga geçmek işten kovulmanın en garanti yolu.”
3. Whatever
Whatever (isim/zarf) öyle farklı kullanımları olan bir kelime ki iddia ediyorum kullanmaktan kaçamayacaksın. Whatever bir şeyde sınırlama eksikliğini vurgulamak için yaygın olarak kullanılır. Bir şeyi önemsemediğini veya umursamadığını göstermek için bir ünlem olarak da kullanabilirsin. Biri bir şeyden tamamen yorulduğunda kullanılır. Doğru bir şekilde kullanılırsa insanların seni rahatsız etmesini önlemenin harika bir yolu. Aşağıdaki gibi olumlu ve rahat bir şekilde kullanılır.
“So, can I order lobster today?”
“O zaman, bugün ıstakoz isteyebilir miyim?”
“Eat whatever you like. It’s your birthday and I’ll pay!”
“Her ne istersen ye. Bugün senin doğum günün ve ben ödeyeceğim!”
Yukarıdaki örnekte whatever fark etmeyeceğini göstermek için kullanılıyor. Kişi, hiç bir sınırlama olmadan ne istiyorlarsa yiyebileceklerini arkadaşına anlatıyor.
“Look, I was right all along! That means I’m smarter than you!”
“Bak, başından beri haklıymışım! Bu benim senden daha akıllı olduğum anlamına gelir!”
“Oh, whatever!”
“Ah, her neyse!”
Bu örnekte whatever diğer kişinin söylediğini rahat ve sıradan bir tavırla savma ifade edilir.. Sıklıkla bu amaç için komik, şakacı bir şekilde kullanılır.
4. Break up
En çok kullanılan İngilizce kelimeler listemizde şimdi sıra “Break up” fiilinde. Break up (fiil) bir şeyi parçalara ayırmakla ilgili değil – en azından argo olarak kullandığın zaman. Eğer arkadaşın biriyle broken up olduğunu anlatıyorsa bu ilişkilerine son verdikleri anlamına gelir. Bu yüzden bu durumda ona shoulder to cry on olacaksın yani başını omzuna koyup ağlayabileceği bir dert ortağı olacaksın.
“After 2 years, she broke up with me, just like that!”
“İki yıldan sonra benden ayrıldı, işte böyle!”
“Takma kafaya, onun için fazla iyisin!”
5. Breakup
Benzer bir kelime breakup (isim) Bu iki insanın ayrılması durumunu ifade eder.
“After their messy breakup, they both went their separate ways.”
“Yılan hikayesi ayrılıklarından sonra her ikisi de kendi yollarına gitti.”
6. Scumbag
Scumbag (isim) kaba saba biri için kaba ve çok olumsuz bir terim. Dürüst ve iyi olmadığı, kirli, berbat ve bir ezik olduğu veya yukarıdakilerin hepsi olduğu için birine söylenebilir.
“He said he was gonna fix my phone, but he stole it!”
“Bana telefonumu tamir edeceğini söylemişti fakat onu çaldı!”
“Wow, what a scumbag!”
“Vay be, ne pislikmiş!”
7. Hang up
Hang up (fiil) bir telefon aramasını sonlandırmak istediğin zaman yaptığın şey. Telefondan bir şey satanlar insanları aradıkları zaman insanların genelde yaptıkları şey.
“Hello there, I’m David. Are you interested in taking a survey?”
“Merhaba ben David. Anket yapmak ister misiniz?
*Klik*
“Oh, he hung up! I guess he wasn’t interested.”
“Oh, telefonu kapattı! Sanırım ilgisini çekmedi.”
8. Hang-up
Hang-up (isim) ise tamamen farklı. Hang-up sana sorun çıkaran veya uzun bir zaman zarfındaki duygusal gerginliğe neden olan şey. Bu seni düzenli olarak çok sık rahatsız eden bir şey.
“You seem to have some hang-ups about going to the doctor.”
“Doktora gitme konusunda sende bazı takıntılar var gibi görünüyor.”
“Yeah, I’ve had a few bad experiences with doctors.”
“Evet, doktorlar ile birkaç kötü şey yaşadım.”
9. Hang on
En çok kullanılan İngilizce kelimeler arasında yer alan hang on (fiil), eğer bir ağaç dalından sallandıysan hatırlayabileceğin bir şey. Bir şeyi tuttuğun anı tarif eder. Bu ifade sıklıkla “wait a minute” demenin bir yolu olarak kullanılır.
“Are you ready to go yet?”
“Çıkmaya hazır mısın?
“Hang on, I just need to save my game!”
“Bekle, oyunu kaydetmem gerekiyor.”
“Oh yeah, you’ve been playing that video game for hours!”
“Evet, saatlerdi o oyunu oynuyorsun!”
10. Hangover
Hangover (isim) pek çok insanın yaşadığı fakat kesinlikle keyif almadı şey. Eğer önceki gece çok fazla içersen sabah kendi hasta hissedeceksin ve korkunç bir baş ağrın olacak. İşte bu hangover, akşamdan kalma!
“Hey, Jim, why don’t we go to that all-you-can-eat restaurant tonight?”
“Hey, Jim, bu gece neden açık büfe restoranına gitmiyoruz?
“Urgh, no thanks. I’ve got a hangover and I’m gonna be sick.”
“Yoo, teşekkürler. Akşamdan kalmayım ve hasta olacağım.”
11. Drop by / Drop in
To drop by/drop in (verb) birine planlamadan kısa bir ziyarette bulunmak. Eğer biri sana “drop in anytime” derse, her ne zaman istersen gelebilirsin demenin dostane söyleyiş şeklidir. Ancak gitmeden önce aramak her zaman iyidir!
“I’m really sorry, but I’ve still got those books I borrowed from you a month ago!”
“Özür dilerim ama senden bir ay önce ödünç aldığım kitaplar hala ben de duruyor.”
“Oh, no worries. Why don’t you drop in after work and bring the books then?” “Endişelenme. işten sonra uğrayıp neden kitapları bırakmıyorsun?”
12. Check out
Check out (verb) ifadesini duyduğun zaman büyük ihtimalle otel faturanı ödeyip otelden ayrılmayı düşünüyorsundur. Ancak “look at” veya “listen to” demek için kullanılır, özellikle alışılmadık veya ilginç bir durum varsa.
“Check out that guy over there!”
“Şuradaki adama bak!”
“What, the weird one with the cat on his head?”
“Ne, kafasında kedi ile olan garip adam mı?”
13. Be into
Be into (fiil) hoşlanmak, ilgilenmek veya keyif almak anlamına gelir. Genellikle bir hobiden, son bir trendden veya modadan bahsederken kullanılır.
“My husband is really into soccer at the moment.”
“Kocam şimdi futbolla ilgileniyor.”
“That’s great!”
“Bu harika!”
“Not really, I never see him because he’s always at the soccer club!”
” Hiç de değil, onu görmüyorum çünkü sürekli futbol kulübünde!”
Eğer birinin sana karşı “be into you” durumu olursa bu senden hoşlandığı ve duygusal olarak senle ilgilendiği anlamına gelir!
“Wow, she’s really into you!”
“Vay, senden gerçekten hoşlanıyor!”
“I guess. But she’s not really my type.”
“Sanırım ama gerçekten benim tipim değil.”
14. Grab
Eğer bir şeyi grab (verb) yaparsan, bu genellikle onu tuttuğun anlamına gelir. Argo kullanımı, bir şeyi elde etmek veya gidip bir şeyi hızlıca almak anlamına gelir.
“Grab your bags, Sue! Let’s go and grab a bite to eat.”
“Çantalarını al, Sue! Haydi gidip bir şeyler atıştıralım.”
“OK!”
“Tamam!”
Ayrıca biri etkilemek, dikkatini çekmek ya da tepki vermesini sağlamak anlamına gelir.
“How did the movie grab you?”
“Filmi nasıl buldun?”
“It was amazing!”
“Harikaydı!”
15. Killer
Bu da mı en çok kullanılan İngilizce kelimeler arasında? Killer (isim/sıfat) kulağa da ürkütücü geliyor değil mi? Pek sayılmaz. Olumsuz bir bağlamda argo kelime olarak sınav soruları ve 10 kilometre koşmak gibi üstesinden gelmesi zor şeylerden bahsederken kullanılır. Olumsuz bir şekilde kullanıldığında çok yorucu ve zor şey anlamına gelir. Daha olumlu bir şekilde kullanıldığında bir şey. harika, şaşırtıcı, etkileyici bir şeyi tanımlamak için kullanılır.
İlk olarak bu olumsuz örneklere bakalım.
“That exam was a killer!”
“Bu sınav çok kazıktı!”
“Yeah well, it’s over. Let’s go and get a drink!”
“Evet öyle, bitti. Haydi gidip bir şey içelim!”
İşte bir de olumlu örnek
“Wow, that was a killer burger!”
“Vay, bu müthiş bir burgerdi!”
16. Dead
Dead (sıfat) kelimesi endişe verici gelebilir fakat panik yok. Eşyalardan bahsediyoruz, insanlardan değil! Çok yaygın olarak insanlar bir şeyi dead, olarak nitelediklerinde bir bataryadan veya bataryaya sahip olan bir şeyden bahsediyordur.
“Why don’t you give him a call?”
“Neden onu aramıyorsun?”
“I can’t, my cellphone’s dead.”
“Arayamam, cep telefonumun şarjı bitti.”
Duvardaki sineklerin dahi uyuduğu çok sıkıcı bir partideysen yine parti için dead diyebilirsin.
“This party’s dead! Let’s go somewhere else.”
“Bu parti ölü! Haydi başka yere gidelim.”
17. Girls’/Boys’ Night Out
Girls’/boys’ night out (isim) bir grup arkadaşınla kız kıza veya erkek erkeğe dışarı çıkıp eğlendiğiniz gecedir. Bu ortamlarda genellikle alkol alınır! Gördüğün gibi:
“I’m tired of housework and work.”
“Ev işi yapmaktan ve çalışmaktan yoruldum.”
“Okay, then why don’t we have a girls’ night out?”
“Tamam, neden kızı kıza çıkıp eğlenmiyoruz?”
18. All-nighter
All-nighter (isim) bütün gece süren bir şey, genellikle ders çalışmayla geçirilen bir gece. Pull an all-nighter (fiil) yapılması gereken bir şeyi yaparak bütün gece yatmamaktır.
“Wow, you look awful!”
“Ooo, berbat görünüyorsun!”
“Oh, thanks! I just pulled an all- nighter to study for my final exams.”
“Teşekkürler!, final sınavlarına çalışmak için sabahladım.”
19. Stuff
Stuff (isim) “things”in eş anlamlısı olarak kullanılır. Argo bir kelime olarak, yapmakla meşgul olduğun bir şeyi tarif etmek için stuff kullanabilirsin. Bu kelime ister büyük bir iş, ister pedikür salonuna gitmek gibi iş ister yatak odasında yerde duran kokmuş çorapları toplamak olsun hemen hemen her şey için kullanılabilir.
“Sorry, I can’t go to the movies today.”
“Üzgünüm, bugün sinemaya gidemen!”
“Why not?”
“Neden?”
“I’ve got too much stuff to do.”
“Yapacak bir sürü işim var.”
Aşağıdaki şekilde nesneler için de kullanılabilir.
“Go clean up the kitchen! There’s stuff all over the place!”
“Git de mutfağı temizle! Her yerde bir şey var!”
“Fine. But you need to pick up the stuff off the bedroom floor as well!”
“Tamam. Fakat senin de yatak odasında yerdeki eşyaları toplaman gerekiyor.”
20. Messing about/around
Eğer biri derse ki parkta mess about/around (fiil) gitme ve yerlere çöp attıkları için şikayet et! Tabii ki bu rahatladıkları, kendi kendilerine eğlendikleri ve hiçbir şey yapmadıkları anlamına geliyor.
“Wanna go mess about in the mall?”
“Gidip alışveriş merkezinde takılmak ister misin?”
“Yeah, why not?”
“Evet, neden olmasın?”
Unutma ki bu argo ifade en çok British yani İngiliz İngilizcesinde kullanılıyor. Bu anlamda Amerikan İngilizcesinde messing around tercih ediliyor.
Ancak, eğer bir kız arkadaşının veya erkek arkadaşının messing around yaptığını söylersen, endişelenmen gerekebilir! Bu şekilde kullanılırsa birinin aldattığı veya sadakatsizlik yaptığı anlamına gelir.
“I think Katrina’s messing around.”
“Sanırım Katrina başka biriyle takılıyor.”
“No way! She told me she loved me!”
“Hayatta olmaz’ Bana beni sevdiğini söyledi!”
Eğer biri senin mess around yapmamanı söylerse işe geri dönmen daha iyi olacaktır. İşleri ciddiye almadığın anlamına gelebilir.
“Stop messing around! We’ve got a big order of sausages coming in!”
“Dalga geçmeyi bırak! Büyük bir sosis sipariş geliyor!”
“Sure, OK.”
“Tamam”
21. Sweet
En çok kullanılan İngilizce kelimeler yazımızın sonunu tatlı bitirelim. Sweet (sıfat) yalnızca tatlılar için kullanılmaz — bir şeyin ne kadar harika, mükemmel olduğuna arkadaşlarını ikna etmek için de kullanılır.
“Hey, I just won a car!”
“Hey, bir araba kazandım.”
“Sweet!”
“Şahane!”
22. Emo
Emo (isim/sıfat) emotional kelimesinin kısa hali. Özellikle öfke ve ıstırap dolu, duygusal veya etkileyici sözleri olan müzik türünü ifade eder. Ayrıca bir alt kültürü de ifade eder. Emo olan biri belli bir şekilde giyinip hareket edebilir.
“I never knew he was so emo!”
“Onun bu kadar emo olduğunu bilmiyordum!”
“Yeah, he already had the hairstyle and the attitude. Now he likes emo bands as well!”
“Evet, zaten saç stili ve tavırları vardı. Artık emo grupları da seviyor.”
Artık kullanabileceğin bir ton argo kelimen var! Gidip bunları arkadaşlarında deneme konusunda kendini rahat hisset — bu gayet sweet olacak!
En çok kullanılan İngilizce kelimeler elbette bu kadar değil ama bir kapı aralamış olduk.
Son bir uyarı olarak patronunun etrafındayken veya bir iş görüşmesinde sakın bu İngilizce argo kelimeleri kullanma! Her şeyden önce, güvenle konuş ve İngilizce konuşmanın tadını çıkar!